Bu sezon Beckham, ilhamını hem sanat dünyasından hem de 20. yüzyılın ikonik elit karakterlerinden alarak markasının zarif, modern ve güçlü kadın siluetine derin bir hafıza katıyor.
Koleksiyonun çıkış noktası üç sıra dışı kadın: Marchesa Casati, Doris Castlerosse ve Peggy Guggenheim. Farklı dönemlerde aynı Venedik yaşamından gelen bu üç figür, Beckham’a hem teatral hem sofistike bir atmosfer sunuyor. Bu referans, koleksiyonun dramatik drapelerinde, akışkan formlarında ve sade ama etkili gösterişinde hemen hissediliyor.
Beckham’ın ustalık alanı olan elbiseler bu sezonda da öne çıkıyor. İnce dokulu midi bir model omuzlarda detaylarla yumuşak bir hareket kazanırken gece elbiseleri drape, katlama ve büzgü teknikleriyle şekilleniyor. Saten halter kesimler, Picasso ya da Matisse’i anımsatan soyut desenlerle adeta resimsel bir akış sunuyor. Beckham’ın asimetrik çizgiye hakimiyeti ise koleksiyonun en güçlü imzalarından biri: omzu açık bırakan kesimler, belde stratejik bir büzgü, sırttan aşağı inen bir şal drape… Hepsi kadın bedenini üç boyutlu bir heykel gibi ele aldığına işaret ediyor.
Renk paleti ise Beckham’ın son bir yılda ailesiyle gezdiği iki sergiden etkileniyor: Tate Modern’deki Do Ho Suh’nun “Walk the House” sergisi ve Barbican’daki “Encounters: Giacometti x Huma Bhabha”. Bu ilhamla koleksiyonda bordo, acı kahve ve açık mavinin dengeli ama sıcak bir armonisi öne çıkıyor.
Victoria Beckham Pre-Fall 2026, markanın DNA’sını oluşturan minimal zarafetin daha sanatsal, daha olgun ve daha özgüvenli bir yorumunu sunuyor. Beckham’ın kendi stilinde de benimsediği bu yaklaşım koleksiyonun her parçasında kendini gösteriyor. Tam da onun moda dünyasına getirdiği modern, rafine ve zamansız imzanın özü gibi.
