Dr. Garley, uyanmanın kendisinden çok, bu duruma duyulan öfkenin uykuya dönmeyi zorlaştırdığını “Eğer uyanmanıza kızar ve bu öfke yüzünden tekrar uyuyamazsanız, sorun bu olur. Oysa gecede birkaç kez uyanmak doğaldır.” sözleriyle vurguluyor.
İnsan uykusu ortalama 90 dakikalık döngülerden oluşur. Hafif uyku, derin uyku ve REM (rüya) evresi içeren bu döngülerde her birey, farkında olmasa da kısa uyanıklıklar yaşar. Ancak stresli dönemlerde bu uyanıklıklar daha belirgin hâle gelebilir. Özellikle saat 03:00 civarı uyanmaların nedeni ise vücudun sirkadiyen ritminin en düşük seviyede olması.
Bu saatlerde vücut ısısı düşer, bazı kişilerde bu durum uyanmaya sebep olur. Ayrıca eğer gereksiniminiz 7 saatlik bir uykuyken 9 saat yatakta kalıyorsanız, bu fazla sürenin içinde uyanık zamanlar da olacaktır.
Uykunun kesilmesinde kan şekeri düşüşü sonucu salgılanan kortizol da rol oynayabilir. Kortizol, sabah uyanmanızı sağlayan “stres hormonu”dur ve bazı kişilerde gece 3 gibi bir artış gösterebilir. Yaşlandıkça melatonin üretimi azalır, bu da uyku bölünmesine neden olabilir.
Dr. Garley, bu durumun özellikle 55 yaş üstü bireylerde görüldüğünü, melatonin takviyesinin bu grupta daha etkili olabileceğini belirtiyor. Ayrıca ağrı, gece idrara çıkma ihtiyacı, gece terlemeleri gibi faktörler de gece uyanmalarının arkasında olabilir. Özellikle erkeklerde gece idrara çıkma şikayetleri sık görülür ve bu durumun tekrarlaması halinde prostat sağlığı açısından kontrol önerilir.
Peki tekrar uykuya dönemediğinizde ne yapmalısınız? Dr. Garley’in yanıtı net: “Kalkın ve başka bir odaya geçin. Bu eylemin amacı uyumak değil, zihni meşgul etmek.”
Garley, “Başka bir odaya geçin, kitap okuyun, televizyon izleyin. Uyuma baskısı olmadan rahatlatıcı bir şeyle meşgul olun. Uyku arzusu dalga gibidir, bir süre sonra yeniden gelir” diyor.
Sonuç olarak gece uyanmak anormal değil; önemli olan bu uyanmaları nasıl yönettiğiniz. Stresi azaltmak ve uyum sürecine direnmeden yaklaşmak, tekrar uykuya geçmenin en etkili yollarından biri olabilir.

