Karadeniz Bölgesinde Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin’e kadar olan sahil kesiminde yüzbinlerce aile fındık ve çay tarımı ile uğraşıyor. Sektör milyonlarca insanımıza gelir kaynağı sağlıyor. Bölge halkı yapılan ihracatlarla ülke ekonomisine 2.5 milyar doların üzerinde gelir kazandırmaktadır.
Milli ürünümüz olan fındık ve çay, halkımızın temel gıda maddesidir. Aynı zamanda ülkemiz için stratejik ürün konumundadır. Fındık tüketimi, %80’i çikolata endüstrisinde, %15’i bisküvi, şekerleme ve pastacılık endüstrisinde, %5’i ise herhangi bir işlem görmeksizin tüketilmektedir. Fındık, kalp sağlığını korur, antioksidan etkiler sağlar, sindirim sistemini destekler, enerji ve zihinsel performansı artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir, kemik sağlığına fayda sağlar, beyin sağlığını destekler ve güçlü bir magnezyum deposudur. Çayı ise sabah kahvaltıdan başlayarak gece geç saatlere kadar hayatın her alanında içilmektedir. Çay, kafein, teofilin ve antioksidanlar için doğal bir kaynaktır. İçinde bulunan mineraller nedeniyle kemik ve diş sağlığına faydalı, kalp sağlığını koruma, kan şekeri düzenleme, kilo kontrolü, beyin fonksiyonlarını arttırma, kanser riskini azaltma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve yaşlanmayı yavaşlatma gibi faydaları vardır.
Fındık ve Çay üreticilerinin sorunları her geçen gün artmaktadır. Çay üreticisine en büyük darbeyi vuran çay kaçakçılığıdır. Son yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sınır boylarından çeşitli illegal yöntemlerle ülkemize giren İran Menşeli kaçak çaylar sektöre ağır zararlar vermektedir. İran hükümeti, enerji ve işçilik giderlerine destek sağladığı için ülkemize oranla giderleri çok düşüktür. Rekabet ortamı orantısız ve haksız bir şekilde devam etmektedir. İran çayında çok yüksek oranda kimyasal ilaç kalıntısı (pestisit) ve (böcek kalıntıları) bulunmaktadır. Bunun sebebi, İran çayının üretildiği Hazar Denizi kıyısındaki iklim nedeniyle aşırı böceklenme meydana gelmesidir. Bu yüzden İran menşeli çaylar, Türk halkının sağlığını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Karadeniz bölgesindeki, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün koordinasyonu ile yapılan operasyonlarda tonlarca kaçak çay ele geçirilmiştir. Buna rağmen kaçak çay girişi artarak devam etmektedir.
Fındık sektöründe de alarm zilleri çalıyor. Ortalama üretim maliyetleri, işçi ücretleri, gübre, ilaçlama, temizleme, patoz gibi üretim giderlerinin artışları üreticin elini kolunu bağlıyor. Özellikle işçi bulmak çok zor. Yerel işçi astronomik yevmiye rakamları günlük kişi başı (2.5 ile 3 bin tl) istiyor. Diğer illerden gelen işçiler daha düşük ücret (1.5 ile 2 bin tl) istiyor. Fakat üretici onların aileleri ile birlikte barınma ve gıda ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor. Daha üzücü olan ise fındık ve çay işçisinin büyük çoğunluğu, üreticinin işçi bulmakta zorlandığını bildiğinden dolayı sürekli olarak imal ıbir şekilde “ürünün toplanamaz elinde kalır” diye şantaj dahi yapabiliyor. Üreticiler arasında çoğu zaman fiyat kızıştırması yapıyorlar. Küçük üreticinin bu şartlar altında sürdürülebilir konumunu koruması her geçen gün daha imkansız hale geliyor.
Türkiye’nin dünya pazar payı geçen yılların altına düştü. Trabzon’daki zirvede kritik uyarılar yapıldı. Meyilli arazideki 400 bin aile üretimden kopma noktasında. Miras yoluyla bölünmüş küçük arazilerde makinalı tarım mümkün değil. Gelir gideri karşılamıyor,. Üreticiler göç etmek zorunda kalıyor, üreticiyi bahçesine döndürmek, kiralama ve kurumsal ortaklaşma sistemleri ile üretim artırabilir. Tüm araştırmalar ve sonuçlar artan yüksek maliyetler karşısında üreticinin desteklenmesi gerektiğini gösteriyor.
Fındık ve Çay üretimindeki sorunlar, tarım alanlarında yıllardır kullanılan kimyasal gübre ile beraber, bu gübrenin bilinçsiz şekilde kullanımı nedeniyle toprağın yapısı bozulmuştur. Fındık ve Çayın kalitesi ile verimliliği azalmaktadır. Üretici Fındık ve Çayını kurutacak alan bulmakta büyük zorluklar yaşıyor. Yurtdışında üreticinin ayakta kalabilmesi için % 50’nin üzerinde devlet desteği sağlanıyor. Bu yüzden üretim maliyetleri bize göre çok daha düşüktür. Piyasadaki fiyat rekabetinde dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Milli ürün konumundaki fındık ve çaya, diğer ülkelerde olduğu gibi %50 civarlarında destek verilmesi üreticiye rekabet etme gücü kazandıracaktır. Kimyasal gübrenin terk edilerek, yerine en azından yarı organik gübreye geçilmelidir. Kalitenin değerini bulduğu bir sistem oluşturulmalı. Borsa sistemi, alıcıyla satıcının bir araya geldiği, kaliteli ürünün fiyat olarak karşılığını bulduğu, hem üretici, hem sanayici, hem de devletin memnun kaldığı tarafsız bir yapı kurulmalıdır. Fındık ve Çay üretimini teşvik edilmeli; bu yolla üreticiye daha fazla gelir temin edilebilir.
Türkiye’de fındık ve çay üretimi yüzde 98 civarı Karadeniz bölgesinde gerçekleşmektedir. Türkiye bir sezonunda başta Almanya olmak üzere fındıkta 124, çayda 116 ülkede alıcı buluyor. Türkiye fındık ihracatında (2.5 milyar doların üzerinde) çay (22 milyon doların üzerinde) bir gelir sağlamaktadır. Türkiye dünya fındık ve çay piyasasında uluslararası fiyatının belirleyicisi konumundadır. Ancak bu pay günümüzde yüzde 70’in altına gerilemiştir. Bu sorunlar çözümlenemediği takdirde Türkiye gelecekte fiyat belirleme gücünü kaybedebilir. Her ne kadar tekel olmasa da TMO fındık ve çay piyasasına yön veren en güçlü kurumdur. Türkiye, dünya fındık ve çay piyasasında uluslararası fiyatının belirleyicisi konumunu sürdürmek istiyorsa, Türk fındığı ve çayının dünyada markası olması için üreticiye her türlü destek verilmelidir.




