Teniste Heyecan Var: Sabalenka’nın Hırsı, Carlitos’un Arayışı ve Melbourne’ün “Tatlı” Caroline’ı
Şu günlerde tenis dünyası, yeniden canlanan bir “Battle of the Sexes” (Cinsiyetler Savaşı) karşılaşmasını konuşuyor. Aryna Sabalenka ve Nick Kyrgios’un Dubai’deki antrenman kortlarında sergiledikleri o hazırlık turları, yarın akşam saat 19:00’da oynanacak büyük final randevusu öncesi tansiyonun ne kadar yüksek olduğunun ilk kanıtıydı.
Antrenmanlardan sızan görüntülerdeki o hırs, bize çok şey anlatıyor.
Aslında bu sahne bize hiç yabancı değil. 1973 yılında, “erkekler daha üstündür” diyen Bobby Riggs’e kortu dar eden Billie Jean King’in o muazzam zaferinin modern bir izdüşümüne hazırlanıyoruz. King o gün korta bir kraliçe gibi taht üzerinde gelmişti; Sabalenka ise yarın korta “dünya bir numarası” olmanın verdiği o sarsılmaz özgüvenle çıkacak. Antrenmanlardaki ilk ısınmalarda Kyrgios’un şovmenliğini kortun her köşesine vurduğu o gökgürültüsü tadındaki “forehand”lerle dize getiren Sabalenka, elli yıl önce King’in başlattığı o sessiz devrimin gürültülü finaline şimdiden bileniyor.
EKRAN BAŞINA: TENİSTE TARİHİ RANDEVU NAKLEN TRT SPOR YILDIZ’DA!
Tenis dünyasının merakla beklediği bu dev “Cinsiyetler Savaşı” heyecanı, ülkemizdeki tenis tutkunları için ulaşılabilir kılındı. Yarın akşam saat 19:00’dan itibaren TRT Spor Yıldız, bu tarihi karşılaşmayı naklen yayın akışına dahil etti. Sabalenka’nın hırsı ve Kyrgios’un servislerinin çarpışacağı bu unutulmaz anları kaçırmak istemeyenler için geri sayım başladı!
Sabalenka’ya Küçük Bir “Kraliçe” Ayrıcalığı ve BBC’nin Coşkusu
Maçta kadın tenisinde ulaşılan muazzam hızın erkek tenisiyle ne kadar kafa kafaya geldiğini kanıtlamak için bazı kural esnemeleri de gündemimizde. Sabalenka’nın hazırlıklarda bu avantajları nasıl profesyonelce kullandığını gören Kyrgios, şimdiden raketini bırakıp alkışlamaya başladı bile.
Ancak bu gösteri, sadece raketlerin değil, ideolojilerin de çarpışmasına sahne oluyor. Özellikle Birleşik Krallık cephesinde BBC, bu randevuyu neredeyse bir “feminist manifesto” tadında sununca, Ada’nın o gelenekselci tenis lobisinde adeta bir “soğuk duş” etkisi yarattı. BBC’nin bu devrimci sahiplenişine karşılık, bazı tutucu İngilizlerin “Sporda bu kadar politikaya gerek var mı?” homurtuları, aslında yarınki maçın ne kadar büyük bir ilgiyle beklendiğinin de bir kanıtı.
Melbourne Park’ın “Tatlı” Habercisi: Hugh Jackman
Fakat asıl mesele başka… Biliyorsunuz, Avustralya Açık kapıda. Ve Melbourne Park denince akla sadece tenis gelmez; Rod Laver Arena’nın üzerine çöken o devasa “Sweet Caroline” korosu gelir. İşte tam bu noktada, “The Late Show with Stephen Colbert” stüdyosunda, Colbert’ın karşısına oturan bir başka Avustralyalı dev, Hugh Jackman devreye giriyor. Jackman, Neil Diamond’ın o efsanevi şarkısını Colbert için uyarlarken aslında bize bir şey fısıldıyor: “Tenis sadece puan değildir; teniste tıpkı bir Broadway müzikali gibi tutku ve insan kokusu vardır.”
Bu yıl Avustralya Açık bir “Zaman Makinesi” gibi başlıyor. Açılış gününde Rod Laver Arena’da tenis tutkunlarının kalbini hızlandıracak tarihi bir ana tanıklık edilecek; zira kortun kalbinde iki dev isim bekleniyor: Roger Federer ve Andre Agassi! Turnuvanın bu yılki “Tenisin Tarihi ve Geleceği” teması kapsamında bir ataya gelmesi planlanan bu iki efsanenin, kortta raket mi sallayacağı yoksa sadece o muazzam miraslarını mı selamlayacağı şimdilik bir sır.
Kulislerde Fırtına: Carlitos Alcaraz’ın “Akıl Hocası” Kim Olacak?
Tabii bu efsanevi atmosferin perde arkasında muzip dedikodular da yok değil. Herkesin bildiği üzere, Carlitos Alcaraz, sarsılmaz kalesi Juan Carlos Ferrero ile yollarını ayırarak herkesi şoke etti. Şu an Samuel Lopez ile yola devam etse de, herkesin gözü Carlitos’un bu açılış gününde hangi efsanenin kapısını çalacağında! Kulislerde fısıldanan o ki; Alcaraz’ın ekibi, Agassi’nin taktiksel zekası veya Federer’in oyun vizyonuyla dirsek teması kurmanın yollarını arıyor.
Novak’ın “Yuhalama” Senfonisi
Ancak kulisler bu yeni arayışlarla çalkalanırken, Melbourne’ün asıl “ev sahibi” Novak Djokovic, o bildik “yuhalama senfonisine” hazırlanıyor. Dile kolay, 10 şampiyonluk kazandığı bu kortlarda alkıştan çok protesto seslerini yakıt olarak kullanan Novak, Adelaide’de form tutarken tribünlere o meşhur mesajı vermeye hazır.
Şangay’dan Melbourne’e: 2026’nın Yeni “Sıcaklık Protokolü”
Tenis dünyasının hafızasında hala taze olan 2025 Şangay Masters’taki o korkutucu sahneler, 2026 Avustralya Açık için kuralların sil baştan yazılmasına neden oldu. Melbourne Park’ta bu yıl uygulanacak olan yeni protokol, doğrudan “insan vücudunun ısı stresine” odaklanıyor. Eğer ısı endeksi “5. seviyeye” ulaşırsa, dış kortlardaki maçlar derhal durdurulacak ve ana kortların çatıları kapatılacak.
Gözümüz Melbourne Semalarında: Zeynep, Ahmet ve Gençlerimiz
Uluslararası devlerin bu gövde gösterisi sürerken, bizim kalbimiz tabii ki başka bir ritimle atacak:
* Zeynep Sönmez: Kariyerindeki yükselişini Melbourne kortlarında da devam ettirmesini bekliyoruz.
* Ahmet Kaplan: Quad kategorisinde dünya 3 numarasına kadar yükselen Ahmet, kürsünün en üst basamağını zorlamaya gidiyor.
* Geleceğin Yıldızları: Gençler kategorisinde rüştünü ispat etmeye hazırlanan yeteneklerimiz, tenisteki geleceğimizin en canlı habercisi.
Perde Açılıyor: United Cup ile Yeni Sezona Merhaba
Artık tüm gözler takvimlerdeki o ilk büyük randevuda. 2 Ocak itibarıyla United Cup ile birlikte tenis dünyasında perdeler yeniden açılıyor.
Yurdumuzda kar yağışının başladığı şu günlerde; tenisin o hiç bitmeyen enerjisinin içinizi ısıtması dileğiyle. İyi hafta sonları!

