İlişkide biriken duyguların paylaşılmaması, zamanla görünmez bir duvara dönüşüyor. Kızgınlıkların dile getirilmeden bastırılması, pasif agresif tepkilere, mesafeye ve patlamalarla sonuçlanabilecek bir birikime neden oluyor.
Uzmanlar, ilişkiyi korumak için açık iletişimin kritik olduğunun altını çiziyor.
SOSYAL MEDYANIN ETKİSİ
Modern ilişkilerde sık rastlanan bir diğer tehdit ise dijital cihazlara gereğinden fazla vakit ayırmak. Birçok çift, sohbet etmek veya paylaşımda bulunmak yerine ekranlara yöneldiğinde, “düşünüldüğü kadar değerli olunmadığı” mesajını vermiş oluyor. Uzmanlara göre, ilişkiye odaklanma ve varlık gösterme, duygusal bağı korumanın temel unsurlarını oluşturuyor.
ELEŞTİRİ, KARŞILAŞTIRMA
İletişim dili de ilişkiye yön veren kritik bir etken. Partnerlerin sıkça birbirlerinin eksik yönlerine odaklanması veya şakayla bile olsa devam eden eleştirileri yöneltmesi, uzun vadede özgüveni zedeliyor. Bununla birlikte, gündelik jestlerin takdir edilmemesi de ilişkiye zarar veren bir diğer tehdit. Basit bir “teşekkür” bile, partnerin kendisini değerli ve görünür hissetmesine katkı sunuyor. Karşılaştırma ise ilişkiye kalıcı güvensizlikler kazandırabiliyor.
DUYGUSAL İHMAL, KAÇINILAN ÇATIŞMA
Bir diğer yaygın hata ise partnerin “her zaman anlamasını” beklemek. İletişim kurmadan beklentiye girmek, ilişkiye duygusal kopukluğu davet ediyor. Uzmanlara göre, finansal desteğin yanı sıra duygusal ihtiyaçların da görülmesi kritik önem taşıyor. Partnerin duygularını önemsemek, ilişkiye güven kazandırıyor.
Öte yandan çatışmalardan kaçınmak, sorunların ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Uzmanlara göre, çözüme kavuşturulmayan anlaşmazlıklar birikerek gelecekte çok daha büyük sorunlara yol açabilir.
İlişkileri korumanın yolu ise farkındalık, sabır ve tutarlı sevgiden geçiyor. Uzmanlara göre, ilişkiyi iyi yönde dönüştürecek şeyler büyük jestlerden çok, gündelik hayatta gösterilen dikkat, şefkat ve açık iletişimle mümkün. Böylelikle, en derin çatlaklar bile zamanla onarılabilir.
