Bağışıklık sistemi; vücudumuzun bakteri, virüs gibi zararlı mikroorganizmalara ve diğer çevresel etkenlere karşı korunmasını sağlayan en temel savunma mekanizmasıdır. Dolayısıyla sağlıklı çalışan bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonların hafif geçirilmesini sağlar, hastalıkların süresini kısaltır ve kronik hastalıklara karşı direnç oluşturur
Enfeksiyon
Gereksiz antibiyotik kullanımının en tehlikeli sonucunun “antibiyotik direnci” olduğunu vurgulayan İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Attila Önmez, “Bakteriler, hayatta kalmak için sürekli evrimleşir. Bir antibiyotiğe gereksiz yere maruz kaldıklarında, o ilaca karşı nasıl savunma yapacaklarını öğrenirler. Bu durum, o antibiyotiğin gelecekte o bakteriye karşı etkisiz kalmasına yol açar” dedi.
Sonbaharın gelişiyle birlikte hava sıcaklıklarındaki ani değişimler, güneş ışığının azalması ve nem oranlarındaki düşüş, solunum yolu enfeksiyonlarında belirgin bir artışa sebep oluyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karadağ, özellikle bu dönemde nezle, grip ve sinüzit gibi hastalıkların daha sık görüldüğünü belirterek, korunma yolları konusunda uyarılarda bulundu.
İstanbul’da sonbahar aylarının gelmesiyle birlikte, kent genelinde üst solunum yolu enfeksiyonlarında yüzde 8’lik artış yaşandı. Konuya ilişkin konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Güner, bunun ‘beklenen’ bir durum olduğunu kaydetti.
Naegleria fowleri adlı organizmanın yol açtığı beyin enfeksiyonları, nadir görülse de genellikle ölümle sonuçlanıyor. Missouri’deki son vaka da, dikkatleri yeniden bu gerçeğe çekti.
Yaz aylarında mantar vakalarında artış yaşandığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Nasım Behkam, “Sıcak hava, terleme, uzun süre kapalı ayakkabı giymek, deniz ve havuz sonrası cildin tam kurutulmaması gibi etkenler mantarların çoğalması için elverişli bir ortam oluşturur. Organ nakli alıcıları, kemoterapi gören hastalar, HIV pozitif bireyler ya da uzun süre antibiyotik kullananlar risk grubunda yer alır. Bazı durumlarda mantarlar kana karışarak ciddi sistemik enfeksiyonlara da neden olabilir” dedi.
ABD’de “et yiyen bakteri” olarak bilinen Vibrio vulnificus nedeniyle bu yıl dört kişi yaşamını yitirdi. Genellikle ılık ve tuzlu deniz suyunda bulunan bakteri, açık yaralardan vücuda girerek ölümcül enfeksiyonlara yol açabiliyor.
Hijyenik olmayan havuzların göz enfeksiyonlarına neden olabileceğini belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Op. Dr. Sibel Zorlu Öztürk, “Havuz suyunun temizliği hakkında görsel ve çevresel bulgular fikir verebilir. Suyun berrak olmaması, havuz kenarları ve merdivenlerin kaygan, yosunlu, sararmış olması, yoğun klor kokusu kirli suyla etkileşime giren artık maddelerden kaynaklanır. Bunlar hijyenin yetersiz olduğunu gösterir. Havuzlarda kullanılan klorlu suyun göz yüzeyinde tahriş, alerjik reaksiyonlar, kornea hasarı riski, enfeksiyonlara zemin hazırlama gibi göze zararları olabilir” dedi.
Uzmanlar, yaz aylarında hijyenik olmayan havuzların ‘yüzücü kulağı’ riskini artırdığına dikkat çekiyor.
Bilim insanları, zararlı mikropları yok eden yeni bir duvar boyası geliştirdi. Yenilikçi boya, düşük maliyetli ve dayanıklı bir malzeme olması sayesinde geniş kullanım potansiyeline sahip.




