Yıl sonlarını, markaların yoğun kampanyalarını takip edebildiğimiz için seviyoruz. Markaların kendi tasarım dillerine uygun, hatta önümüzdeki sezonlar için ipuçları barındıran projeleri bize oldukça heyecan veriyor. Karelerin kompozisyonlarından ilham alıyor, gün içinde seyir zevki dozumuzu bu sayede artırabiliyoruz.
Müziğin görsel atmosferlerde ne kadar önemli olduğunu, defileleri başka boyutlara taşıdığını ve seçilen eserlerin metaforik olarak bize fazlaca şey anlattığından bahsetmiştik. Şimdi markalar yeni yıl motivasyonlarıyla, parti ve “holiday” konseptli tasarımlarını sunuyorlar. Eğlence denmişken müzikten bahsedilmeme ihtimali olmaz diye düşünüyorsanız, haklısınız. Ancak burada konuşulması gereken bir başka konu daha var: Dans!
Geçtiğimiz günlerde Rabanne eğlenceli bir kampanya yayınladı. Markanın paylaştığı içerikte birçok modelin dans ettiğini gördük. Bu noktada da gönderinin altında bir tartışma konusu açıldı. “Neden videoda senkronize bir şekilde dans edilmiyor?”
Markanın “Synchro Sensation” ismini verdiği seride kimsenin senkronize dans etmemesi dikkat çekiyor. Bu tercihin bilinçli yapıldığını düşünmekle birlikte, dans etmek için hiçbir şeye ihtiyaç duyulmaması, kendini müziğin akışına bırakmak, bazen belki de sadece minimal hareketlerle kendimizi akışa bırakma fikri hayal ederken bile enerjimizi yükseltiyor. Zaten Rabanne’ın müziği sahiplenmesini hatta eskiden bir müzik label’ına sahip olduğunu da konuşmuştuk.
Dün bir dans daveti de Dolce & Gabbana’dan geldi. “Holiday” kampanyası için “glam” dozu yüksek görüntüler sunan videoda modeli mini ışıltılı bir elbiseyle tek başına dans ederken gördük.
Sessiz lüks trendiyle birlikte, bireyselleşme oldukça ön plandaydı. Hatta geçtiğimiz Eylül ayında sunulan defilelerde birçok kreatif direktörün koleksiyon ilhamı da bireysellik ve dolapların özgürleşmesi noktasına dayanıyordu. Bu noktada da Dolce & Gabbana’nın bu kampanyası bizi şaşırtmadı.
2026’nın heyecan verici kutlamalarına mental olarak hazırlanmaya başlamak bu aralar en büyük hobimiz. Yani markaların dans davetlerini mutlulukla kabul ettiğimizi söyleyebiliriz.
Kaynak: Elle Kadın Dergisi
