Bir zamanlar dayanıklı teknolojinin sembolü olan cihazlar nereye kayboldu? 1990’larda betona düşen bir Nokia 3310 adeta kırılmazdı. 2000’lerin başında alınan bir buzdolabı 20 yıl sorunsuz çalışırdı. Peki, bugün neden 2 yıllık bir telefon, “yavaşlıyor” bir dizüstü bilgisayarın pili 18 ayda ölüyor veya yazıcılar, “entegre çip hatası” vererek kendini kilitleyebiliyor?
Bu soruların ardındaki cevap: Planlı Eskitme. Modern kapitalizmin en tartışmalı stratejilerinden biri olan bu yöntem, ürünlerin belirli bir ömrün sonunda bozulacak veya modasının geçeceği şekilde tasarlanmasıdır. Bu strateji, tüketicileri sürekli olarak yeni ürünler satın almaya zorlar.
Planlı Eskitme Nasıl İşliyor?
Yazılımsal Eskitme: Güncellemelerle Gelen “Yavaşlık”
Akıllı telefon pazarının en büyük skandallarından biri, 2017’de Apple’ın eski iPhone’ları kasten yavaşlattığını itiraf etmesiydi. Şirket, bu durumu “pil sağlığını korumak” olarak açıklasa da, tartışmalar yıllarca sürdü. Benzer senaryolar, büyük işletim sistemi güncellemelerinden sonra performans kaybeden Samsung ve Google cihazlarında da yaşanıyor. Bu, kullanıcıyı yeni bir cihaza yönlendirmek için kullanılan gizli bir yazılım hilesidir.
Donanımsal Kırılganlık: Değiştirilemeyen Parçalar
Modern cihazlar, artık “dayanıklı” olmaktan çok “ince ve şık” olmak üzere tasarlanıyor. Akıllı telefonlardaki kırılgan camlar ve kullanıcı tarafından değiştirilemeyen yapıştırılmış piller bunun en açık örneği. Ayrıca yazıcı üreticileri (Epson, HP gibi), yalnızca kendi orijinal kartuşlarının kullanılmasını sağlamak için, sahte mürekkep kartuşları takıldığında cihazı tamamen bloke eden çipler yerleştiriyor.
Psikolojik Eskitme: “Moda” Adı Altında Yeniye Zorlanmak
Bazen bir ürün fiziksel veya yazılımsal olarak eskimemiş olsa bile, tüketici zihninde, “demode” hale getirilir. Apple’ın her yıl yeni bir renk seçeneği sunması veya Samsung’un katlanabilir telefonlarıyla yarattığı “eski model utandırma” stratejisi buna örnektir. Sosyal medyada yeni modellerin sergilenmesi, psikolojik baskı yaratarak tüketicileri yeni bir ürüne sahip olma isteğiyle doldurur.
Sürdürülebilir Bir Teknoloji Geleceği Mümkün mü?
Bu karanlık tabloya rağmen, umut veren gelişmeler de yaşanıyor.
“Tamir Hakkı” Devrimi: Yeniden Onarılabilen Ürünler
Avrupa Birliği, 2021 itibarıyla üreticilere ürünleri için 10 yıl boyunca yedek parça sağlama zorunluluğu getirdi. Bu yasal düzenleme, ürünlerin ömrünü uzatmayı hedefliyor. Ayrıca Fairphone gibi markalar, kullanıcıların pillerini 2 dakikada değiştirebileceği, modüler ve kolayca tamir edilebilir telefonlar üreterek bu devrimin öncülüğünü yapıyor.
Geri Dönüşüm ve İkinci El Piyasası
Apple’ın geri dönüşüm robotu “Daisy,” saatte 200’den fazla iPhone’u sökerek değerli metalleri geri kazanıyor. Bu, atık sorununa yönelik önemli bir adımdır. Öte yandan, yenilenmiş (refurbished) teknoloji pazarı, özellikle Amazon ve eBay gibi platformlarda büyük bir talep patlaması yaşıyor.
Tüketici Bilinci: “Slow Tech” Hareketi
Tüketiciler de artık daha bilinçli. Reddit’te “Laptop’umu 10 yıl kullandım” gibi başlıklar altında paylaşılan hikayeler popüler hale geliyor. Framework Laptop gibi modüler ve tamir edilebilir ürünler üreten Kickstarter projeleri, tüketicilerin dayanıklı ve uzun ömürlü ürün arayışını net bir şekilde gösteriyor.
Neden Hâlâ Bu Kadar Zor? Şirketlerin Gerçek Motivasyonu
Planlı eskitmenin arkasındaki ana itici güç, elbette ki kâr odaklılıktır. Apple’ın 2023’teki 394 milyar dolarlık gelirinin büyük bir kısmı yeni ürün satışlarından geldi. Yatırımcıların sürekli büyüme baskısı altında olan şirketler için yeni ürünler çıkarmak ve satış döngüsünü hızlandırmak kaçınılmaz hale geliyor.
Çözüm Nerede? Bireysel ve Toplumsal Adımlar
Bireysel olarak atılabilecek adımlar:
- Bir ürün almadan önce kendimize “Gerçekten ihtiyacım var mı?” diye sormak.
- iFixit gibi sitelerden ürünlerin tamir edilebilirlik puanlarına bakmak.
- Modüler veya uzun garanti süresi sunan markaları tercih etmek.
Toplumsal ve yasal çözümler:
- “Tamir hakkı” yasalarının küreselleşmesi.
- Üreticilere “ömür boyu yazılım güncellemesi” zorunluluğu getirilmesi.
Belki de en önemlisi, “daha az tüket, daha çok üret” felsefesiyle hareket eden, “maker” hareketinin yaygınlaşmasıdır.
1970’lerde bir Braun hesap makinesi 50 yıl çalışabilirken, 2024’te 500 dolarlık bir akıllı saat 3 yıl sonra, “destek dışı” kalabiliyor. Peki, “teknolojik ilerleme” dediğimiz şey, gerçekten ilerleme mi, yoksa kâr maksimizasyonu için kontrollü bir çürüme mi? Sizce akıllı telefonunuzu kaç yıl kullanabilirsiniz?




