medyapress_3368x
Facebook Instagram Youtube
  • Gündem
  • Dünya
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Otomobil
  • Yazarlar
    • Hızlı Akış
  • Gündem
  • Dünya
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Otomobil
  • Yazarlar
    • Hızlı Akış
Home»Yazarlar»YüzyıllıkYalnızlık mı? Anadolu’da Aile Ve Toplumun Değişen Yüzü

YüzyıllıkYalnızlık mı? Anadolu’da Aile Ve Toplumun Değişen Yüzü

Reqsane Babayeva_yazar

KALABALIK İÇINDE SESSIZLIK

Anadolu’nun geleneksel yapısında aile, yalnızca anne, baba ve çocuklardan oluşan bir birlik değil; aynı zamanda bir ekonomik, kültürel ve ahlaki sistemdir.

Dede-ninenin söz hakkı olduğu, komşunun kapıyı çalmadan içeri girdiği, mahallenin evlatla ilgilendiği bir yapı…

Ama artık, aynı topraklarda başka bir manzara da var: yalnızlık.

Gittikçe küçülen haneler, kapıları nadiren çalınan evler, dijitalleşmiş ilişkiler…

Toplumsal dönüşüm kaçınılmaz olsa da, bazı değerlerin sessiz sedasız yitiriliyor oluşu, bu coğrafyanın karakteriyle çelişiyor.

Oysa hâlâ bazı yerlerde —özellikle kırsal alanlarda ya da geçmişe saygı duyan mahallelerde bu eski bağlar korunmaya çalışılıyor.

Görünmeyen ama hissedilen bir direnç var. Sessiz, gururlu bir direniş.

1- GELENEKSEL AILE: ORTAK SORUMLULUK ALANI

Anadolu ailesi; çok kuşaklı yapısı, ortak üretime dayalı yaşamı ve sözlü kültür aktarımıyla güçlüydü.

Bir evde yalnızca yemek değil, aynı zamanda gelenek pişerdi.

Ninenin anlattığı masal, dedenin hatırlattığı atasözü, annenin yaptığı reçel; hepsi birer kimlik parçasıydı.

Kültürel yapılar da bu aile formunu desteklerdi:

Bayramda mezarlık ziyareti, imece usulüyle yapılan düğünler, kız isteme törenleri…

Bir kişinin meselesi, herkesin meselesiydi.

Bu yapının kaynağında yalnızca gelenek değil; yaşanmışlık, ihtiyaç ve dayanışma vardı.

Ve ilginçtir ki, bazı güncel dizilerde bu yapı hâlâ ideal olarak resmedilir.

Örneğin bir dizide yaşlı bir ninenin evinde tüm aile toplanır, sorunlar birlikte çözülür, birey değil “biz” vardır.

Bu, hem geçmişe duyulan özlemi, hem de kaybedilenin farkında olan bir bilinçaltını gösterir.

2 – DEĞIŞIM: KENTLEŞME, BIREYSELLEŞME VE SESSIZLIK

1980 sonrası hızla artan kentleşme, göç ve dijitalleşme, toplumu derinden dönüştürdü.

Köyden kente göçen aileler, çekirdek hale geldi.

Apartman yaşamı, komşuluk ilişkilerini zayıflattı.

Sosyal medya, mahallenin yerini aldı.

Bu değişim doğal olsa da, hızla yaşanması bazı değerlerin sindirilmeden terk edilmesine yol açtı.

Artık yaşlılar huzurevinde, çocuklar kreşte, gençler ise ekranda vakit geçiriyor.

Ve bu yeni düzende “yalnızlık”, artık istisna değil; norm haline geldi.

Fakat buna rağmen, yerel yönetimlerin ve bazı kamu destekli projelerin, mahalle kültürünü yeniden inşa etmeye çalıştığı görülüyor.

Yaşlılara yönelik sosyal merkezler, geleneksel el sanatları kursları, aile danışma merkezleri…

Bazen büyük ses getirmese de, bu çabalar Anadolu kültürüne yapılan küçük ama anlamlı yatırımlar.

3-  MODERN AILE: YENI SORULAR, YENI CEVAPLAR

Bugünün aile yapısı, esnek rollerle şekilleniyor.

Kadın çalışıyor, baba ev işine katılıyor, çocuklar küçük yaşta teknolojiyle tanışıyor.

Bu yapı daha özgür görünse de, aynı zamanda daha kırılgan.

Aile içi iletişim, eskiden sözlü kültürle beslenirken; şimdi çoğunlukla dijital araçlarla sağlanıyor.

Ev içindeki “birlikte vakit” algısı, ekran önünde geçirilen zamanla değişiyor.

Ve bu da duygusal yalnızlığı artırıyor.

Buna rağmen, özellikle son yıllarda yayınlanan bazı yapımlarda —örneğin aile merkezli TRT dizilerinde— “yeni aile” ile “eski değerler”in buluşması sıkça işleniyor.

Bu, yalnızca bir nostalji değil; bir arayışın ifadesi.

Bazı devlet politikaları da bu dönüşüme kültürel köprüler kurarak eşlik ediyor.

Aileye dair değerlerin doğrudan değil, kültür ve eğitim yoluyla hatırlatılması; yavaş ama derin etkiler bırakıyor.

4- ANADOLU’NUN KÜLTÜREL HAFIZASINDA AILE

Köy düğünlerinden cenaze törenlerine, asker uğurlamalarından bayram ziyaretlerine dek; aile, Anadolu’nun bütün ritüellerinde merkezdir.

Her bir gelenek, aslında bir “aile töreni”dir.

Bu nedenle aile yapısındaki değişim, kültürel hafızayı da etkiler.

Bazı köylerde artık imece usulüyle ev yapılmıyor olabilir.

Ama yaşlıların anlattığı anılarda, o günlerin sıcaklığı hâlâ capcanlıdır.

Bu kültürel bellek, bazı halk müziği eserlerinde, bazı tiyatro oyunlarında, hatta bazı kamu spotlarında yaşatılmaya devam ediyor.

Kimi zaman açıkça söylenmese de, o eski sıcaklık geri çağrılıyor.

Ve o çağrıya kulak veren bir toplum, tam anlamıyla yalnız kalmaz.

AILE DEĞIŞIR, AMA RUH KALMALI

Anadolu’da aile, yalnızca kan bağıyla değil; kültürle, duyguyla ve sorumlulukla kurulur.

Zamanla yapı değişebilir, roller farklılaşabilir.

Ama “birlikte yaşamak” kültürü kaybolduğunda; yalnızca bireyler değil, toplum da sessizleşir.

Bugün bu sessizliği duyanlar, onu bozmak yerine anlamaya çalışıyor.

Ve belki de bu anlayışla; geleceğin ailesi, geçmişin değerleriyle güçlenecek.

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Dünyayı Sizin İçin Takip Ediyoruz!

Tarafsız, Küresel Habercilik
Bize katılın
Talepler
Kurumsal
  • Künye
  • Uluslararası Yayın İlkeleri
  • Erişilebilirlik Politikamız
  • STDGD Yayın politikası
  • Öneri ve Bilgi Formu
Kurumsal
  • Tekzip
  • Gizlilik Politikası
  • Çerez politikası
  • İçerik Kullanım Şartları
  • Editoryal İlkeler
Kurumsal
  • Sponsorluklar
  • STDGD
  • Yazarlarımız
  • Konuk Yazarlarımız
Biz Kimiz?
  • Hakkımızda
  • Yayınlarımız
  • Tv
  • Radyo
  • Podcast

© 2025 MedyaPress – Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.

🔊 Makale okunuyor...
medyapress_3368x
  • Gündem
  • Dünya
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Otomobil
  • Yazarlar
    • Hızlı Akış
  • Röportajlar
  • Moda
    • Mekan
      • Gurme
        • Güzellik
          • Aşk ve İlişkiler
  • Kültür Sanat
    • Sinema
      • Konser
        • Kitaplar
  • Biyografi
  • Seyahat
  • Ne Nasıl?
Facebook Instagram Linkedin Youtube