
Doğum sırası kişiliğimizi nasıl etkiler?
Psikanalist Sigmund Freud’dan büyük ölçüde etkilenen Adler, ilk doğan çocuğun yüksek sorumluluk duygusu taşıdığını, ortanca çocuğun dikkat çekme isteğinin yoğun olduğunu, son çocuğun ise isyankar ve dürtüsel davranışlar sergileyebildiğini öne sürdü.
”Aile dizilimi” kavramına da değinen Adler, ebeveynlerin ilk çocuklarını yetiştirirken daha temkinli ve nevrotik bir yol izlediğini, bu durumun da çocuğun kişiliği üzerinde etkiler bıraktığını belirtti. İlk doğanlar genellikle A tipi kişiliğe sahip, sorumlu liderler olarak tanımlanırlar, bu duruma ise “en büyük çocuk sendromu” denir.
Yapılan araştırmalar ilk doğan çocukların genellikle daha gelişmiş bilişsel gelişime sahip olduğunu ve bu durumun okula başlama becerilerinde avantaj sağladığını gösteriyor.
ORTANCA ÇOCUKLAR SUÇA DAHA EĞİLİMLİ
Ortanca çocuklar ise genellikle ailedeki büyük ve küçük kardeşler arasındaki çatışmaları çözmeye çalışan barış elçileri olarak görülürler. En büyük kardeşlerinin gölgesinde kalmalarından dolayı, sosyal ilgiyi aile dışında arama olasılıkları yüksektir. Bağımsız, uyumlu, dışa dönük olan bu çocuklar, insanları memnun etmek için çaba harcarlar. Araştırmalar, ortanca çocukların annelerine daha az yakın hissettiklerini ve suç işleme olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirledi.
Son çocuğa ise diğer kardeşlere göre daha fazla tolerans gösterilir. Ebevyenler, çocuk bakımı konusunda daha deneyimli oldukları için bu çocukları daha serbest bir yaklaşımla yetiştirebilirler. Adler’in teorisine göre, son doğan çocuklar genellikle dışa dönük, eğlenceli, sosyal, özgür ruhlu ve bazen olgunlaşmamış kişilik özelliklerine sahip olabilirler.
Tek kardeş olan çocukların ise ebeveynlerinin ilgisini paylaşmak zorunda kalmadıkları için daha mükemmeliyetçi kişilik özelliklerine sahip oldukları öne sürülür. İletişim becerilerinin yüksek olmasının yanı sıra yaşlarına göre daha olgun da görünebilirler.
Doğum sırası, aile içindeki ilişkileri de etkileyebilir. Dr. Lev, doğum sırasının etkilerinin cinsiyete göre farklılık gösterebileceğini öne sürer. Örneğin, iki kız kardeşin olduğu bir ailede küçük olan, genellikle daha güvenli ve güçlü görünürken, büyük olan daha başarı odaklı ve güvensiz olabilir. Aynı cinsiyetten kardeşler arasında genellikle karma cinsiyetten kardeşlere kıyasla daha belirgin bir rekabet yaşanır. Ayrıca, büyük kız kardeşlerin genellikle anne rolünü üstlendiği, büyük erkek kardeşlerin ise daha çok zorba rolünü üstlendiği gözlemlenmiştir.