Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belkıs Köyü’nde yer alan Aspendos Antik Kenti, yalnızca Anadolu’nun değil, tüm Akdeniz coğrafyasının kültürel miras haritasında özel bir yer tutar. Roma dönemi tiyatrosuyla ün kazanmış bu kadim şehir, bugün Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kararlılığıyla yeni bir arkeolojik canlanma dönemine girmektedir.
GELECEĞE MIRAS: KAZI ALANINDA TARIHLE YENIDEN BULUŞMA
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un öncülüğünde başlatılan “Geleceğe Miras” projesi, sadece restorasyon ve kazı çalışmalarıyla sınırlı kalmayan, aynı zamanda kültürel kimliğin yeniden yorumlanmasını amaçlayan kapsamlı bir girişimdir. Bakanlık tarafından kamuoyuna sunulan son gelişmelere göre, Aspendos’taki kazı alanı 580 m²’den 3.800 m²’ye çıkarılmış olup, 2025 yılı için hedef 13.500 m² olarak belirlenmiştir. Bu ölçek, Türkiye’de tek bir antik kent için yürütülen en büyük genişletme çalışmalarından biri olması açısından dikkat çekicidir.
TAŞLARIN SESSIZ ANLATISI: ÜÇ YENI KEŞIF
13 ayrı noktada sürdürülen kazı ve restorasyon çalışmalarının sonucunda üç dikkat çekici arkeolojik eser gün yüzüne çıkarılmıştır:
İmparator Heykel Başı: Dönemin siyasi gücünü ve sanatsal üslubunu yansıtan bu parça, muhtemelen tiyatronun anıtsal düzenlemeleriyle bağlantılıdır.
İkinci Kez Yontulmuş Roma Büstü: Antik çağda malzemenin yeniden kullanımı, yalnızca ekonomik değil, estetik bir tercihti de. Bu büst, heykeltraşlık sanatındaki dönüşüm ve yorumlama anlayışına dair çarpıcı ipuçları vermektedir.
Hermes Heykeli: Tanrıların habercisi Hermes’in betimlendiği bu heykel, Aspendos’un yalnızca tiyatrosuyla değil, mitolojik anlatılarla da iç içe geçmiş ruhunu yansıtır niteliktedir.
BIR MIRASIN SAHIPLIĞI VE SORUMLULUĞU
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın vizyonuyla yürütülen çalışmalar, Aspendos’u yalnızca bir arkeolojik alan olarak değil, yaşayan bir kültürel hafıza mekânı olarak konumlandırmayı hedefliyor. Bu yaklaşım, hem yerel halkla kurulan bağları güçlendirmekte hem de bölgenin uluslararası kültür rotalarında daha etkin bir yer almasına imkân tanımaktadır.
Aspendos örneği, Türkiye’nin sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliği yalnızca sergilemekle kalmayıp, korumayı ve yaşatmayı da amaçlayan bir devlet politikasının somut örneğidir. Tarih sahnesinde sessizce duran taşların, doğru ellere emanet edildiğinde nasıl bir anlatıcıya dönüştüğünü bizlere göstermektedir.
Bu bağlamda Aspendos, geçmişten geleceğe uzanan kültürel bir köprüdür. Ve bu köprüyü geçmek, yalnızca bilim insanlarının değil, her vatandaşın ortak sorumluluğudur.
