Bir sarılma çoğu insan için sevgi, şefkat ya da yakınlık göstergesi olabilir. Ancak yeni bir araştırmaya göre her dokunuş masum değil. New York’taki Binghamton Üniversitesi psikologları, “karanlık üçlü” olarak bilinen kişilik özelliklerine sahip bireylerin fiziksel teması duygusal bağ kurmak için değil, partnerlerini kontrol etmek ve yönlendirmek için kullandığını tespit etti.

DOKUNUŞUN KARANLIK YÜZÜ
Araştırma ekibinin başında yer alan Prof. Richard Mattson, çalışmalarının yeni yönünün, “dokunmanın kötüye kullanımını belirlemekle kalmayıp, bu davranışları sergilemeye eğilimli kişilik tipleriyle ilişkilendirmek” olduğunu belirtti.
Mattson, “Bu tür ilişkilerde dokunmanın olumlu etkilerinden yararlanılamıyor. Üstelik bu davranış, bir tarafın yararına, diğerinin zararına olacak şekilde kullanılabiliyor” dedi.
Daha önce yapılan çalışmalar, karanlık kişilik özelliklerinin yüz ifadelerinde bile kendini gösterdiğini ve bu kişilerin çoğu zaman daha çekici bulunduğunu ortaya koymuştu. Ancak bu yeni araştırma, fiziksel temasın manipülatif potansiyeline odaklanıyor.

SEVGİ DEĞİL, MANİPÜLASYON ARACI
Prof. Mattson, manipülatif dokunuşların çoğu zaman sevgiyle karıştırılabileceğini söylüyor:
“Bazen bir sarılma ya da okşama, az önce yaşanan tartışma ya da kırıcı bir davranışın ardından gelir. Bu durumda dokunuş, telafi ya da kontrol aracı haline gelir”
Bazı durumlarda ise tam tersi, dokunmanın geri çekilmesi ya da fiziksel mesafenin artması, cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor.
KADIN VE ERKEK ARASINDAKİ FARKLAR
Araştırmaya göre, bu eğilimler cinsiyete göre de farklılık gösteriyor.
- Erkeklerde, ilişki güvensizliği arttıkça dokunma isteği de artıyor. Bazı erkekler, ilişkide onay ve güvence almak için fiziksel temasa yöneliyor.
- Kadınlarda ise karanlık kişilik özellikleri yüksek olanlar dokunulmaya karşı daha isteksiz olsa da, dokunmayı manipülasyon aracı olarak kullanma olasılığı daha yüksek.
Mattson, “Karanlık üçlü özellikleri yüksek kişiler genellikle kısa süreli, çatışma dolu ilişkiler yaşar; hatta bazı durumlarda şiddet eğilimi de görülebilir” uyarısında bulundu.
