medyapress_3368x
  • Röportajlar
  • Moda
    • Mekan
      • Gurme
        • Güzellik
          • Aşk ve İlişkiler
  • Kültür Sanat
    • Sinema
      • Konser
        • Kitaplar
  • Biyografi
  • Seyahat
  • Ne Nasıl?
  • Röportajlar
  • Moda
    • Mekan
      • Gurme
        • Güzellik
          • Aşk ve İlişkiler
  • Kültür Sanat
    • Sinema
      • Konser
        • Kitaplar
  • Biyografi
  • Seyahat
  • Ne Nasıl?
  • Gündem
  • Dünya
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Otomobil
  • Yazarlar
    • Hızlı Akış
  • Gündem
  • Dünya
  • Yaşam
  • Ekonomi
  • Siyaset
  • Spor
  • Magazin
  • Teknoloji
  • Bilim
  • Otomobil
  • Yazarlar
    • Hızlı Akış
Home Yaşam

Dünya’da doğurganlık alarmı: İnsanlar artık istese de çocuk sahibi olamıyor!

Haziran 19, 2025
in Yaşam
A A

Time‘ın haberine göre dünyanın dört bir yanında insanlar giderek daha az çocuk sahibi oluyor ve bunun nedeni her zaman çocuk istememeleri değil. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) yeni raporuna göre, doğurganlık oranları 1960’lara kıyasla yarı yarıya düştü ve birçok ülkede nüfusun kendini yenileme seviyesinin altına indi. Araştırma, ekonomik sıkıntılar, sağlık hizmetlerine erişim sorunları ve küresel istikrarsızlık gibi faktörlerin milyonlarca insanın çocuk sahibi olma kararını etkilediğini ortaya koyuyor.

DOĞURGANLIK ARZUSU İLE GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM

UNFPA, Asya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ile Afrika’dan 14 ülkede, üreme çağındaki yetişkinler arasında yaptığı anketle bu eğilimi inceledi. Katılımcıların yaklaşık %20’si, istedikleri kadar çocuk sahibi olamayacaklarını düşündüklerini söyledi. Üstelik bu engelin temelinde çoğu zaman biyolojik kısırlık değil, yaşam koşulları yatıyor.

UNFPA raporunun kıdemli danışmanı ve Viyana’daki Orta Avrupa Üniversitesi Başkanı Shalini Randeria, “İnsanların çocuk sahibi olma arzusu var; ancak ekonomik güvence, iş-özel hayat dengesi, sağlık hizmetlerine erişim ve yasal engellerin azaltılması gibi devlet desteklerine ihtiyaç duyuyorlar” dedi. Randeria’ya göre, bazı hükümetlerin uyguladığı sosyal hak kısıtlamaları demografik açıdan da ters etki yaratıyor.

EKONOMİK ENGELLER İLK SIRADA

Ankete katılanların %39’u finansal zorlukları, %19’u konut sorunlarını, %21’i işsizlik veya iş güvencesizliğini ve %12’si ise kaliteli çocuk bakım hizmetlerinin eksikliğini çocuk sahibi olamamanın başlıca nedenleri olarak gösterdi.

Son yıllarda dünya genelinde enflasyon oranları 1990’lardan bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Küresel maliyet artışları özellikle konut ve çocuk bakım hizmetlerini etkiledi. ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, 2000 yılından bu yana konut maliyetleri gelir artışlarını geride bırakarak %65 oranında yükseldi. Birçok ülkede ise çocuk bakım masrafları konut veya eğitim giderlerinin bile üzerine çıktı.

BM İnsan Yerleşimleri Programı’nın (UN-Habitat) raporuna göre, dünya genelinde 1,6 ila 3 milyar insan uygun barınma imkanlarından yoksun durumda.

ÜREME SAĞLIĞINA YÖNELİK KISITLAMALAR

UNFPA raporuna göre, Avrupa’da 49 ülkenin yalnızca 17’si tıbbi destekli üreme yöntemlerini cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak herkese sunuyor. Bu durum, milyonlarca kişinin istediği şekilde aile kurmasını engelliyor.

Bununla birlikte, bazı hükümetler düşen doğurganlık oranlarına karşı gençleri çocuk sahibi olmaya teşvik eden sert politikalar uygulamaya başladı. Ancak UNFPA’ya göre asıl sorun, bireylerin cinsel sağlık ve üreme hakları konusunda özgür, bilinçli ve bağımsız kararlar alabilme yetilerinin kısıtlanması.

GELECEK KAYGISI DA ÇOCUK SAHİBİ OLMA KARARINI ETKİLİYOR

Katılımcıların %14’ü, savaşlar, pandemiler ve siyasi istikrarsızlık gibi küresel tehditlerin çocuk sahibi olma kararlarını olumsuz etkilediğini belirtti. %9’u ise iklim değişikliği ve çevresel bozulmalar nedeniyle daha az çocuk sahibi olmayı tercih ettiğini ifade etti.

Dünya Bankası verilerine göre, 2021-2023 dönemi Soğuk Savaş sonrası dönemin en şiddetli çatışmalarına sahne oldu. Son 10 yılda çatışma ve savaş kaynaklı ölümler ile şiddet olayları istikrarlı biçimde artış gösterdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, zorla yerinden edilen insan sayısı 122 milyonu aşarak son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı.

Küresel pandemiler de doğurganlık kararlarında etkili olmaya devam ediyor. COVID-19 salgını sonrası yeni varyantların ortaya çıkması ve hastalığın uzun dönem etkileri, sağlık risklerini artırıyor. Ayrıca, bulaşıcı hastalık salgınlarının gelecekte daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor.

2024 yılında BM Kalkınma Programı tarafından yapılan ve dünya nüfusunun %87’sini temsil eden bir ankete göre, katılımcıların %56’sı iklim değişikliğini günlük ya da haftalık olarak düşündüğünü söyledi. %53’ü geçen yıla göre endişelerinin arttığını belirtirken, katılımcıların üçte biri iklim değişikliğinin hayatlarındaki büyük kararları etkilediğini ifade etti.

Time‘ın haberine göre dünyanın dört bir yanında insanlar giderek daha az çocuk sahibi oluyor ve bunun nedeni her zaman çocuk istememeleri değil. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) yeni raporuna göre, doğurganlık oranları 1960’lara kıyasla yarı yarıya düştü ve birçok ülkede nüfusun kendini yenileme seviyesinin altına indi. Araştırma, ekonomik sıkıntılar, sağlık hizmetlerine erişim sorunları ve küresel istikrarsızlık gibi faktörlerin milyonlarca insanın çocuk sahibi olma kararını etkilediğini ortaya koyuyor.

DOĞURGANLIK ARZUSU İLE GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM

UNFPA, Asya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ile Afrika’dan 14 ülkede, üreme çağındaki yetişkinler arasında yaptığı anketle bu eğilimi inceledi. Katılımcıların yaklaşık %20’si, istedikleri kadar çocuk sahibi olamayacaklarını düşündüklerini söyledi. Üstelik bu engelin temelinde çoğu zaman biyolojik kısırlık değil, yaşam koşulları yatıyor.

UNFPA raporunun kıdemli danışmanı ve Viyana’daki Orta Avrupa Üniversitesi Başkanı Shalini Randeria, “İnsanların çocuk sahibi olma arzusu var; ancak ekonomik güvence, iş-özel hayat dengesi, sağlık hizmetlerine erişim ve yasal engellerin azaltılması gibi devlet desteklerine ihtiyaç duyuyorlar” dedi. Randeria’ya göre, bazı hükümetlerin uyguladığı sosyal hak kısıtlamaları demografik açıdan da ters etki yaratıyor.

EKONOMİK ENGELLER İLK SIRADA

Ankete katılanların %39’u finansal zorlukları, %19’u konut sorunlarını, %21’i işsizlik veya iş güvencesizliğini ve %12’si ise kaliteli çocuk bakım hizmetlerinin eksikliğini çocuk sahibi olamamanın başlıca nedenleri olarak gösterdi.

Son yıllarda dünya genelinde enflasyon oranları 1990’lardan bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Küresel maliyet artışları özellikle konut ve çocuk bakım hizmetlerini etkiledi. ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, 2000 yılından bu yana konut maliyetleri gelir artışlarını geride bırakarak %65 oranında yükseldi. Birçok ülkede ise çocuk bakım masrafları konut veya eğitim giderlerinin bile üzerine çıktı.

BM İnsan Yerleşimleri Programı’nın (UN-Habitat) raporuna göre, dünya genelinde 1,6 ila 3 milyar insan uygun barınma imkanlarından yoksun durumda.

ÜREME SAĞLIĞINA YÖNELİK KISITLAMALAR

UNFPA raporuna göre, Avrupa’da 49 ülkenin yalnızca 17’si tıbbi destekli üreme yöntemlerini cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak herkese sunuyor. Bu durum, milyonlarca kişinin istediği şekilde aile kurmasını engelliyor.

Bununla birlikte, bazı hükümetler düşen doğurganlık oranlarına karşı gençleri çocuk sahibi olmaya teşvik eden sert politikalar uygulamaya başladı. Ancak UNFPA’ya göre asıl sorun, bireylerin cinsel sağlık ve üreme hakları konusunda özgür, bilinçli ve bağımsız kararlar alabilme yetilerinin kısıtlanması.

GELECEK KAYGISI DA ÇOCUK SAHİBİ OLMA KARARINI ETKİLİYOR

Katılımcıların %14’ü, savaşlar, pandemiler ve siyasi istikrarsızlık gibi küresel tehditlerin çocuk sahibi olma kararlarını olumsuz etkilediğini belirtti. %9’u ise iklim değişikliği ve çevresel bozulmalar nedeniyle daha az çocuk sahibi olmayı tercih ettiğini ifade etti.

Dünya Bankası verilerine göre, 2021-2023 dönemi Soğuk Savaş sonrası dönemin en şiddetli çatışmalarına sahne oldu. Son 10 yılda çatışma ve savaş kaynaklı ölümler ile şiddet olayları istikrarlı biçimde artış gösterdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, zorla yerinden edilen insan sayısı 122 milyonu aşarak son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı.

Küresel pandemiler de doğurganlık kararlarında etkili olmaya devam ediyor. COVID-19 salgını sonrası yeni varyantların ortaya çıkması ve hastalığın uzun dönem etkileri, sağlık risklerini artırıyor. Ayrıca, bulaşıcı hastalık salgınlarının gelecekte daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor.

2024 yılında BM Kalkınma Programı tarafından yapılan ve dünya nüfusunun %87’sini temsil eden bir ankete göre, katılımcıların %56’sı iklim değişikliğini günlük ya da haftalık olarak düşündüğünü söyledi. %53’ü geçen yıla göre endişelerinin arttığını belirtirken, katılımcıların üçte biri iklim değişikliğinin hayatlarındaki büyük kararları etkilediğini ifade etti.

Diğer Haberler

3 yaşındaki satranç dahisi tarihe geçti: FIDE derecesi alan ‘en genç satranç oyuncusu’ oldu

Dünya, bidonlardan yaptığı sal ile Afrika’dan Avrupa’ya geçen göçmeni konuşuyor

621 tane Noel ağacıyla dünya rekoru kırdılar

‘Yemeyin’ uyarısı yayımlandı, popüler cipsler raflardan kaldırıldı

Time‘ın haberine göre dünyanın dört bir yanında insanlar giderek daha az çocuk sahibi oluyor ve bunun nedeni her zaman çocuk istememeleri değil. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) yeni raporuna göre, doğurganlık oranları 1960’lara kıyasla yarı yarıya düştü ve birçok ülkede nüfusun kendini yenileme seviyesinin altına indi. Araştırma, ekonomik sıkıntılar, sağlık hizmetlerine erişim sorunları ve küresel istikrarsızlık gibi faktörlerin milyonlarca insanın çocuk sahibi olma kararını etkilediğini ortaya koyuyor.

DOĞURGANLIK ARZUSU İLE GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM

UNFPA, Asya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ile Afrika’dan 14 ülkede, üreme çağındaki yetişkinler arasında yaptığı anketle bu eğilimi inceledi. Katılımcıların yaklaşık %20’si, istedikleri kadar çocuk sahibi olamayacaklarını düşündüklerini söyledi. Üstelik bu engelin temelinde çoğu zaman biyolojik kısırlık değil, yaşam koşulları yatıyor.

UNFPA raporunun kıdemli danışmanı ve Viyana’daki Orta Avrupa Üniversitesi Başkanı Shalini Randeria, “İnsanların çocuk sahibi olma arzusu var; ancak ekonomik güvence, iş-özel hayat dengesi, sağlık hizmetlerine erişim ve yasal engellerin azaltılması gibi devlet desteklerine ihtiyaç duyuyorlar” dedi. Randeria’ya göre, bazı hükümetlerin uyguladığı sosyal hak kısıtlamaları demografik açıdan da ters etki yaratıyor.

EKONOMİK ENGELLER İLK SIRADA

Ankete katılanların %39’u finansal zorlukları, %19’u konut sorunlarını, %21’i işsizlik veya iş güvencesizliğini ve %12’si ise kaliteli çocuk bakım hizmetlerinin eksikliğini çocuk sahibi olamamanın başlıca nedenleri olarak gösterdi.

Son yıllarda dünya genelinde enflasyon oranları 1990’lardan bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Küresel maliyet artışları özellikle konut ve çocuk bakım hizmetlerini etkiledi. ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, 2000 yılından bu yana konut maliyetleri gelir artışlarını geride bırakarak %65 oranında yükseldi. Birçok ülkede ise çocuk bakım masrafları konut veya eğitim giderlerinin bile üzerine çıktı.

BM İnsan Yerleşimleri Programı’nın (UN-Habitat) raporuna göre, dünya genelinde 1,6 ila 3 milyar insan uygun barınma imkanlarından yoksun durumda.

ÜREME SAĞLIĞINA YÖNELİK KISITLAMALAR

UNFPA raporuna göre, Avrupa’da 49 ülkenin yalnızca 17’si tıbbi destekli üreme yöntemlerini cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak herkese sunuyor. Bu durum, milyonlarca kişinin istediği şekilde aile kurmasını engelliyor.

Bununla birlikte, bazı hükümetler düşen doğurganlık oranlarına karşı gençleri çocuk sahibi olmaya teşvik eden sert politikalar uygulamaya başladı. Ancak UNFPA’ya göre asıl sorun, bireylerin cinsel sağlık ve üreme hakları konusunda özgür, bilinçli ve bağımsız kararlar alabilme yetilerinin kısıtlanması.

GELECEK KAYGISI DA ÇOCUK SAHİBİ OLMA KARARINI ETKİLİYOR

Katılımcıların %14’ü, savaşlar, pandemiler ve siyasi istikrarsızlık gibi küresel tehditlerin çocuk sahibi olma kararlarını olumsuz etkilediğini belirtti. %9’u ise iklim değişikliği ve çevresel bozulmalar nedeniyle daha az çocuk sahibi olmayı tercih ettiğini ifade etti.

Dünya Bankası verilerine göre, 2021-2023 dönemi Soğuk Savaş sonrası dönemin en şiddetli çatışmalarına sahne oldu. Son 10 yılda çatışma ve savaş kaynaklı ölümler ile şiddet olayları istikrarlı biçimde artış gösterdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, zorla yerinden edilen insan sayısı 122 milyonu aşarak son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı.

Küresel pandemiler de doğurganlık kararlarında etkili olmaya devam ediyor. COVID-19 salgını sonrası yeni varyantların ortaya çıkması ve hastalığın uzun dönem etkileri, sağlık risklerini artırıyor. Ayrıca, bulaşıcı hastalık salgınlarının gelecekte daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor.

2024 yılında BM Kalkınma Programı tarafından yapılan ve dünya nüfusunun %87’sini temsil eden bir ankete göre, katılımcıların %56’sı iklim değişikliğini günlük ya da haftalık olarak düşündüğünü söyledi. %53’ü geçen yıla göre endişelerinin arttığını belirtirken, katılımcıların üçte biri iklim değişikliğinin hayatlarındaki büyük kararları etkilediğini ifade etti.

Time‘ın haberine göre dünyanın dört bir yanında insanlar giderek daha az çocuk sahibi oluyor ve bunun nedeni her zaman çocuk istememeleri değil. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) yeni raporuna göre, doğurganlık oranları 1960’lara kıyasla yarı yarıya düştü ve birçok ülkede nüfusun kendini yenileme seviyesinin altına indi. Araştırma, ekonomik sıkıntılar, sağlık hizmetlerine erişim sorunları ve küresel istikrarsızlık gibi faktörlerin milyonlarca insanın çocuk sahibi olma kararını etkilediğini ortaya koyuyor.

DOĞURGANLIK ARZUSU İLE GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM

UNFPA, Asya, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika ile Afrika’dan 14 ülkede, üreme çağındaki yetişkinler arasında yaptığı anketle bu eğilimi inceledi. Katılımcıların yaklaşık %20’si, istedikleri kadar çocuk sahibi olamayacaklarını düşündüklerini söyledi. Üstelik bu engelin temelinde çoğu zaman biyolojik kısırlık değil, yaşam koşulları yatıyor.

UNFPA raporunun kıdemli danışmanı ve Viyana’daki Orta Avrupa Üniversitesi Başkanı Shalini Randeria, “İnsanların çocuk sahibi olma arzusu var; ancak ekonomik güvence, iş-özel hayat dengesi, sağlık hizmetlerine erişim ve yasal engellerin azaltılması gibi devlet desteklerine ihtiyaç duyuyorlar” dedi. Randeria’ya göre, bazı hükümetlerin uyguladığı sosyal hak kısıtlamaları demografik açıdan da ters etki yaratıyor.

EKONOMİK ENGELLER İLK SIRADA

Ankete katılanların %39’u finansal zorlukları, %19’u konut sorunlarını, %21’i işsizlik veya iş güvencesizliğini ve %12’si ise kaliteli çocuk bakım hizmetlerinin eksikliğini çocuk sahibi olamamanın başlıca nedenleri olarak gösterdi.

Son yıllarda dünya genelinde enflasyon oranları 1990’lardan bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Küresel maliyet artışları özellikle konut ve çocuk bakım hizmetlerini etkiledi. ABD Hazine Bakanlığı’nın verilerine göre, 2000 yılından bu yana konut maliyetleri gelir artışlarını geride bırakarak %65 oranında yükseldi. Birçok ülkede ise çocuk bakım masrafları konut veya eğitim giderlerinin bile üzerine çıktı.

BM İnsan Yerleşimleri Programı’nın (UN-Habitat) raporuna göre, dünya genelinde 1,6 ila 3 milyar insan uygun barınma imkanlarından yoksun durumda.

ÜREME SAĞLIĞINA YÖNELİK KISITLAMALAR

UNFPA raporuna göre, Avrupa’da 49 ülkenin yalnızca 17’si tıbbi destekli üreme yöntemlerini cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak herkese sunuyor. Bu durum, milyonlarca kişinin istediği şekilde aile kurmasını engelliyor.

Bununla birlikte, bazı hükümetler düşen doğurganlık oranlarına karşı gençleri çocuk sahibi olmaya teşvik eden sert politikalar uygulamaya başladı. Ancak UNFPA’ya göre asıl sorun, bireylerin cinsel sağlık ve üreme hakları konusunda özgür, bilinçli ve bağımsız kararlar alabilme yetilerinin kısıtlanması.

GELECEK KAYGISI DA ÇOCUK SAHİBİ OLMA KARARINI ETKİLİYOR

Katılımcıların %14’ü, savaşlar, pandemiler ve siyasi istikrarsızlık gibi küresel tehditlerin çocuk sahibi olma kararlarını olumsuz etkilediğini belirtti. %9’u ise iklim değişikliği ve çevresel bozulmalar nedeniyle daha az çocuk sahibi olmayı tercih ettiğini ifade etti.

Dünya Bankası verilerine göre, 2021-2023 dönemi Soğuk Savaş sonrası dönemin en şiddetli çatışmalarına sahne oldu. Son 10 yılda çatışma ve savaş kaynaklı ölümler ile şiddet olayları istikrarlı biçimde artış gösterdi. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre, zorla yerinden edilen insan sayısı 122 milyonu aşarak son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı.

Küresel pandemiler de doğurganlık kararlarında etkili olmaya devam ediyor. COVID-19 salgını sonrası yeni varyantların ortaya çıkması ve hastalığın uzun dönem etkileri, sağlık risklerini artırıyor. Ayrıca, bulaşıcı hastalık salgınlarının gelecekte daha sık ve şiddetli yaşanması bekleniyor.

2024 yılında BM Kalkınma Programı tarafından yapılan ve dünya nüfusunun %87’sini temsil eden bir ankete göre, katılımcıların %56’sı iklim değişikliğini günlük ya da haftalık olarak düşündüğünü söyledi. %53’ü geçen yıla göre endişelerinin arttığını belirtirken, katılımcıların üçte biri iklim değişikliğinin hayatlarındaki büyük kararları etkilediğini ifade etti.

Tags: ÇocukÇocuk Sahibi OlmaDünyaEtkiİnsan
Share538Share94Tweet337
Kizildeniz film festivalinde dilan cicek deniz ruzgari XylvUWFh.jpg
Magazin

Kızıldeniz Film Festivali’nde Dilan Çiçek Deniz rüzgarı

by editor
Aralık 5, 2025

Oyuncu Dilan Çiçek Deniz, bu yıl 5'incisi düzenlenen Kızıldeniz Film Festivali'nin açılış törenine katıldı. Deniz, geceden kareleri takipçileriyle paylaştı.

Read more
Vakiflar kanunu resmi gazetede yayinlanarak yururluge girdi duzenleme neleri iceriyor dkUGVTkZ.jpg

Vakıflar Kanunu Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Düzenleme neleri içeriyor?

Aralık 5, 2025
Insanin beyin dokulariyla calisan bilgisayarlar geliyor aSekJDK2.jpg

İnsanın beyin dokularıyla çalışan bilgisayarlar geliyor

Aralık 5, 2025
Basaksehirde beton mikserinin 3 araca carptigi kazada 2 kisi oldu 1KBeSAL7.jpg

Başakşehir’de beton mikserinin 3 araca çarptığı kazada 2 kişi öldü

Aralık 5, 2025
Yapay zekanin oncusu geoffrey hinton googlein openaiyi geride birakacagini dusunuyor 4ScJmc5X.jpg

Yapay zekanın öncüsü Geoffrey Hinton; Google’ın OpenAI’yı geride bırakacağını düşünüyor

Aralık 5, 2025

Dünyayı Sizin İçin Takip Ediyoruz!

Sadece Haber...

Bize katılın
Talepler
Kurumsal
  • Künye
  • Uluslararası Yayın İlkeleri
  • Erişilebilirlik Politikamız
  • STDGD Yayın politikası
  • Öneri ve Bilgi Formu
Kurumsal
  • Tekzip
  • Gizlilik Politikası
  • Çerez politikası
  • İçerik Kullanım Şartları
About
  • Stories
  • Community
  • Blog
  • Careers
  • Brand Assets
Downloads
  • Web UI Kit
  • Mobile UI Kit
  • Mockups
  • Icons
  • PSD Files

© 2025 MedyaPress – Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

Bu web sitesi kullanıcı deneyiminizi geliştirmek için çerezler kullanır. Siteyi kullanmaya devam ederek Çerez ve Gizlilik Politikası’nı kabul etmiş olursunuz.