ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve geldikten sonra Grönland üzerindeki stratejik hedeflerini açık biçimde vurgulaması ve bu ay bölgeye özel temsilci ataması, Arktik’te giderek önem kazanan ticaret yollarını yeniden küresel gündemin üst sıralarına taşıdı.
Stratejik coğrafi konumu nedeniyle Rusya’dan ve diğer ülkelerden gelebilecek askeri tehditlere karşı ABD balistik füze erken uyarı sistemleri açısından hayati önem taşıyan Grönland, aynı zamanda buzulların geri çekilmesiyle erişilebilir hale gelmesi beklenen nadir toprak elementleri, kritik mineraller ve enerji kaynaklarıyla da dikkat çekiyor.
Trump’ın söz konusu adımı, yalnızca ABD’nin Kuzey Kutbu’ndaki askeri ve siyasi varlığını güçlendirme çabası olarak değil, aynı zamanda küresel ticaretin geleceğinde kritik rol oynayabilecek Arktik deniz rotalarına yönelik artan rekabetin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Son yıllarda iklim değişikliğinin etkisiyle hızlanan buz erimeleri, Arktik Okyanusu’nda daha uzun süreli ve daha geniş alanlarda seyrüsefer imkanı sağlarken, Asya ile Avrupa arasındaki mesafeyi kısaltabilecek yeni deniz yolları da giderek daha fazla tartışılır hale geliyor. Bu durum, Süveyş ve Panama kanallarına bağımlılığı azaltabilecek alternatif rotaların fizibilitesini yeniden gündeme getiriyor.
Küresel ısınmanın etkisiyle eriyen buzulların açtığı deniz yolları, Süveyş ve Panama gibi geleneksel deniz rotalarına alternatif olarak öne çıkarken, bu durum başta ABD, Rusya ve Çin olmak üzere birçok ülkenin bölgeye ilgisini artırdı.
Arktik Konseyi ve uluslararası denizcilik kuruluşlarının verilerine göre, son yıllarda bölgede ticari gemi trafiği artış gösterse de bu artış halen küresel deniz taşımacılığı içindeki pay açısından sınırlı düzeyde bulunuyor.
TRUMP’IN GRÖNLAND’E ÖZEL TEMSİLCİ ATAMASI
Bu ay içerisinde ABD Başkanı Trump, Louisiana Valisi Jeff Landry’yi “Grönland Özel Temsilcisi” olarak atadığını açıkladı.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, söz konusu atamanın Arktik bölgesinde güvenlik, ekonomik işbirliği ve stratejik koordinasyonu güçlendirmeyi amaçladığı belirtildi.
Ancak Danimarka ve Avrupa Birliği yetkilileri, Grönland’ın statüsüne ilişkin “sınırların dokunulmazlığı” ilkesine vurgu yaparak, gelişmeleri yakından takip ettiklerini açıkladı.
Trump’ın Grönland’e yönelik açıklamaları ve atama kararı, Arktik’in yalnızca bölgesel bir mesele olmaktan çıkarak küresel güç dengelerinin önemli başlıklarından biri haline geldiğini bir kez daha ortaya koydu.
Bölgedeki gelişmeler, yalnızca deniz ticaret yolları açısından değil, enerji güvenliği, kritik maden tedariki ve büyük güçler arasındaki nüfuz mücadelesi bakımından da yeni jeopolitik denklemler oluşturuyor.
GRÖNLAND POTANSİYEL BİR BAĞLANTI NOKTASI
Konuya ilişkin ING Group Kıdemli Ulaşım ve Lojistik Sektör Ekonomisti Rico Luman, Grönland’ın Arktik’teki deniz taşımacılığı açısından potansiyel bir bağlantı noktası olabileceğini söyledi.
Luman, “Her ne kadar bu rotayı Doğu-Batı yönünde tamamlayan gemi sayısının arttığını görsek de hala aşılması gereken pek çok engel var, rotalar yıl boyunca kullanıma uygun değil, sürüklenen buzlar, özel dayanıklılığa sahip gövdeler gerektiriyor ve çoğu zaman buz kıran gemilerine ihtiyaç duyuluyor. Ayrıca, Kuzey Deniz Rotası büyük ölçüde Rus topraklarından geçtiği için jeopolitik riskler de barındırıyor.” diye konuştu.
İklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda seyrüsefer koşullarını kısmen iyileştirebileceğini belirten Luman, buna rağmen Arktik rotalarının yakın vadede küresel taşımacılıkta ana güzergah haline gelmesini beklemediğini ifade etti.
Luman, ara liman eksikliği, acil durum altyapısının yetersizliği ve çevresel hassasiyetlerin bu sınırlamaların başlıca nedenleri arasında yer aldığını vurguladı.
Asya’dan Avrupa’ya uzanan Kuzey Deniz Rotasının mesafeyi yaklaşık 8 bin kilometre kısalttığına dikkat çeken Luman, şöyle devam etti:
“Bu da elbette yakıt dahil birçok maliyet kaleminde tasarruf sağlayabilir. Ancak kısıtlamalar ve riskler hala oldukça büyüktür. Şu an Süveyş Kanalı rotasının yeniden açılması sürecinde de şahit olduğumuz gibi nakliye sigortası da önemli bir faktördür. Şu an tüm gözler, 2026 başlarında kapasitesi artırılabilecek olan Süveyş rotasının muhtemel geri dönüşünde. Konteyner taşımacılığında devreye giren çok sayıda yeni gemi var ve şu an kapasite oldukça geniş. Dolayısıyla mevcut kapasite fazlasını daha da artıracak değişiklikleri değerlendirmek için üzerinde hiçbir baskı bulunmuyor.”
BÜYÜK MADEN REZERVİNE SAHİP
Rico Luman, ABD, Rusya ve Çin gibi aktörlerin Arktik bölgesine olan artan ilgisine değinerek, bu konu etrafında çok fazla “gürültü” koparıldığını ancak mevcut gerçeklikte neredeyse hiçbir uygulama alanı bulunamadığını belirtti.
Luman, “Sefer sayıları, özellikle Çinli nakliye şirketleri arasında gerçekten artıyor fakat rota hala bütünün çok küçük bir parçası olmaya devam ediyor.” dedi.
Grönland’ın stratejik değerinin sadece bir geçiş noktası olarak değil, aynı zamanda hammadde kaynağı olarak da çok iyi ayrıştırılması gerektiğine işaret eden Luman, “Öngörülebilir gelecekte bu rotanın marjinal kalmaya devam edeceğini düşünüyorum. Yine de özellikle Çinli şirketler kanadında sefer sayılarında artış sürebilir. Grönland devasa bir yer ve gelecekte keşfedilebilecek büyük miktarda maden rezervine sahip. Bu durum, dökme yük (bulker) taşımacılığı perspektifinden mantıklı olacaktır. Ancak nüfusun az olması ve bir ada olarak hinterlandının bulunmaması nedeniyle konteyner taşımacılığı açısından pek bir fırsat görmüyorum.” ifadelerini kullandı.

