Avrupa’nın en cazip ama bir o kadar da kriz sinyalleri veren üç turizm merkezi, aşırı ziyaretçi yüküyle baş etmekte zorlanıyor. Tüketici platformunun, Avrupa Komisyonu verileri ışığında hazırladığı rapora göre; Akdeniz’in güneş kenti Mallorca, Yunan adası Zakintos ve “Işık Şehir” Paris, hem rekor kıran ziyaretçi sayıları hem de yerel hayatı felce uğratan sorunlarla gündemde.
Mallorca: 966 bin kişilik nüfusa karşı 51 milyon gecelik konaklama
Balear Adaları’nın en büyük adasında, 2023’te kaydedilen 51 milyon gecelik konaklama, adayı Londra, Paris ve Roma gibi metropollerin bile önüne geçirdi. Kumlu plajlar ve turkuaz deniz fotoğraf kartpostallarını süslüyor, ancak sokaklarda artan gürültü, sokak içkisi ve vandalizm günlük hayatı gölgeliyor. Yerel yönetim, “sıfır tolerans” politikasıyla, yasa dışı alkol tüketimi ve şiddet uygulamalarına karşı daha ağır para ve hapis cezaları uygulamaya başladı.
Zakintos: 40 bin yerliye karşı 6 milyon turist
Navagio koyunun nefes kesen manzarası sosyal medyanın en çok paylaşılan kareleri arasında yer alıyor. Ancak yılda adayı ziyaret eden 6 milyon kişi, altyapıyı çökerme noktasına getirirken doğal kaynaklar da zarar görüyor. Sessiz ada deneyimi arayan ziyaretçiler, trafik sıkışıklığı ve su sıkıntısıyla karşılaşıyor; yerel halk ise “tükenmişlik” uyarıları yapıyor.
Paris: Kilometrekareye 418 turist
Seine kıyısındaki romantik yürüyüşler, dünyaca ünlü müzeler ve lüks alışveriş caddeleri, her gün bir turist seline sahne oluyor. Kentin nüfus yoğunluğuyla kıyaslandığında, kilometrekare başına düşen ortalama 418 ziyaretçi, Paris’i dünyada en kalabalık turizm noktası haline getiriyor. Uzmanlar, bu “turist istilası”nın kültürel miras ve kent dokusu üzerinde geri dönülmez tahribatlar yaratabileceği konusunda uyarıyor.
Sürdürülebilir turizm çağrısı
Turizm gelirleri Avrupa ekonomisi için hayati önem taşıyor; ancak yerel topluluklar ve çevre uzmanları, bu kadar kısa sürede bu denli yoğun ziyaretçi akınının doğal ve kültürel dokuya kalıcı zararlar vereceğini vurguluyor. Çözüm olarak; ziyaretçi kotaları, belirli bölgelere erişim kısıtlamaları ve konaklama vergi düzenlemeleri gibi yeni önlemler öneriliyor. Avrupa’nın güzelliklerini korumak için “sorumlu turistlik” kavramının yaygınlaşması, artık prestijden daha fazlası—hem misafirperverliğe hem de korunmaya saygı göstermek anlamına geliyor.
