Oscar ödüllü oyuncu, yönetmen ve stil ikonu Diane Keaton 11 Ekim günü 79 yaşında hayatını kaybetti.
Keaton yalnızca bir oyuncu değil, nesiller boyu kadınlara ilham veren bir figürdü. Onun sinema dili; zekice yazılmış diyaloglarla, kırılganlıkla güç arasında zarifçe salınan karakterlerle ve her zaman hissedilen özgün duruşuyla şekillendi.
Diane Keaton, 2014, Getty Images
1977 yapımı “Annie Hall”daki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazanan Keaton kariyeri boyunca pek çok unutulmaz role imza attı. “The Godfather” üçlemesindeki Kay Adams’tan “Something’s Gotta Give”deki bağımsız kadın portresine, “The First Wives Club”daki komik intikam yolculuğundan “Interiors”taki kırılgan kız kardeşlik bağlarına kadar…
Stil sahibi duruşu, maskülen kesimleri feminen zarafetle taşıma biçimi ve şapkalarıyla kendi stilini cesurca taşıdı. Diane Keaton’ı saygıyla anarken onun iz bırakan 10 performansını hatırlıyoruz.
1. The Godfather I–II (1972–1974)
Organize suç dünyasının merkezinde, bir ailenin yükselişi ve çöküşü anlatılırken Diane Keaton, Michael Corleone’nin karısı Kay Adams rolüyle akılda kalıyor. Hem bir dönemin değişimini hem de kişisel dönüşümleri yansıtan bu iki film, Keaton’ın dramatik oyunculuk gücünü gösterdiği en çarpıcı örneklerden.
2. The Young Pope (2016)
Paolo Sorrentino’nun dikkat çekici mini dizisinde Keaton, Jude Law’un canlandırdığı genç Papa XIII. Pius’un çevresindeki güçlü karakterlerden biri olan Rahibe Mary’ye hayat veriyor. Keaton burada sessiz ama derin etkisi olan bir figürü canlandırıyor; inanç, iktidar ve sadakat üzerine düşündüren bir yapım.
3. Annie Hall (1977)
New Yorklu bir komedyen ile özgür ruhlu Annie Hall’un aşkını anlatan bu film Keaton’ın kariyerinde bir dönüm noktasıydı. Karakteriyle özdeşleşen tarzı, tavırları ve doğal oyunculuğuyla Keaton bu filmle Oscar kazandı. Annie Hall sadece bir karakter değil, aynı zamanda bir stil ikonu haline geldi.
4. Reds (1981)
Amerikalı gazeteci John Reed’in Rus Devrimi’ne olan ilgisini ve aşk hayatını konu alan bu filmde Keaton, yazar ve aktivist Louise Bryant rolüyle karşımıza çıkıyor. Siyasi mücadele ve kişisel ilişkiler arasındaki dengeyi derinlemesine yansıttığı bu rolle bir kez daha Oscar’a aday gösterilmişti.
5. Love and Death (1975)
Çarlık Rusya’sında geçen absürt bir komedi izliyoruz. Woody Allen’la birlikte oynadığı bu filmde Keaton, dönemin klasikleşmiş dramatik yapısını zekice bir mizahla yerle bir ediyor. Felsefi göndermeleriyle öne çıkan film Keaton’ın komedi yeteneğini de gözler önüne seriyor.
6. Manhattan (1979)
New York’un siyah-beyaz siluetinde geçen bu film, orta yaşlı bir yazarın duygusal çıkmazlarını konu alıyor. Keaton, entelektüel ve mesafeli bir karakter olan Mary Wilkie rolüyle izleyiciyle buluşuyor. Görsel estetiği ve diyaloglarıyla dikkat çeken film, Keaton’ın zarif ama çarpıcı performanslarından biri.
7. Radio Days (1987)
1930’lardan 40’lara uzanan nostaljik bir anlatı… Keaton bu filmde kısa bir rolle yer alıyor ama o karakteristik sesi ve duruşuyla dönemin ruhuna katkıda bulunuyor. Film, radyonun altın çağını ve onun insanlar üzerindeki etkisini anlatıyor.
8. Interiors (1978)
Bir ailenin dağılma süreci ve kız kardeşler arasındaki gerilim… Keaton bu filmde duygusal anlamda karmaşık bir karakteri canlandırıyor. Minimalist anlatımı ve iç dünyaya odaklanan yapısıyla ” Interiors”, Keaton’ın daha karanlık tonlarda oynadığı az sayıda filmden biri.
9. Manhattan Murder Mystery (1993)
Sıradan bir çiftin, komşularının ani ölümü sonrası kendilerini bir cinayet soruşturmasının ortasında bulmalarını konu alan eğlenceli bir yapım. Keaton merakı ve enerjisiyle olayların peşine düşen Carol karakteriyle filme dinamizm katıyor.
10. The First Wives Club (1996)
Yıllar boyunca eşlerinin başarılarına destek olan üç kadın sonunda ihanete uğrar ve kendi intikam hikayelerini yazmaya karar verir. Keaton burada hem komik hem de duygusal yönleri olan bir karakterle karşımıza çıkıyor. Film kadın dayanışmasını ve yeniden başlama cesaretini merkezine alıyor.
Discussion about this post