Endüstriyel rekabetin hızla geliştiği günümüz üretim ortamında kalite yalnızca nihai ürünün değerlendirilmesi ile ölçülebilecek bir kavram olmaktan çıkmıştır. Kaliteyi; planlanan, ölçülen, kontrol edilen ve sürekli iyileştirilen bir sistemsel yapı olarak ele almak gerekir. Bu bakış açısı, kalite yönetimini operasyonun bir çıktısı değil, firmanın kurumsal işleyişini yöneten ana sistem haline getirir.
Sistem yaklaşımı; üretim, tedarik, iş güvenliği ve çevresel uygunluk gibi kritik alanları kapsar.
Kalite yönetimi yalnızca dokümantasyon ve standart uyumu değildir. Başarılı bir kalite sistemi; yönetimin, çalışanların ve tedarikçilerin aynı vizyonu paylaşması ile mümkün olur.
Firmalarda;
- Kalite bilincini artıracak eğitimler,
- departmanlar arası iletişim, raporlama ve sorumluluk dağılımının sistematik şekilde tanımlanması
- Çalışan katılımını teşvik eden uygulamalar,
- İç denetim ve geri bildirim mekanizmaları ile kurumsal kalite kültürünün yerleşmesini sağlanmalıdır. Böylece sistemler firma içinde benimsenen, sürdürülen ve geliştirilen bir yapıya dönüşür.
Kalite, firmanın geneline yayılan bir organizasyon kültürüdür.
Kaliteyi sistemleştirmek; prosedür, eğitim, farkındalık ve kültür ile desteklendiğinde gerçek anlamını kazanır. İşletmelere yalnızca standartlara uygun sistemler kurmak değil; aynı zamanda bu sistemlerin:
- Sürdürülebilir olmasını,
- Çalışanlar tarafından benimsenmesini,
- Operasyonel süreçlere entegre edilmesini
- Kurumsal stratejilerin bir parçası olması sağlanmalıdır.
Bu sayede kalite, yalnızca ölçülen bir metrik değil; firmanın kimliğini oluşturan, karar mekanizmalarını yöneten ve uzun vadeli başarıyı sağlayan stratejik bir yapı haline gelir.
