Rüyalar üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, insan zihninin uyku sırasında gerçeklikten önemli ölçüde koptuğunu ortaya koyuyor. Nörobilim ve psikoloji alanındaki araştırmalara göre rüyalar, çoğunlukla duygulara ve çağrışımlara dayanıyor; buna karşılık bazı görüntü ve deneyimler rüyalarda ya hiç ortaya çıkmıyor ya da tutarlı biçimde görülemiyor. Uzmanlar, bunun temel nedenini REM uykusu sırasında beynin mantık ve analizden sorumlu bölgelerinin düşük düzeyde çalışmasına bağlıyor.
UZUN METİNLER VE OKUNABİLİR YAZILAR
Araştırmalara göre rüyada kitap, gazete ya da uzun bir metni baştan sona okunabilir şekilde görmek neredeyse mümkün değil. Rüya sırasında harflerin yer değiştirdiği, kelimelerin anlamsızlaştığı ya da yazıların bulanıklaştığı aktarılıyor. Bu durum, dil ve dikkat merkezlerinin rüya esnasında yeterince aktif olmamasıyla açıklanıyor.
SAATLER VE NET ZAMAN ALGISI
Rüyada saat görmek mümkün olsa da, uzmanlar bu saatlerin çoğunlukla gerçekçi olmadığını belirtiyor. Dijital rakamların sürekli değiştiği, analog saatlerin ise tutarsız biçimde aktığı ifade ediliyor. Bu nedenle rüyada “sabit bir zaman” algısının oluşmadığı vurgulanıyor.
AYNADAKİ GERÇEKÇİ YANSIMA
Rüya araştırmalarında dikkat çeken bir diğer unsur ise aynalar. Çoğu rüya anlatımında aynadaki yansımanın net olmadığı, yüzün bozulduğu ya da tamamen farklı bir görüntünün ortaya çıktığı belirtiliyor. Uzmanlara göre beyin, rüya sırasında kendine ait görsel temsili tutarlı biçimde yeniden üretemiyor.

TEKNOLOJİK CİHAZLAR VE AYRINTILI ARAYÜZLER
Günlük yaşamın vazgeçilmezi olan akıllı telefonlar ve bilgisayarlar da rüyalarda şaşırtıcı biçimde nadir görülüyor. Görüldüklerinde ise karmaşık menüler, mesajlar ya da uygulamalar çoğunlukla işlevsiz ve belirsiz oluyor. Bu durumun, rüyaların soyut ve duygusal yapısından kaynaklandığı ifade ediliyor.
RÜYADA OLDUĞUNU FARK ETMEK
Uzmanlara göre rüyada olunduğunun fark edilmesi, yani “bilinçli rüya” deneyimi de toplum genelinde oldukça istisnai. Çoğu kişi rüyasında sorgulama yetisini kaybediyor ve yaşananları gerçekmiş gibi kabul ediyor.
Rüyalar üzerine yapılan bu değerlendirmeler, BBC Future’da yayımlanan ve nörobilimcilerin görüşlerine dayanan analizlerde de yer alıyor. Söz konusu çalışmalarda, rüyaların sınırsız bir hayal alanı gibi görünmesine rağmen aslında beynin biyolojik ve bilişsel sınırları içinde şekillendiği vurgulanıyor.
Uzmanlara göre sonuç açık: Rüyalar özgür çağrışımların alanı olsa da, yazı, zaman, teknoloji ve tutarlı benlik algısı gibi unsurlar için ciddi sınırlar barındırıyor.

