Bu başlığı kırk yıl geriye giderek, çocukluğumdan ödünç alıyorum. Dördüncü sınıf öğrencisiydim. Kompozisyon dersinde öğretmenimiz, Atatürk’le ilgili bir yazı yazmamızı istemişti. Yazımın başlığını, “Centilmen Atatürk” koymuştum. O yaşta, Atatürk’e neden bu sıfatı yakıştırdığımı bugün tam olarak hatırlamıyorum. “Kahraman”, “başöğretmen”, “kurucu”, “cesur”, “gerçekçi”, “öngörülü”, “barışsever” gibi sıfatların yanına, “Neden olmasın ki?” diyerek centilmeni ekleyivermiş olmalıyım.
Bugün, şimdiki aklımla ise yazının başlığına “Büyük Matem” diyorum.
BÜYÜK MATEM
10 Kasım, Büyük Matem. Çünkü gün geçtikçe Atatürk’ün değerinin ve katkılarının daha çok farkına varıyor, siyasî ve askerî dehasına, vatan ve millet sevgisine, yüzyıl sonrasına ışık tutan öngörüsüne hayranlık duyuyorum.
57 yıllık ömrünün 18 yılını cephede vatanı için savaşarak geçirdi. Dışarıda emperyalist güçlerle varlık-yokluk mücadelesi verirken içerideki emperyalist işbirlikçilerle ve gölge düşman cehaletle de savaştı. Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği en çetin günlerde Maarif Kongresini topladı, “şimdi sırası mı” diyenlere verdiği cevap bilime ve eğitime ne kadar değer verdiğini anlatır: “Cehaletle savaş, bağımsızlık savaşı kadar mühimdir.”
Türk Milli Kurtuluş Savaşını ve kahraman ordumuzu sarsılmaz bağımsızlık inancıyla yönetti. Yurdumuzu işgalci düşmandan kurtararak kazandırdığı bağımsızlık zaferi, Orta Doğulu mazlum milletlere de örnek oldu.
Savaş sanatını en iyi bilen ve uygulayan asker Mustafa Kemal, aynı zamanda tam bir barış yanlısıdır. Bunu “Savaş zarurî ve hayatî olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.” “Yurtta barış cihanda barış” sözlerinde ve komşularımızla Balkan Paktı, Sadabat Paktı; pek çok Avrupalı ülkeyle yaptığı dostluk anlaşmalarında görüyoruz.
Milleti, devletin kulu olmaktan eşit vatandaş statüsüne yükseltti. Egemenlik hakkını Türk ulusuna vererek insan onuruna en uygun yönetim şekli olan Cumhuriyeti getirdi.
Türk kadınına yüzyıllarca reva görülen ikinci sınıf muameleyi değiştirdi. Modern devletler gibi hatta birçoğundan da önce seçme seçilme, miras hakkı, şahitlik hakkı, boşanma hakkı, eğitim hakkı gibi haklar kazandırarak Türk kadınının eşit ve tam yurttaş olmasını sağladı.
Bir asker, bir devlet kurucusu, bir devrimci olmasının yanında Atatürk’ü farklı kılan, sergilediği zarafet, ölçülülük ve insanlık onuruna duyduğu derin saygıdır.
Savaş meydanlarında kahraman, diplomasi masasında bilge bir diplomat, kürsüde öğretmen. Çocuğa, kadına, köylüye ve her sınıfa muamelesi; doğaya olan tutumu, barışa ve özgürlüğe hizmeti ile tam bir zarafet örneği.
Yüzyılda bir gelen o büyük deha, bizim topraklarımızda doğdu.
Bugün biz, onun kurduğu Cumhuriyet’te özgürce nefes alabiliyorsak, onun aklına, sabrına, ileri görüşlülüğüne borçluyuz.
Kaynakça:
Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk
Devrimin ve Karşı Devrimin Yüzyılı: Emre Kongar, Zülâl Kalkandelen
