Yapay zeka hayatı kolaylaştıran bir teknoloji olmanın ötesine geçerek gündelik alışkanlıklarımızı, çalışma biçimlerimizi ve hatta karar alma süreçlerimizi yeniden tanımlıyor. Ancak bu dönüşüm beraberinde görünmez ama giderek daha da artabilecek bir tehdidi de büyütüyor: siber suçlar. Artık yalnızca şüpheli linklere tıklamak ya da bilinmeyen e-postaları açmakla sınırlı olmayan bu riskler sesimizi, yüzümüzü, biyometrik verilerimizi ve hatta evlerimizi hedef alıyor. Öngörülere göre 2026 yılında siber suçların küresel maliyetinin 15 trilyon dolara ulaşabileceğini söylesek ne düşünürsünüz? Kulağa ürkütücü geliyor, değil mi? Bitdefender Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, yapay zekanın saldırı ve savunma tarafında eşzamanlı olarak kullanıldığı yeni dönemde yalnızca linklere değil, gördüğümüze ve duyduğumuza da şüpheyle yaklaşmamız gereken bir çağın başladığını vurguluyor. İşte 2026’da siber güvenlikte öne çıkması beklenen 6 kritik tehdit:
Launchmetrics Spotlight
1. Gerçek Zamanlı Deepfake Dolandırıcılığı
Deepfake teknolojisi artık yalnızca montaj videolarla sınırlı değil. 2026 bu teknolojinin canlı görüntülü görüşmelerde dahi ayırt edilemez hale geldiği yıl olabilir. Dolandırıcılar Zoom, Teams gibi platformlarda şirket yöneticilerinin ya da aile üyelerinin yüzünü ve sesini anlık olarak taklit ederek para transferi talep edebilecek. Bu yeni tehdit, finansal onay süreçlerinde “görmenin” tek başına yeterli olmayacağını gösteriyor. Uzmanlara göre önceden belirlenmiş gizli doğrulama parolaları ve çok katmanlı güvenlik önlemleri artık bir zorunluluk.
2. Biyometrik Veri Hırsızlığı ve Dijital Kimlik Avı
Parmak izi, yüz tanıma ve retina taraması gibi biyometrik veriler şifrelerin yerini alırken siber saldırganların da bir numaralı hedefi haline geliyor. Ancak biyometrik verilerin en büyük riski şu: Çalındığında değiştirilemezler. 2026’da yüksek çözünürlüklü biyometrik veriler üzerinden yapılan kimlik hırsızlığı vakalarının ciddi şekilde artması bekleniyor. Uzmanlar kullanıcıların biyometrik bilgilerini her uygulamayla paylaşmaktan kaçınması gerektiğinin altını çiziyor.
3. Akıllı Evler ve Elektrikli Araçlar Üzerinden Fidye Saldırıları
Akıllı ev sistemleri, robot süpürgeler, termostatlar, güvenlik kameraları ve hatta elektrikli otomobiller… Hepsi internete bağlı ve potansiyel birer hedef. 2026’da siber suçluların bilgisayar verilerini şifrelemek yerine fiziksel dünyaya müdahale eden cihazları kilitleyerek fidye talep etmesi öngörülüyor. Akıllı kilitlerin açılmaması, termostatların aşırı sıcaklığa ayarlanması ya da araç içi sistemlerin devre dışı bırakılması gibi senaryolar fidye yazılımlarının yeni yüzü olabilir.
4. Zehirlenmiş Yapay Zeka (AI Poisoning)
Yapay zekaya duyulan güven arttıkça saldırganlar da bu sistemlerin beslendiği veri setlerini hedef alıyor. Veri zehirlemesi (AI poisoning) olarak adlandırılan bu yöntemle, yapay zeka modellerine yanlış veya yanıltıcı bilgiler yüklenebiliyor. Sonuç mu? Hatalı finansal yönlendirmeler, yanlış sağlık önerileri ya da kullanıcıyı zararlı sitelere sürükleyen “güvenilir” asistanlar. 2026’da güvendiğimiz algoritmaların aslında manipüle edilmiş olabileceği gerçeğiyle daha sık yüzleşebiliriz.
5. QR Kod ve Temassız Ödeme Tuzakları (Quishing)
QR kodlar, hayatı kolaylaştırırken dolandırıcılığın da yeni aracı haline geliyor. Restoran menülerinden otoparklara, elektrikli araç şarj istasyonlarından mağazalara kadar her yerde karşımıza çıkan QR kodlar 2026’da daha sofistike tuzaklar barındıracak. Meşru QR kodların üzerine yapıştırılan sahte etiketler aracılığıyla kullanıcılar, farkında olmadan casus yazılım indirmeye veya ödeme bilgilerini paylaşmaya yönlendirilebiliyor. “Quishing” adı verilen bu yöntem, özellikle mobil kullanıcılar için ciddi bir risk oluşturuyor.
6. “Sıfır Tıklama” (Zero Click) Saldırıları
“Şüpheli linklere tıklamayın” uyarısı artık yeterli değil. Çünkü 2026’da tehdit, tıklama gerektirmeden geliyor. Zero Click saldırıları kullanıcının hiçbir etkileşimde bulunmasına gerek kalmadan cihazlara casus yazılım bulaştırabiliyor. Özellikle iMessage ve WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarındaki arka plan açıklarını hedef alan bu saldırılar, geçmişte yalnızca devlet destekli operasyonlarda görülürken ticari casus yazılımların yaygınlaşmasıyla çok daha geniş kitleleri tehdit edecek. Bu nedenle işletim sistemi güncellemeleri ve ek güvenlik katmanları her zamankinden daha kritik.
Kaynak: Elle Kadın Dergisi

