2025 Temmuz’unda Suriye yönetimi tarafından “Kim barış istiyorsa Ahmed Şara hazırdır, kim savaş istiyorsa Ebu Muhammed el-Culani hazırdır” şeklinde bir açıklama geldi. Bu açıklama sadece bir siyasi söylem değil; aynı zamanda Suriye’nin iç ve dış politikadaki yeni yöneliminin sembolü haline gelmiştir. Ahmed Şara’nın ağzından çıkan bu iki cümle hem diplomatik bir mesaj hem de tehdit unsuru barındırıyor. Açıklama, Şara’nın bölgeye hâkim olmak adına nasıl bir güç dili kurduğunu ve bunu hangi araçlarla meşrulaştırdığını ortaya koyuyor.
İkili Mesaj Stratejisi: Diplomasi ile Caydırıcılık Arasında
Ahmed Şara, ‘barış isteyenler için hazır’ olduğunu belirterek Batı’ya, bölgesel aktörlere ve iç muhalefete açık bir mesaj veriyor: Yeni yönetim, çatışmaları sonlandırmaya, normalleşmeye ve diplomasiyi önceliklendirmeye hazırdır. Ancak bu mesajın hemen ardından gelen “savaş isteyenler için Ebu Muhammed el-Culani hazırdır” ifadesi, açıklamayı çok boyutlu hale getiriyor. Bu söz, yalnızca tehdit değil, aynı zamanda iç politikaya dönük bir sadakat testi niteliği taşıyor. Şara, radikal damarları dışlamadan onları araçsallaştırıyor ve gerektiğinde savaş kapasitesinin hâlâ elinde olduğunu ima ediyor.
İç Siyasete Mesaj: Birliği Zorlayan Bir Liderlik
Suriye, on yılı aşkın süredir devam eden iç savaşın ardından büyük bir siyasi yorgunluk ve dağınıklık içinde. Ahmed Şara, bu açıklamasıyla sadece dış aktörlere değil, içerideki karmaşık gruplara da sesleniyor: ‘İsterseniz barışı tesis ederim, ama istiyorsanız savaşta da yalnız değilim.’ Bu söylem, devlet gücünü elinde toplarken farklı kesimlere farklı yüzler göstermeye yönelik bir stratejidir. Laik milliyetçi gruplar, Selefi yapılar, eski Baas unsurları ve halk; hepsi bu söylemden payına düşeni alıyor.
Ebu Muhammed el-Culani’nin Rolü: Gölgedeki Güç
Bu açıklamada geçen en dikkat çekici unsur, Şara’nın açıkça bir silahlı örgüt liderini muhatap göstermesidir. Ebu Muhammed el-Culani’nin bu cümledeki varlığı, sadece bir tehdit figürü olarak değil, aynı zamanda bir iktidar ortaklığına işaret ediyor. Şara’nın meşruiyetini sadece anayasal yollarla değil, sahadaki kontrol gücüyle de tesis ettiğini açıkça görmekteyiz. Bu, Orta Doğu’daki birçok “sivil-militan” ortaklığın yeni bir versiyonu olabilir.
Uluslararası Boyut: Batı’ya İnce Bir Gözdağı
Şara’nın bu çıkışı, Batı ülkelerine ‘müzakere edilebilir bir lider’ mesajı verirken aynı anda ‘oyunbozanlığı göze alırsanız ben değil, daha radikal bir figürle karşılaşırsınız’ diyerek caydırıcılığını artırmayı hedeflemektedir. Bu tür açıklamalar, son yıllarda bölgede yükselen hibrit liderlik modelinin bir örneğidir: hem askeri, siyasi, radikal, modernist, diplomatik ve hem de militan.
Sonuç: Barışın da Savaşın da Adresi Aynı Saray
Ahmed Şara’nın açıklaması, klasik anlamda ‘ya barış ya savaş’ ikilemini değil, ‘barış da bizde, savaş da bizde’ anlayışını yansıtmaktadır. Bu söylem, Şara’nın elindeki tüm güç enstrümanlarını tek merkezde birleştirme çabasının sembolüdür. Suriye’nin geleceği için umut veren değil, güç dengesi üzerinden yönetim vadeden bir lider profili ortaya koymaktadır. Aynı sarayda hem barış masasının hem savaş haritasının çiziliyor olması, Orta Doğu’nun yeni siyaset biçimlerinden biri olarak dikkat çekmektedir.

