Bilim insanları, denizkestanelerinin aslında tüm vücudu kaplayan beyin benzeri bir sinir sistemine sahip olduğunu ortaya koydu. Araştırma, kafası veya belirgin bir merkezi sinir sistemi olmayan canlıların bile karmaşık bir “beyin örgütlenmesi” geliştirebileceğini gösteriyor.
Hücre
Araştırmaya göre astroglia ya da bir diğer adıyla astrosit adı verilen hücreler, anıların kalıcı hale gelmesinde beklenenden daha etkin bir rol oynuyor.
Bilim insanları, insan derisi hücrelerinden döllenebilir yumurta üretmeyi başardı. Henüz erken aşamada olan bu gelişme, gelecekte kısırlık tedavisinde yeni umutlar sunabilir.
Kemik iliği, lenf ve kan kanserlerinde uygulanan yenilikçi ve kombine tedavi yöntemleri, hastaların ortalama yaşam süresini uzatıyor ve yaşam kalitesini yükseltiyor.
ABD’de yapılan araştırma, akciğer, beyin ve pankreas gibi zor tedavi edilen kanser türlerinde umut vadeden yeni bir ilaç kombinasyonu ortaya koydu. PRMT5 enzimini hedef alan bu tedavi, tümör hücrelerini tek ilaçtan çok daha etkili şekilde yok ediyor.
Bilim insanları, insan hücrelerinin kendini yok etmesini engelleyerek yaşlanmayı durdurabilecek yeni bir ilaç geliştirdiklerini açıkladı. “Anti-nekrotik” adı verilen bu ilaçla ilgili ilk insan denemelerinin yıl sonunda başlaması bekleniyor.
Yıllardır kabul edilen “yetişkin beyni yeni nöron üretmez” inancı yıkıldı. İsveç’ta yapılan yeni araştırma, beynin yaşlılıkta bile nöron üretmeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
Longevity, yalnızca uzun yaşamak değil; bağımsız, sağlıklı, zihinsel olarak berrak yaş almanın bilimidir. Harvard’dan Okinawa’ya, laboratuvardan köy mutfağına uzanan bu yol, bir devrimi başlatıyor. Günlük yaşamda yaptığımız basit hatalar yaşlanmayı hızlandırıyor. Ancak bilimsel olarak kanıtlanmış adımlarla bu süreci yavaşlatmak mümkün. İlk gün yazısı, işte bu temel bilgileri içeriyor.
Yeni bir araştırma, Alzheimer hastalığının hafıza kaybından 20 yıl önce başladığını ortaya koydu. Uzmanlar, mekânsal farkındalık problemleri gibi gündelik davranışlardaki küçük değişimlerin hastalığın ilk sinyalleri olabileceğini belirtiyor.
Ses dalgalarının hücrelerle etkileşimi düşündüğümüzden daha kapsamlı olabilir mi? Yapılan araştırmalar, belirli ses frekanslarının hücresel faaliyetleri yönlendirebileceğini ve gen ekspresyonlarını değiştirdiğini gösteriyor.


