Pek çok mitolojide ve eski hikayede bir balinanın karnı, genellikle karanlıkla yüzleşilen ve oradan bambaşka biri olarak çıkılan sembolik bir ölüm ve yeniden doğuş mekanını temsil ediyor. Yunus Peygamber’den Pinokyo’ya kadar uzanan bu anlatılar, devasa bir deniz canlısı tarafından yutulma fikrini zihinlerimize kazımış durumda.
Ancak hayal gücümüzü bir kenara bırakıp bilimin ışığında baktığımızda, bir balinanın insanı yutması neredeyse imkansız görünüyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük canlısı olan gök balinalar, devasa gövdelerine rağmen aslında minicik krillerle besleniyor. Günde milyonlarca küçük karidesi mideye indiren bu görkemli devin, bir insanı yutması biyolojik olarak mümkün değil. Bir gök balinanın yemek borusu, bir insan gövdesinin geçemeyeceği kadar dar bir yapıya sahip ve üstelik bu balinaların dişleri de yok.
Bunun yerine “balen” adı verilen ve suyu süzüp avlarını içeride tutmaya yarayan fırçamsı yapılar kullanıyorlar. Aynı durum kambur balinalar ve diğer balenli türler için de geçerli. Yani fiziksel yapıları, bir insanı bütün halde yutmalarına izin vermiyor.
İspermeçet balinaları ve derinlerin gizemi
Ancak, dişli balinalar sınıfına giren ispermeçet balinalarıyla beraber bu durum değişiyor. Dev kalamarlarla beslenen bu canlılar, gerçekten de bir insanı yutabilecek kadar geniş bir gırtlağa sahip. Hatta dev kalamarların varlığı, canlı bir örneği görülmeden çok önce, avlanan bir ispermeçet balinasının midesinden çıkan parçalar sayesinde kanıtlanmıştı. Ancak bu balinalar vaktinin çoğunu okyanusun karanlık ve derin sularında geçirdiği için, bir insanla yollarının kesişme ihtimali inanılmaz derecede düşük.
James Bartley’in şüpheli hikayesi

19. yüzyılın sonlarında gazetelere yansıyan meşhur James Bartley hikayesi, bu konudaki en büyük efsanelerden biri. İddiaya göre Bartley, bir balina tarafından yutulmuş ve 36 saat sonra mürettebatı tarafından balinanın karnı kesilerek sağ çıkarılmıştı. Fakat bilimsel açıdan bakıldığında bu hikayenin gerçek olması imkansız. Balinanın midesinde oksijen bulunmaması ve içerideki yoğun gazlar, en dayanıklı denizcinin bile orada birkaç dakikadan fazla hayatta kalmasına izin vermiyor.
Günümüzde ise balinaların insanları “kazara” ağzına aldığı ancak hemen geri tükürdüğü bazı olaylar yaşanıyor. Örneğin 2021 yılında Massachusetts’te bir dalgıç, 2025 yılının Şubat ayında ise Şili’de bir kanocu benzer bir korku dolu an yaşadı. Kambur balinalar, balık sürülerini avlamaya çalışırken aradaki insanları da ağızlarına aldılar fakat ne olduğunu anladıkları anda bu “yabancı maddeleri” hemen dışarı attılar.
Bu tesadüfi karşılaşmalar aslında balinaların saldırganlığını değil, biz insanların onların yaşam alanlarının içine ne kadar fazla girdiğimizi gösteriyor. Balinaların beslenme alanlarına girdiğimiz her an, hem kendimizi hem de bu devasa canlıları büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyoruz.

