Anoreksiya Nervoza, kişinin gerçekte zayıf olmasına rağmen kendisini kilolu hissetmesi sonucu ortaya çıkan ciddi bir yeme bozukluğudur. Genellikle ergenlik döneminde başlayan bu hastalık, en sık 12-20 yaş arası genç kızlarda görülmektedir. Erkeklere göre kızlarda 7 kat daha fazla rastlanan anoreksiya, sosyal medya ve çevresel baskılarla giderek yaygınlaşmaktadır.
FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ETKİLERİ
Medicana Sivas Hastanesinde görevli Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, anoreksiya hastalığının tanımını yaparak, “Kişi kendisini şişman olarak algılayıp sürekli kilo verme eğiliminde olur. Fiziksel olarak zayıf olsa da, zihinsel olarak kilolu olduğu düşüncesine kapılır ve bu durumu psikolojik bir takıntı haline getirir” dedi.
SOSYAL MEDYANIN ROLÜ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Özkaya, anoreksiyanın fiziksel ve psikolojik açıdan ciddi sonuçlar doğurduğunu vurguladı. “Kişi, uyku problemleri, enerji kaybı ve hareket zorlukları gibi fiziksel sorunlar yaşar. Psikolojik açıdan ise obsesif kompulsif bozukluk, depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıklarla karşılaşabilir. Mükemmeliyetçi ve hırslı olan anoreksiya hastaları, sürekli kilo verme ve fit görünme çabası içindedirler” diye konuştu.
TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN BİR HASTALIK
Sosyal medyanın gençler üzerinde yarattığı manken gibi görünme baskısı, anoreksiya hastalığının yayılmasında etkili faktörlerden biridir. “Biyolojik olarak genetik faktörler de önemli bir rol oynamaktadır” diyen Özkaya, tedavi edilmediğinde anoreksiyanın kişinin yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtti.
Anoreksiya tedavisinin mümkün olduğunu vurgulayan Özkaya, hastaların diyetisyen, psikolog ve psikiyatrist eşliğinde komplike bir tedavi süreci geçirmeleri gerektiğini ifade etti. “Kişi vücut ağırlığının yüzde 30’unu kaybetmişse, tedavi süreci için yatarak tedavi gerekebilir. Aksi takdirde, hastalık ölüme kadar gidebilecek ciddi sonuçlara yol açabilir” dedi.
