Son yıllarda iş dünyası, yapay zekanın müşteri hizmetlerini kökten değiştireceği beklentisiyle hareket etti. Ancak bu yoğun otomasyon çabaları, markalar ile tüketiciler arasındaki sadakat ilişkisinin giderek daha karmaşık bir hal almasına neden oldu. PwC’nin 2025 Müşteri Deneyimi Araştırması’na göre, tüketicilerin yüzde 52’si tek bir kötü deneyimin bile sevdikleri bir markayı terk etmeleri için yeterli olduğunu söylüyor
İlginç olan ise, yöneticilerin yüzde 90’ı müşteri sadakatinin arttığını düşünürken, müşterilerin yalnızca yüzde 40’ı bu görüşü paylaşıyor. Bu büyük algı farkı, yapay zekanın getirdiği insansızlaştırma yaklaşımının her koşulda müşteri memnuniyetini sağlamadığını gösteriyor.
Aşırı otomasyonun yarattığı bu memnuniyetsizlik, şirketleri stratejilerini yeniden düşünmeye zorladı. Gartner’ın Haziran 2025 raporu, yapay zekaya güvenerek ekiplerini azaltan şirketlerin büyük bir kısmının 2027 yılına kadar bu planlardan vazgeçeceğini ortaya koydu. Bu durum, insan sezgisini ve empatisini korurken yapay zekanın hızını daha kontrollü kullanan hibrit modelin hakim olacağı bir dönemin habercisi haline geldi.
Bu yeni dönemin en kritik dönüşüm alanı ise yapay zekanın işlevsel kapasitesindeki sıçrama oldu. Gartner’ın 2025’in en stratejik teknoloji trendi olarak belirlediği “Agentic AI”, yapay zekanın sadece sohbet eden bir arayüz olmaktan çıkıp, otonom karar verebilen ve süreç başlatabilen bir yapıya evrileceğini öngörüyor.
Yapay zekanın görünmeyen çevresel maliyeti
Müşteri deneyimi stratejilerinin yeniden şekillendiği bu süreçte, yapay zekanın çevresel etkisi de önemli bir başlık oldu. University of California Riverside’ın bir araştırması, sohbet botlarıyla yapılan yaklaşık 50 mesajlık tek bir iletişimin bile, veri merkezlerinde 500 ml su tüketimine eşdeğer bir soğutma maliyeti yarattığını gösteriyor. Şirketler 2026 itibarıyla yapay zeka yatırımlarını artık sadece verimlilik üzerinden değil, sürdürülebilirlik perspektifiyle de değerlendirmeye başlıyor.
Bu dönüşümün altyapısını kuran şirketlerden biri olan fzlPLUS’ın Genel Müdürü Hüseyin Yerçok, gelinen noktayı şöyle değerlendirdi: “Geride kalan yıl, sektörümüze müşteri bağlılığının ancak insan sezgisiyle teknolojinin gücünü dengeli biçimde birleştirdiğinizde korunduğunu gösterdi. Yapay zekayı hiçbir zaman insanı süreçten çıkarmak için kullanmadık.”
fzlPLUS, 2026 ve sonrası için Agentic AI ile omnichannel yaklaşımını birleştiren gerçek zamanlı bir işletim sistemi üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Yerçok, bu yeni sistemi şöyle açıkladı: “Farklı kanallardaki müşteri temaslarını (arama, ödeme hatası, stok uyarısı gibi) tek bir akış içinde bir araya getiren bir mimari tasarlıyoruz. Bu yapı, yapılması gereken en doğru aksiyonu hem kurallara hem de yapay zekanın öngörülerine dayanarak seçecek ve görevi doğru robot ya da insan temsilciye anında atayacak. Bu sistem, müşteri deneyimini bugün bildiğimiz halinden çok daha akıllı ve tutarlı bir modele dönüştürecek.”
