Viral enfeksiyonlar bu yıl sezon başlamadan etkisini gösterdi. Üstelik son dönemde Avrupa’da grip (Influenza A) salgını başladı. Letonya, influenza salgını ilan ederken, İngiltere’de bazı bölgelerde okullar tatil edildi.
Sağlık otoriteleri yaşlılar, kronik hastalar ve çocuklar için riskin yüksek olduğunu belirtirken maske, mesafe ve aşı çağrısı yapmaya başladı…

Dr. Gökçe Demir
Son günlerde grip vakalarının ülkemizde de artışa geçtiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gökçe Demir, bu yöndeki öngörülerini belirtip, önemli tavsiyelerde bulundu:
Ülkemizde hangi viral enfeksiyonlar görülüyor?
Son dönemde polikliniklerimizde en sık nezleye neden olan rinovirüs ve enterovirüs enfeksiyonlarında belirgin bir artış gözlemliyoruz. Ayrıca zaman zaman adenovirüs vakalarına da rastlanıyor. Bununla birlikte, Avrupa’daki tabloya benzer şekilde son haftalarda Influenza A yani mevsimsel grip vakalarının yükseldiğini görüyoruz.
Ara sıra da olsa Covid-19’a bağlı enfeksiyonların devam ettiğini söylemek mümkün. Hastalar genellikle halsizlik, kas ve eklem ağrıları, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük ve ateş gibi şikayetlerle başvuruyor.

Hastane yatışları arttı mı?
Doğru tedaviyi uygulayabilmek için hangi mikroorganizmayla karşı karşıya olduğumuzu belirlememiz gerekiyor. Bu nedenle gerekli ileri tetkikleri yapıyoruz. Influenza için etkili olduğunu bildiğimiz spesifik antiviral tedaviler mevcut ve uygun hastalarda bu tedavileri uyguluyoruz.
Son dönemde özellikle zatürre vakalarında artış gözleniyor. Ağızdan kullanılan antibiyotiklere yanıt vermeyen hastalarda ise hastaneye yatış yaparak damardan antibiyotik tedavisi uyguluyoruz.

Bu hastalıklar neden uzun sürüyor?
Son yıllarda viral enfeksiyonların daha uzun sürdüğüne dair bir algı var, ancak bunun temel nedeni yeterince dinlenememesi yatıyor. İstirahat edilmediğinde hem mevcut enfeksiyon uzuyor hem de kişi tam iyileşmeden yeni virüslerle tekrar enfekte olabiliyor. Maske kullanmamak da bu süreci uzatıyor. Yani iyileşmenin gecikmesi çoğu zaman virüslerden değil, dinlenme ve korunma eksikliğinden kaynaklanıyor.

Bu kış bizi ne bekliyor?
Son haftalarda grip vakalarında belirgin bir artış görüyoruz. Önümüzdeki süreçte Influenza A’nın çok daha belirgin bir yükseliş göstereceğini öngörüyorum. Mevsimsel grip; damlacık yoluyla ve temasla oldukça kolay bulaşabildiği için sınıflarda, toplantı salonlarında, alışveriş merkezlerinde ve ortak kullanılan kapalı ofislerde hızlı bir yayılım gösterebilir. Bu nedenle özellikle kalabalık kapalı alanlarda dikkatli olmakta fayda var.
Okula giden çocuklar için anne babalara bir uyarı
Velilerin bu dönemde daha dikkatli olması gerekiyor. Çoğu aile, çocukları derslerinden geri kalmasın diye hasta olduklarında bile okula göndermeye devam ediyor. Ancak bu durum hem çocuğun iyileşme sürecini uzatıyor hem de hastalığın diğer çocuklara bulaşmasına yol açıyor.
Hasta olan çocuk, okuldan eve döndüğünde evdeki kronik hastalığı bulunan anneanne, babaanne, dede ya da anne–babasına enfeksiyonu taşıyabiliyor. Böylece hastalık zincir şeklinde yayılmaya devam ediyor. Bu nedenle üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri olan veya grip tanısı almış bir çocuğun en az 3–5 gün okula gitmemesi ve evde dinlenmesi gerekiyor. Bu hem daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur hem de sınıftaki arkadaşlarına bulaştırma riskini azaltıyor.

Doktora ne zaman başvurmak gerekir?
Eğer belirtiler basit bir nezle şeklindeyse, parasetamol içeren ilaçlar ve burun damlaları gibi hafif destek tedavileriyle hastalığı atlatmak mümkün. Hafif aksırma, hapşırma ve burun akıntısı gibi şikayetler genellikle evde takip edilebilir. Ancak yüksek ateşin eşlik ettiği durumlarda, belirgin kas ve eklem ağrısı, üşüme-titreme, boğaz ağrısı varsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Doğru tanının konulması ve uygun tedaviye başlanması için tıbbi değerlendirme önem taşır.
En etkili korunma yolları nelerdir?
Viral enfeksiyonlardan korunmanın en basit ve en ekonomik yolu el hijyenine dikkat etmektir. Çünkü konuşma, öksürme ve hapşırma sırasında ortaya saçılan solunum salgıları yüzeylere bulaşabiliyor. Örneğin elinize doğru hapşırdığınızda virüs klavyeye geçiyor, daha sonra o klavyeyi kullanan kişi eliyle ağzına ya da burnuna dokunduğunda enfeksiyonu kolaylıkla alabiliyor.
Yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar nasıl korunmalı?
Türkiye’de şu anda maske zorunluluğunu gerektiren bir durum yok. Ancak özellikle 50 yaş üzerindeki kişilerin riskli ortamlarda maske kullanmaya devam etmesi büyük önem taşıyor. Kişi 65 yaşın da üzerindeyse maske kullanımı çok daha kritik hale geliyor. Bunun yanı sıra kronik akciğer hastalığı bulunanlar (astım, KOAH gibi), kalp hastaları, kronik böbrek yetmezliği olan veya hemodiyalize girenler ile hipertansiyon ve diyabet hastalarının, kapalı ve kalabalık alanlarda bulunacakları durumlarda mutlaka cerrahi maske takmalarını öneriyorum.
Bu gruplar için maske kullanımı hâlâ önemli bir koruyucu tedbir niteliği taşıyor.
Aşı için henüz geç değil…
Solunum yolu enfeksiyonlarına karşı maske kullanmak tek başına yeterli olmayabilir. Düzenli el yıkama alışkanlığı mutlaka sürdürülmelidir. Grip aşısı da önemli bir koruyucu yöntemdir; aşı yaptırmak için geç olmadığını hatırlatmakta fayda var.

