“Osimhen Transferiyle Değişen Eksen: Galatasaray’ın Yeni Çağı ve Türk Futbolunun Vizyon Sıçraması”Bir Transferden Fazlası
Futbolda bazı transferler sadece bir oyuncunun forma değiştirmesi değildir. Bazen bir futbolcunun imzası, bir kulübün yıllar süren dönüşümünün, bir ligin kabuk değiştirişinin ve bir ülke futbolunun artık farklı bir kulvarda ilerleyeceğinin sembolüdür. İşte Victor Osimhen’in de Galatasaray’a transferi, tam olarak böyle bir kırılma anıdır.
Bu yazı, 2022-2023 sezonundan başlayarak Türk futbolundaki transfer anlayışının nasıl evrildiğini, Galatasaray’ın sportif ve kurumsal vizyonunu nasıl yeniden tanımladığını ve sonunda Osimhen gibi bir dünya yıldızını henüz 26 yaşındayken transfer ettiğini detaylı şekilde anlatıyor.
1.2022-2023: Bir Değişimin Fitili
2022 yazı, Türk futbolunda sadece transfer penceresinin açıldığı bir dönem değil, paradigma değişiminin başladığı bir sezondu. Bir sezon öncesinde tarihinin en kötü sezonunu geçiren Galatasaray, yeni sezona yeni yönetimiyle ve yeni hocasıyla beraber başlayacak ve o sırada kimsenin haberi olmasa da bir ülkenin futbol tarihlerinde önemli izler bırakacak hamleler yapacaklardı. Bu iki isim: Okan Buruk ve Erden Timur’du.
Galatasaray tıpkı 2010-11 sezonunun ardından yaşadığı değişime benzer bir değişim geçiriyordu. O yaz transfer döneminde Sergio Oliveira’sından, aynı uçakta beraber gelen Lucas Torreira ve Dries Mertens’ine ve o sezonun yıldızı olacak, birçok küçük çocuğun Galatasaraylı olmasını sağlayacak Mauro Icardi’yi kiralık olarak transfer etmişti.
Bu oyuncuların ortak noktası sadece tanınmış olmaları değildi; bu oyuncular hala fiziksel olarak üst seviyede, Avrupa piyasasında geçerli, vitrin niteliğinde oyunculardı. Bir sezon önce yapılan ‘Yatırım’ döneminin sonuna gelinmişti. Artık Galatasaray oyunu farklı bir yönde oynamaya başlıyordu.
Galatasaray, sezonun ilk haftalarında özellikle hücum organizasyonlarında yaşadığı zorluklara rağmen ilerleyen haftalarda ligin en dominant takımı haline geldi. Buradaki en kritik nokta ise 2022 Dünya Kupası başlamadan önce oynanan son 2 maçtı. Bu maçlar:
- Beşiktaş ve
- Rams Başakşehir’e karşıydı.
Galatasaray bu 2 sınavdan sadece skor olarak değil oyun olarak da iyi bir performans gösterip Dünya Kupası arasına giderken, lig yarışındaki en büyük rakibi Fenerbahçe ise Giresunspor’a evinde mağlup olmuş ve bütün moraller alt üst olmuştu. Dünya Kupası sonrasında ise Galatasaray 14 maçlık galibiyet serisi, etkileyici iç saha performansı ve Mauro Icardi’nin liderliğiyle birlikte sezonu 88 puanla, hem rakiplerine fark atarak hem de taraftarıyla bütünleşerek 1 sezon önceden kalma ölü toprağını üzerinden atmış ve şampiyon olmuştu. Bu şampiyonluk, yalnızca bir kupanın değil, aynı zamanda kimlik tazelemenin ve marka değerini yeniden inşa etmenin şampiyonluğuydu.
- Galatasaray’ın Dönüşümü: Sportif ve Kurumsal Strateji
Galatasaray için bu süreç, yalnızca sahadaki başarılardan ibaret değildi. Yönetimsel olarak finansal yeniden yapılandırma, UEFA ile yapılan sürdürülebilirlik anlaşmaları, sosyal medya ve dijital mecralardaki profesyonel büyüme kulübün ‘Avrupa standardında bir organizasyon’ haline gelmesini sağladı. Bu organizasyonun baş mimarları ise:
- Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek ve
- Galatasaray Sportif A.Ş Başkanvekili Erden Timur’dur.
Dursun Özbek’in 2022 yazında yeniden göreve gelmesiyle birlikte Galatasaray’da yalnızca yönetim kadrosu değil, yönetim anlayışı da değişti. Daha önceki döneminde eleştirilen mali hamleleri, bu kez çok daha kontrollü ve stratejik bir zemine oturtuldu.
Erden Timur ise zaten 2016-2017 sezonundan itibaren Galatasaray’a sponsorluklarıyla öne çıkan bir isimdi. Onun kulüp içerisinde üstlendiği rol ise çok önemliydi zira Galatasaray’ın şampiyonluklarına bakıldığında özellikle Futbol A.Ş’de çalışan Abdurrahim Albayrak, Adnan Polat, Haldun Üstünel gibi yöneticilerin önemi çok büyük oluyordu fakat onun üstlendiği rol artık geleneksel kalıplardan çok daha uzak olmak durumundaydı ve Galatasaray’a daha modern bir yapı kurulması gerekiyordu. Bu yüzden oyuncu görüşmelerinde teknik ekiple kurulan diyaloğa, basın önündeki söylemlerden taraftarla kurulan bağa kadar her alanda aktifti. Onun bu ‘çok katmanlı varlığı’, Galatasaray’a kulüp içerisinde eskiden beri süregelen yeni bir özelliği hatırlattı: ‘Aidiyet hissi’.
- 2023-2024: Devam Eden Büyüme – Bonservisli Transferler, Risk Alan Bir Vizyon
Galatasaray, Dursun Özbek ve Erden Timur’un önderliğinde transferlerde artık taraftarına ‘oyuncular Galatasaray’ı isteyecek’ mesajını iletiyordu. Bunun da en büyük göstergesi geçen sezonki kahramanın her şeyiyle Galatasaray’da olmasıydı bu yüzden kollarla sıvandı ve herkesin beklediği o transfer için harekete geçildi. Taraftarın baskısı, yönetimin maaş yükünü sponsorlarla dengeleme çabası ve Icardi’nin uzun yıllarca hatırlanacak Suudi Arabistan’dan gelen yüklü maaş teklifini reddedip ‘Sadece Galatasaray’ demesiyle birlikte taraftar süperstarına kavuşmuştu.
Galatasaray taraftarı daha kim gelebilir ki diyemeden Premier Lig’den Wilfried Zaha, ilginç transfer açıklamasıyla Hakim Ziyech, Davinson Sanchez, Angelino vs. gibi yüksek kalibreli ve Avrupa’da tanınırlığı olan oyuncuların transfer edilmesiyle taraftar adeta bir rüyanın içinde gibiydi. Artık Galatasaray sadece ülkesindeki rakip taraftarlara mesaj vermiyor adeta Avrupa’ya ‘Welcome to Hell’ sloganını yeniden hatırlatıyordu. Tarihi rekor kırılan sezonun sonunda Galatasaray yeniden şampiyon olup Türkiye Süper Ligi’nin puan rekorunu kırarken adından bahsettiğim birçok oyuncu ise Galatasaray’da tutanamayacak ve Okan Buruk’un transfer konusunda adeta gözü açılacaktı.
- Türkiye Ligi’nin Çekim Merkezi Haline Gelişi ve Kabuk Değişimi
Arka arkaya elde edilen 2 şampiyonlukla birlikte artık Türk futbolunda adeta bir kabuk değişimi yaşanıyordu. Eskiden sadece kariyerlerinin sonunda Türkiye’ye gelmeyi kabul eden oyuncular artık Türkiye Ligini yeniden bir kalkış ya da bir basamak olarak görüyorlardı.
Galatasaray’ın bu başarısı sadece kendisini değil aynı zamanda ezeli rakiplerine de ilham kaynağı olmuştu. 2023-24 sezonuyla birlikte artık bütçesi olan ekipler Galatasaray’daki oyuncu profillerine benzer oyuncular almaya başlamışlardı. Fenerbahçe, Icardi etkisini kırmak adına benzer profilde yıldız forvetler için devreye girdi ve Edin Dzeko’yu transfer etti.
Mertens gibi lider karakterli ve pozisyon bilgisi yüksek bir oyuncunun yarattığı farkı dengelemek adına Dusan Tadic transfer edildi. Bununla birlikte transfer döneminde sadece “kim geliyor” değil, “kimi ikna edebildin” sorusu daha fazla önem kazandı. Çünkü Galatasaray’ın en büyük başarısı, yıldız oyuncuları yalnızca ekonomik sebeplerle değil; duygusal bağ, sportif hedef ve sosyal aidiyet gibi kavramlarla kazanmasıydı. Bu modeli rakipler de görmekle kalmadı, benzerini üretmeye çalıştı. Ancak Galatasaray bu konuda hep bir adım öndeydi.
- 2024 ve 2025: Dönüşümün Zirveye Ulaştığı Yıllar
Sosyal medyanın etkisini hepimiz biliriz, yararları olduğu kadar zararları da vardır ama Napoli’nin TikTok’da yapacağı bir paylaşım sadece bir oyuncunun transferini değil aynı zamanda bir ülkenin futboldaki kaderini de değiştirecekti.
2024 yazında Napoli TikTok’ta Osimhen hakkında ırkçılık yapılan bir video paylaştı, bununla birlikte Osimhen bütün bağlarını koparmıştı, uzun süre süren transfer görüşmeleri sonucunda hiçbir sonuca ulaşılamadı ve transfer dönemi Avrupa’da kapandı. O sırada gidebileceği 2 ülke vardı: Türkiye ve Suudi Arabistan. İşte kader yavaş yavaş ağlarını örüyordu ve aylardan yine Eylül’dü. 2024’ün sıcak bir Eylül’ünde sadece o sezonu değil aynı zamanda Türkiye’nin futbol tarihine geçecek bir olay gerçekleşmişti. 2023-24 sezonunun ikinci yarısında kiralık olarak gelen Osimhen, attığı gollerle ve sahadaki liderliğiyle Galatasaray taraftarının yeni kahramanı olmuştu. Ancak ondan daha önemli olan, kulüple kurduğu duygusal bağdı.
Bu bağın temel taşları ise tesadüf değil, Galatasaray’ın bilinçli olarak kurduğu yapıydı:
- Tribünlerde açılan “Stay With Us Osimhen” pankartları,
- Maç sonunda stat ekranında kızı Adora’nın “baba gol attı!” ses anonsu,
- Galatasaray TV’de yayınlanan aile özel içerikleri,
- Sosyal medyada Osimhen için hazırlanan hikâye videoları ve “İstanbul senin evin” temalı kampanyalar…
Galatasaray, Osimhen’i bir futbolcudan çok daha fazlası hâline getirmişti: O artık kulübün hikâyesinin bir parçasıydı.
Sezon bittiğinde Galatasaray yine şampiyon olmuştu ama taraftarın ve Türk futbol kamuoyunun aklında tek bir soru işareti vardı: Acaba Osimhen Galatasaray ile devam edecek miydi?
Yaklaşık 2 ay süren bir zamanın ve çokça reddedilen Al-Hilal teklifleri arasında artık Victor Osimhen Galatasaray’ın oyuncusu olmaya çok yakın. Bu transfer yalnızca kulüp tarihinin değil, Türk futbolunun tarihindeki en pahalı transfer olarak kayıtlara geçmek üzere:
75 milyon Euro + satıştan %15 pay.
Bu transfer, Türkiye Ligi için yalnızca finansal büyüklüğüyle değil; ikna gücü, sportif proje ve marka prestiji açısından da bir kilometre taşı oldu.
Viktor Osimhen’in Galatasaray’a gelişi, yalnızca büyük bir transfer değil; bir çağın kapanışı ve yeni bir çağın başlangıcıdır.
- Bu, “Türkiye’ye yıldız gelmez” algısının kırılışıdır.
- Bu, “oyuncular için Türkiye geçici bir duraktır” ezberinin yerle bir oluşudur.
Ve belki de en önemlisi…
Artık Türk futbolu, yalnızca oyuncu ihraç eden değil, yıldızları ikna eden bir merkezdir.
Ve bu yeni merkezde, en parlak yıldız: Viktor Osimhen.
Berke Demirci
Konuk Yazar