TBMM Genel Kurulu’nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kıbrıs Barış Harekatının 51. yıl dönümüne ilişkin, “O günden bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmaya çalışıyoruz. Bülent Ecevit ve Erbakan’a teşekkür ederken de iktidara da diyorum ki; bizim Lozan Anlaşması’nın dışında kalan adalarımızı Yunan’a işgal ettirmeyin ve de ilhak ettirmeyin ama ilhak ediyorlar ve sesiniz de çıkmıyor” dedi.
ÖZDAĞ: “630 BİN KİŞİNİN ENFLASYONA EZDİRİLMESİNE GÖZ YUMUYORSUNUZ”
Özdağ, kamu işçilerinin ücretlerine altı aydır zam yapılmadığını belirterek, “Hala daha diretiyorsunuz. Bir diğer taraftan ‘ekonomi pik yaptı’ diyorsunuz, ‘para istemiyoruz, para toplamıyoruz’ diyorsunuz ama bu 630 bin kişinin enflasyona ezdirilmesine göz yumuyorsunuz. Bir an önce enflasyonun üzerinde bu insanlara zam yapılması lazım. Hem Hükümet burada devreye girmeli hem ilgili sendika devreye girmeli hem de işçilerin mağduriyetleri mutlaka görülmeli diyorum ama sessiz kalınıyor” ifadelerini kullandı.
Özdağ, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık duruma dikkat çekerek, “Bazen bakıyoruz, çok ağır suçlar işlemiş ve hasta da olmayan kişiler, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, zaman zaman da başka türlü, başka şekillerde bu insanların dışarı çıkartıldığını görüyoruz. O nedenle, Murat Çalık bugün çok ağır bir hastalık yaşıyor. Diğer mahkumlar için de geçerli. Hangi görüşe mensup olursa olsun, eğer bunlar ağır hastalarsa evlerinde tedavi olmalı, hastanelerde tedavi olmalı” dedi.
KAVUNCU: “TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ GELECEĞİ DIŞINDA HİÇBİR BEKLENTİSİ YOKTUR”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin kurulması beklenen komisyona yönelik şunları söyledi:
“Bizim burada diğer partilerden farklı bir duruşumuz var. Zıtlıklar fayda getirir, zıt fikirler, zıt düşünceler de süreçleri besler. Bizler bu coğrafyada çevremizdeki birçok ülkeye kıyasla yaşadığımız birçok olumsuzluğa rağmen bir arada tutan ortak bir kimliğe sahibiz. Bu çok büyük bir değer ve çok büyük bir kıymet. Bu ortak kimlik sayesinde biz bir Suriye, bir Irak, bir Libya, bir Lübnan olmaktan kurtulmuşuz. Sanırım, bu Meclis çatısı altındaki hiçbir milletvekili de Türkiye’nin bu saydığım ülkelere benzemesini istemez, böyle bir arzusu da olmaz. Cumhuriyet insanlarımızı, vatandaşlarımızı belli bir coğrafyaya sıkıştırmamıştır, kimsenin etnik kökenine bakarak makam, mevki sahibi yapmamıştır.
Bu kıymetli hazineyi, bu kıymetli değeri, yani bizi bir arada tutan ortak kimliğimizi tahrip edecek ve bunu yok edecek bir sürecin içerisine girersek ipi kopmuş tespih taneleri gibi bu ülke dağılır, su görmemiş kum taneleri gibi savrulur. Buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. İYİ Parti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin sonsuz geleceği dışında da hiçbir beklentisi yoktur. Biz, Türk gençleri birbirini kırsın istemiyoruz; biz, Türk gençleri yabancı büyükelçiliklerin kapısında gelecek hayali kursun istemiyoruz, dışarıda başı önde dolaşsın istemiyoruz.”
KOÇYİĞİT: “SURUÇ KATLİAMININ ARKASINDAKİ KARANLIK GÜÇLERİ TARTIŞMANIN ZAMANI GELDİ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Suruç katliamının 10. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, “20 Temmuz 2015 tarihinde savaşın yıktığı Kobani’de çocuklara oyuncak götürmek, kitap götürmek ve umut taşımak için giden 33 düş yolcusu ne yazık ki barbar IŞİD çeteleri tarafından katledildiler, bir bombalı saldırı sonucunda. Tabii, 20 Temmuz 2015’teki Suruç katliamını sadece bir katliam tarihi olarak düşünemeyiz, aynı zamanda, hemen arkasından 24 Temmuz 2015’te yeniden sınır ötesi harekât başlatılmış ve bununla beraber de aslında fiilî olarak getirilen barış ve çözüm süreci yeni bir güvenlikçi politika, yeni bir savaş girdabına girmiş olmuştu. O anlamıyla, bu saldırının arkasındaki karanlık güçleri, bu saldırıyla neyin amaçlandığını hiçbir zaman gerçek anlamda konuşamadık, tartışamadık ama artık bunu konuşmanın, tartışmanın zamanının geldiğini de ifade etmek gerekiyor” dedi.
Koçyiğit, Murat Çalık’ın sağlık durumuna ilişkin ise, “Annesinin feryadını sanırım Türkiye’de duymayan kalmadı, bir tek Adalet Bakanı ve Adli Tıp Kurumu duymak istemiyor. Geçmişte kendisinin lösemi hastası olduğu ve hastalığının yeniden nüks ettiği biliniyor ama Adli Tıp ek tetkik talebi nedeniyle yeniden süreci sürüncemede bırakıyor ve bugün bir kez daha aslında sağlık hakkına erişimini, yaşam hakkını gasbeden bir tutumu ortaya koyduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜNAYDIN: “BİR AKIL TUTULMASININ, BİR ZULMÜN MAALESEF ESİRİNDEYİZ”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şunları söyledi:
“Dün İzmir’de Şehir Hastanesinin önünde elleri ve dudakları titreyen bir anneyle itiraf edeyim ki zaman zaman gözlerine bakamayarak sohbet etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum çünkü söyleyecek sözüm yoktu. 106 kilogram olarak 23 Mart’ta tutuklanan Mehmet Murat Çalık, bugün 85 kilogram. 21 kilogram vermiş ve geçmişteki lenfoma ve lösemi teşhisleri üzerinden bugün nüks sınırında olduğuna ilişkin İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinin verdiği raporu kabul etmeyip kendisini İstanbul’da tetkiklerden sonra Metris’e koyan, tekrar İzmir’e gönderen, ‘bir rapor da şehir hastanesinden al gel’ diyen bir akıl tutulmasının, bir zulmün maalesef esirindeyiz.
Mehmet Murat Çalık kardeşimin buraya ilişkin, bizlere ilişkin sözlerini iletiyorum size; ‘Hangi partiden olursanız olun, vicdanı olan herkes ne yapacaksa bugün yapsın ya da iş işten geçtikten sonra bana, aileme sabır dilemeye kimse gelmesin’. Bu söz buraya gidiyor, buradaki mermer duvarlara çarpıyor ve bize geri dönüyor. Vicdanı olan herkesin bu söze dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Mehmet Murat Çalık’a değil, aynı durumdaki tüm tutuklu ve hükümlülere bir an evvel adaletin tescil edilmesi gerektiğini de ifade ediyorum.”
“MECLİS, TÜRKİYE’NİN BEKLEYEN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN GAYRET ETMELİDİR”
Günaydın, Meclis’in son Genel Kurulu’na ilişkin ise şu ifadelere yer verdi:
“İklim Kanunu’nu geçirdik, geçirdiniz, madenlere her türlü süper izni veren, zeytinleri mahveden yasayı geçirdiniz, turizm emekçilerine kapitalizmin en ağır koşullarında çalışma dayatması yapan düzenlemeleri geçirdiniz ama asgari ücreti artırmadınız. En düşük emekli aylığı 16 bin lira seviyesinde, yani açlık sınırının 10 bin liradan fazla altında. Çiftçiler kan ağlıyor, gençler gelecek görmüyor, adalet ve ekonomi bitmiş; şimdi Meclis tatile giriyor.
Meclis tatile girmemelidir ama Meclisin kendisi de sermayenin sınırsız imkânlara kavuşması için bir mesaiye dayatılmamalıdır. Meclis, Türkiye’nin bekleyen sorunlarını çözmek için gayret etmelidir. Türkiye’de 40 derece sıcağın altında tarlada çalışan işçi kardeşlerimiz varsa veya en ağır trafik koşullarında yemek taşıyan kuryeler varsa herhâlde bu ortamda milletvekillerinin de memleketin yararına olan çalışmaları sürdürmesinde bir sakınca olmayacağını düşünüyorum.”
TBMM Genel Kurulu’nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kıbrıs Barış Harekatının 51. yıl dönümüne ilişkin, “O günden bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmaya çalışıyoruz. Bülent Ecevit ve Erbakan’a teşekkür ederken de iktidara da diyorum ki; bizim Lozan Anlaşması’nın dışında kalan adalarımızı Yunan’a işgal ettirmeyin ve de ilhak ettirmeyin ama ilhak ediyorlar ve sesiniz de çıkmıyor” dedi.
ÖZDAĞ: “630 BİN KİŞİNİN ENFLASYONA EZDİRİLMESİNE GÖZ YUMUYORSUNUZ”
Özdağ, kamu işçilerinin ücretlerine altı aydır zam yapılmadığını belirterek, “Hala daha diretiyorsunuz. Bir diğer taraftan ‘ekonomi pik yaptı’ diyorsunuz, ‘para istemiyoruz, para toplamıyoruz’ diyorsunuz ama bu 630 bin kişinin enflasyona ezdirilmesine göz yumuyorsunuz. Bir an önce enflasyonun üzerinde bu insanlara zam yapılması lazım. Hem Hükümet burada devreye girmeli hem ilgili sendika devreye girmeli hem de işçilerin mağduriyetleri mutlaka görülmeli diyorum ama sessiz kalınıyor” ifadelerini kullandı.
Özdağ, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık duruma dikkat çekerek, “Bazen bakıyoruz, çok ağır suçlar işlemiş ve hasta da olmayan kişiler, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, zaman zaman da başka türlü, başka şekillerde bu insanların dışarı çıkartıldığını görüyoruz. O nedenle, Murat Çalık bugün çok ağır bir hastalık yaşıyor. Diğer mahkumlar için de geçerli. Hangi görüşe mensup olursa olsun, eğer bunlar ağır hastalarsa evlerinde tedavi olmalı, hastanelerde tedavi olmalı” dedi.
KAVUNCU: “TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ GELECEĞİ DIŞINDA HİÇBİR BEKLENTİSİ YOKTUR”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin kurulması beklenen komisyona yönelik şunları söyledi:
“Bizim burada diğer partilerden farklı bir duruşumuz var. Zıtlıklar fayda getirir, zıt fikirler, zıt düşünceler de süreçleri besler. Bizler bu coğrafyada çevremizdeki birçok ülkeye kıyasla yaşadığımız birçok olumsuzluğa rağmen bir arada tutan ortak bir kimliğe sahibiz. Bu çok büyük bir değer ve çok büyük bir kıymet. Bu ortak kimlik sayesinde biz bir Suriye, bir Irak, bir Libya, bir Lübnan olmaktan kurtulmuşuz. Sanırım, bu Meclis çatısı altındaki hiçbir milletvekili de Türkiye’nin bu saydığım ülkelere benzemesini istemez, böyle bir arzusu da olmaz. Cumhuriyet insanlarımızı, vatandaşlarımızı belli bir coğrafyaya sıkıştırmamıştır, kimsenin etnik kökenine bakarak makam, mevki sahibi yapmamıştır.
Bu kıymetli hazineyi, bu kıymetli değeri, yani bizi bir arada tutan ortak kimliğimizi tahrip edecek ve bunu yok edecek bir sürecin içerisine girersek ipi kopmuş tespih taneleri gibi bu ülke dağılır, su görmemiş kum taneleri gibi savrulur. Buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. İYİ Parti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin sonsuz geleceği dışında da hiçbir beklentisi yoktur. Biz, Türk gençleri birbirini kırsın istemiyoruz; biz, Türk gençleri yabancı büyükelçiliklerin kapısında gelecek hayali kursun istemiyoruz, dışarıda başı önde dolaşsın istemiyoruz.”
KOÇYİĞİT: “SURUÇ KATLİAMININ ARKASINDAKİ KARANLIK GÜÇLERİ TARTIŞMANIN ZAMANI GELDİ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Suruç katliamının 10. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, “20 Temmuz 2015 tarihinde savaşın yıktığı Kobani’de çocuklara oyuncak götürmek, kitap götürmek ve umut taşımak için giden 33 düş yolcusu ne yazık ki barbar IŞİD çeteleri tarafından katledildiler, bir bombalı saldırı sonucunda. Tabii, 20 Temmuz 2015’teki Suruç katliamını sadece bir katliam tarihi olarak düşünemeyiz, aynı zamanda, hemen arkasından 24 Temmuz 2015’te yeniden sınır ötesi harekât başlatılmış ve bununla beraber de aslında fiilî olarak getirilen barış ve çözüm süreci yeni bir güvenlikçi politika, yeni bir savaş girdabına girmiş olmuştu. O anlamıyla, bu saldırının arkasındaki karanlık güçleri, bu saldırıyla neyin amaçlandığını hiçbir zaman gerçek anlamda konuşamadık, tartışamadık ama artık bunu konuşmanın, tartışmanın zamanının geldiğini de ifade etmek gerekiyor” dedi.
Koçyiğit, Murat Çalık’ın sağlık durumuna ilişkin ise, “Annesinin feryadını sanırım Türkiye’de duymayan kalmadı, bir tek Adalet Bakanı ve Adli Tıp Kurumu duymak istemiyor. Geçmişte kendisinin lösemi hastası olduğu ve hastalığının yeniden nüks ettiği biliniyor ama Adli Tıp ek tetkik talebi nedeniyle yeniden süreci sürüncemede bırakıyor ve bugün bir kez daha aslında sağlık hakkına erişimini, yaşam hakkını gasbeden bir tutumu ortaya koyduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜNAYDIN: “BİR AKIL TUTULMASININ, BİR ZULMÜN MAALESEF ESİRİNDEYİZ”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şunları söyledi:
“Dün İzmir’de Şehir Hastanesinin önünde elleri ve dudakları titreyen bir anneyle itiraf edeyim ki zaman zaman gözlerine bakamayarak sohbet etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum çünkü söyleyecek sözüm yoktu. 106 kilogram olarak 23 Mart’ta tutuklanan Mehmet Murat Çalık, bugün 85 kilogram. 21 kilogram vermiş ve geçmişteki lenfoma ve lösemi teşhisleri üzerinden bugün nüks sınırında olduğuna ilişkin İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinin verdiği raporu kabul etmeyip kendisini İstanbul’da tetkiklerden sonra Metris’e koyan, tekrar İzmir’e gönderen, ‘bir rapor da şehir hastanesinden al gel’ diyen bir akıl tutulmasının, bir zulmün maalesef esirindeyiz.
Mehmet Murat Çalık kardeşimin buraya ilişkin, bizlere ilişkin sözlerini iletiyorum size; ‘Hangi partiden olursanız olun, vicdanı olan herkes ne yapacaksa bugün yapsın ya da iş işten geçtikten sonra bana, aileme sabır dilemeye kimse gelmesin’. Bu söz buraya gidiyor, buradaki mermer duvarlara çarpıyor ve bize geri dönüyor. Vicdanı olan herkesin bu söze dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Mehmet Murat Çalık’a değil, aynı durumdaki tüm tutuklu ve hükümlülere bir an evvel adaletin tescil edilmesi gerektiğini de ifade ediyorum.”
“MECLİS, TÜRKİYE’NİN BEKLEYEN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN GAYRET ETMELİDİR”
Günaydın, Meclis’in son Genel Kurulu’na ilişkin ise şu ifadelere yer verdi:
“İklim Kanunu’nu geçirdik, geçirdiniz, madenlere her türlü süper izni veren, zeytinleri mahveden yasayı geçirdiniz, turizm emekçilerine kapitalizmin en ağır koşullarında çalışma dayatması yapan düzenlemeleri geçirdiniz ama asgari ücreti artırmadınız. En düşük emekli aylığı 16 bin lira seviyesinde, yani açlık sınırının 10 bin liradan fazla altında. Çiftçiler kan ağlıyor, gençler gelecek görmüyor, adalet ve ekonomi bitmiş; şimdi Meclis tatile giriyor.
Meclis tatile girmemelidir ama Meclisin kendisi de sermayenin sınırsız imkânlara kavuşması için bir mesaiye dayatılmamalıdır. Meclis, Türkiye’nin bekleyen sorunlarını çözmek için gayret etmelidir. Türkiye’de 40 derece sıcağın altında tarlada çalışan işçi kardeşlerimiz varsa veya en ağır trafik koşullarında yemek taşıyan kuryeler varsa herhâlde bu ortamda milletvekillerinin de memleketin yararına olan çalışmaları sürdürmesinde bir sakınca olmayacağını düşünüyorum.”
TBMM Genel Kurulu’nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kıbrıs Barış Harekatının 51. yıl dönümüne ilişkin, “O günden bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmaya çalışıyoruz. Bülent Ecevit ve Erbakan’a teşekkür ederken de iktidara da diyorum ki; bizim Lozan Anlaşması’nın dışında kalan adalarımızı Yunan’a işgal ettirmeyin ve de ilhak ettirmeyin ama ilhak ediyorlar ve sesiniz de çıkmıyor” dedi.
ÖZDAĞ: “630 BİN KİŞİNİN ENFLASYONA EZDİRİLMESİNE GÖZ YUMUYORSUNUZ”
Özdağ, kamu işçilerinin ücretlerine altı aydır zam yapılmadığını belirterek, “Hala daha diretiyorsunuz. Bir diğer taraftan ‘ekonomi pik yaptı’ diyorsunuz, ‘para istemiyoruz, para toplamıyoruz’ diyorsunuz ama bu 630 bin kişinin enflasyona ezdirilmesine göz yumuyorsunuz. Bir an önce enflasyonun üzerinde bu insanlara zam yapılması lazım. Hem Hükümet burada devreye girmeli hem ilgili sendika devreye girmeli hem de işçilerin mağduriyetleri mutlaka görülmeli diyorum ama sessiz kalınıyor” ifadelerini kullandı.
Özdağ, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık duruma dikkat çekerek, “Bazen bakıyoruz, çok ağır suçlar işlemiş ve hasta da olmayan kişiler, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, zaman zaman da başka türlü, başka şekillerde bu insanların dışarı çıkartıldığını görüyoruz. O nedenle, Murat Çalık bugün çok ağır bir hastalık yaşıyor. Diğer mahkumlar için de geçerli. Hangi görüşe mensup olursa olsun, eğer bunlar ağır hastalarsa evlerinde tedavi olmalı, hastanelerde tedavi olmalı” dedi.
KAVUNCU: “TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ GELECEĞİ DIŞINDA HİÇBİR BEKLENTİSİ YOKTUR”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin kurulması beklenen komisyona yönelik şunları söyledi:
“Bizim burada diğer partilerden farklı bir duruşumuz var. Zıtlıklar fayda getirir, zıt fikirler, zıt düşünceler de süreçleri besler. Bizler bu coğrafyada çevremizdeki birçok ülkeye kıyasla yaşadığımız birçok olumsuzluğa rağmen bir arada tutan ortak bir kimliğe sahibiz. Bu çok büyük bir değer ve çok büyük bir kıymet. Bu ortak kimlik sayesinde biz bir Suriye, bir Irak, bir Libya, bir Lübnan olmaktan kurtulmuşuz. Sanırım, bu Meclis çatısı altındaki hiçbir milletvekili de Türkiye’nin bu saydığım ülkelere benzemesini istemez, böyle bir arzusu da olmaz. Cumhuriyet insanlarımızı, vatandaşlarımızı belli bir coğrafyaya sıkıştırmamıştır, kimsenin etnik kökenine bakarak makam, mevki sahibi yapmamıştır.
Bu kıymetli hazineyi, bu kıymetli değeri, yani bizi bir arada tutan ortak kimliğimizi tahrip edecek ve bunu yok edecek bir sürecin içerisine girersek ipi kopmuş tespih taneleri gibi bu ülke dağılır, su görmemiş kum taneleri gibi savrulur. Buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. İYİ Parti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin sonsuz geleceği dışında da hiçbir beklentisi yoktur. Biz, Türk gençleri birbirini kırsın istemiyoruz; biz, Türk gençleri yabancı büyükelçiliklerin kapısında gelecek hayali kursun istemiyoruz, dışarıda başı önde dolaşsın istemiyoruz.”
KOÇYİĞİT: “SURUÇ KATLİAMININ ARKASINDAKİ KARANLIK GÜÇLERİ TARTIŞMANIN ZAMANI GELDİ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Suruç katliamının 10. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, “20 Temmuz 2015 tarihinde savaşın yıktığı Kobani’de çocuklara oyuncak götürmek, kitap götürmek ve umut taşımak için giden 33 düş yolcusu ne yazık ki barbar IŞİD çeteleri tarafından katledildiler, bir bombalı saldırı sonucunda. Tabii, 20 Temmuz 2015’teki Suruç katliamını sadece bir katliam tarihi olarak düşünemeyiz, aynı zamanda, hemen arkasından 24 Temmuz 2015’te yeniden sınır ötesi harekât başlatılmış ve bununla beraber de aslında fiilî olarak getirilen barış ve çözüm süreci yeni bir güvenlikçi politika, yeni bir savaş girdabına girmiş olmuştu. O anlamıyla, bu saldırının arkasındaki karanlık güçleri, bu saldırıyla neyin amaçlandığını hiçbir zaman gerçek anlamda konuşamadık, tartışamadık ama artık bunu konuşmanın, tartışmanın zamanının geldiğini de ifade etmek gerekiyor” dedi.
Koçyiğit, Murat Çalık’ın sağlık durumuna ilişkin ise, “Annesinin feryadını sanırım Türkiye’de duymayan kalmadı, bir tek Adalet Bakanı ve Adli Tıp Kurumu duymak istemiyor. Geçmişte kendisinin lösemi hastası olduğu ve hastalığının yeniden nüks ettiği biliniyor ama Adli Tıp ek tetkik talebi nedeniyle yeniden süreci sürüncemede bırakıyor ve bugün bir kez daha aslında sağlık hakkına erişimini, yaşam hakkını gasbeden bir tutumu ortaya koyduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜNAYDIN: “BİR AKIL TUTULMASININ, BİR ZULMÜN MAALESEF ESİRİNDEYİZ”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şunları söyledi:
“Dün İzmir’de Şehir Hastanesinin önünde elleri ve dudakları titreyen bir anneyle itiraf edeyim ki zaman zaman gözlerine bakamayarak sohbet etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum çünkü söyleyecek sözüm yoktu. 106 kilogram olarak 23 Mart’ta tutuklanan Mehmet Murat Çalık, bugün 85 kilogram. 21 kilogram vermiş ve geçmişteki lenfoma ve lösemi teşhisleri üzerinden bugün nüks sınırında olduğuna ilişkin İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinin verdiği raporu kabul etmeyip kendisini İstanbul’da tetkiklerden sonra Metris’e koyan, tekrar İzmir’e gönderen, ‘bir rapor da şehir hastanesinden al gel’ diyen bir akıl tutulmasının, bir zulmün maalesef esirindeyiz.
Mehmet Murat Çalık kardeşimin buraya ilişkin, bizlere ilişkin sözlerini iletiyorum size; ‘Hangi partiden olursanız olun, vicdanı olan herkes ne yapacaksa bugün yapsın ya da iş işten geçtikten sonra bana, aileme sabır dilemeye kimse gelmesin’. Bu söz buraya gidiyor, buradaki mermer duvarlara çarpıyor ve bize geri dönüyor. Vicdanı olan herkesin bu söze dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Mehmet Murat Çalık’a değil, aynı durumdaki tüm tutuklu ve hükümlülere bir an evvel adaletin tescil edilmesi gerektiğini de ifade ediyorum.”
“MECLİS, TÜRKİYE’NİN BEKLEYEN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN GAYRET ETMELİDİR”
Günaydın, Meclis’in son Genel Kurulu’na ilişkin ise şu ifadelere yer verdi:
“İklim Kanunu’nu geçirdik, geçirdiniz, madenlere her türlü süper izni veren, zeytinleri mahveden yasayı geçirdiniz, turizm emekçilerine kapitalizmin en ağır koşullarında çalışma dayatması yapan düzenlemeleri geçirdiniz ama asgari ücreti artırmadınız. En düşük emekli aylığı 16 bin lira seviyesinde, yani açlık sınırının 10 bin liradan fazla altında. Çiftçiler kan ağlıyor, gençler gelecek görmüyor, adalet ve ekonomi bitmiş; şimdi Meclis tatile giriyor.
Meclis tatile girmemelidir ama Meclisin kendisi de sermayenin sınırsız imkânlara kavuşması için bir mesaiye dayatılmamalıdır. Meclis, Türkiye’nin bekleyen sorunlarını çözmek için gayret etmelidir. Türkiye’de 40 derece sıcağın altında tarlada çalışan işçi kardeşlerimiz varsa veya en ağır trafik koşullarında yemek taşıyan kuryeler varsa herhâlde bu ortamda milletvekillerinin de memleketin yararına olan çalışmaları sürdürmesinde bir sakınca olmayacağını düşünüyorum.”
TBMM Genel Kurulu’nda grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.
Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Kıbrıs Barış Harekatının 51. yıl dönümüne ilişkin, “O günden bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmaya çalışıyoruz. Bülent Ecevit ve Erbakan’a teşekkür ederken de iktidara da diyorum ki; bizim Lozan Anlaşması’nın dışında kalan adalarımızı Yunan’a işgal ettirmeyin ve de ilhak ettirmeyin ama ilhak ediyorlar ve sesiniz de çıkmıyor” dedi.
ÖZDAĞ: “630 BİN KİŞİNİN ENFLASYONA EZDİRİLMESİNE GÖZ YUMUYORSUNUZ”
Özdağ, kamu işçilerinin ücretlerine altı aydır zam yapılmadığını belirterek, “Hala daha diretiyorsunuz. Bir diğer taraftan ‘ekonomi pik yaptı’ diyorsunuz, ‘para istemiyoruz, para toplamıyoruz’ diyorsunuz ama bu 630 bin kişinin enflasyona ezdirilmesine göz yumuyorsunuz. Bir an önce enflasyonun üzerinde bu insanlara zam yapılması lazım. Hem Hükümet burada devreye girmeli hem ilgili sendika devreye girmeli hem de işçilerin mağduriyetleri mutlaka görülmeli diyorum ama sessiz kalınıyor” ifadelerini kullandı.
Özdağ, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık duruma dikkat çekerek, “Bazen bakıyoruz, çok ağır suçlar işlemiş ve hasta da olmayan kişiler, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, zaman zaman da başka türlü, başka şekillerde bu insanların dışarı çıkartıldığını görüyoruz. O nedenle, Murat Çalık bugün çok ağır bir hastalık yaşıyor. Diğer mahkumlar için de geçerli. Hangi görüşe mensup olursa olsun, eğer bunlar ağır hastalarsa evlerinde tedavi olmalı, hastanelerde tedavi olmalı” dedi.
KAVUNCU: “TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ GELECEĞİ DIŞINDA HİÇBİR BEKLENTİSİ YOKTUR”
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin kurulması beklenen komisyona yönelik şunları söyledi:
“Bizim burada diğer partilerden farklı bir duruşumuz var. Zıtlıklar fayda getirir, zıt fikirler, zıt düşünceler de süreçleri besler. Bizler bu coğrafyada çevremizdeki birçok ülkeye kıyasla yaşadığımız birçok olumsuzluğa rağmen bir arada tutan ortak bir kimliğe sahibiz. Bu çok büyük bir değer ve çok büyük bir kıymet. Bu ortak kimlik sayesinde biz bir Suriye, bir Irak, bir Libya, bir Lübnan olmaktan kurtulmuşuz. Sanırım, bu Meclis çatısı altındaki hiçbir milletvekili de Türkiye’nin bu saydığım ülkelere benzemesini istemez, böyle bir arzusu da olmaz. Cumhuriyet insanlarımızı, vatandaşlarımızı belli bir coğrafyaya sıkıştırmamıştır, kimsenin etnik kökenine bakarak makam, mevki sahibi yapmamıştır.
Bu kıymetli hazineyi, bu kıymetli değeri, yani bizi bir arada tutan ortak kimliğimizi tahrip edecek ve bunu yok edecek bir sürecin içerisine girersek ipi kopmuş tespih taneleri gibi bu ülke dağılır, su görmemiş kum taneleri gibi savrulur. Buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. İYİ Parti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin sonsuz geleceği dışında da hiçbir beklentisi yoktur. Biz, Türk gençleri birbirini kırsın istemiyoruz; biz, Türk gençleri yabancı büyükelçiliklerin kapısında gelecek hayali kursun istemiyoruz, dışarıda başı önde dolaşsın istemiyoruz.”
KOÇYİĞİT: “SURUÇ KATLİAMININ ARKASINDAKİ KARANLIK GÜÇLERİ TARTIŞMANIN ZAMANI GELDİ”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Suruç katliamının 10. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, “20 Temmuz 2015 tarihinde savaşın yıktığı Kobani’de çocuklara oyuncak götürmek, kitap götürmek ve umut taşımak için giden 33 düş yolcusu ne yazık ki barbar IŞİD çeteleri tarafından katledildiler, bir bombalı saldırı sonucunda. Tabii, 20 Temmuz 2015’teki Suruç katliamını sadece bir katliam tarihi olarak düşünemeyiz, aynı zamanda, hemen arkasından 24 Temmuz 2015’te yeniden sınır ötesi harekât başlatılmış ve bununla beraber de aslında fiilî olarak getirilen barış ve çözüm süreci yeni bir güvenlikçi politika, yeni bir savaş girdabına girmiş olmuştu. O anlamıyla, bu saldırının arkasındaki karanlık güçleri, bu saldırıyla neyin amaçlandığını hiçbir zaman gerçek anlamda konuşamadık, tartışamadık ama artık bunu konuşmanın, tartışmanın zamanının geldiğini de ifade etmek gerekiyor” dedi.
Koçyiğit, Murat Çalık’ın sağlık durumuna ilişkin ise, “Annesinin feryadını sanırım Türkiye’de duymayan kalmadı, bir tek Adalet Bakanı ve Adli Tıp Kurumu duymak istemiyor. Geçmişte kendisinin lösemi hastası olduğu ve hastalığının yeniden nüks ettiği biliniyor ama Adli Tıp ek tetkik talebi nedeniyle yeniden süreci sürüncemede bırakıyor ve bugün bir kez daha aslında sağlık hakkına erişimini, yaşam hakkını gasbeden bir tutumu ortaya koyduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
GÜNAYDIN: “BİR AKIL TUTULMASININ, BİR ZULMÜN MAALESEF ESİRİNDEYİZ”
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şunları söyledi:
“Dün İzmir’de Şehir Hastanesinin önünde elleri ve dudakları titreyen bir anneyle itiraf edeyim ki zaman zaman gözlerine bakamayarak sohbet etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum çünkü söyleyecek sözüm yoktu. 106 kilogram olarak 23 Mart’ta tutuklanan Mehmet Murat Çalık, bugün 85 kilogram. 21 kilogram vermiş ve geçmişteki lenfoma ve lösemi teşhisleri üzerinden bugün nüks sınırında olduğuna ilişkin İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesinin verdiği raporu kabul etmeyip kendisini İstanbul’da tetkiklerden sonra Metris’e koyan, tekrar İzmir’e gönderen, ‘bir rapor da şehir hastanesinden al gel’ diyen bir akıl tutulmasının, bir zulmün maalesef esirindeyiz.
Mehmet Murat Çalık kardeşimin buraya ilişkin, bizlere ilişkin sözlerini iletiyorum size; ‘Hangi partiden olursanız olun, vicdanı olan herkes ne yapacaksa bugün yapsın ya da iş işten geçtikten sonra bana, aileme sabır dilemeye kimse gelmesin’. Bu söz buraya gidiyor, buradaki mermer duvarlara çarpıyor ve bize geri dönüyor. Vicdanı olan herkesin bu söze dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Mehmet Murat Çalık’a değil, aynı durumdaki tüm tutuklu ve hükümlülere bir an evvel adaletin tescil edilmesi gerektiğini de ifade ediyorum.”
“MECLİS, TÜRKİYE’NİN BEKLEYEN SORUNLARINI ÇÖZMEK İÇİN GAYRET ETMELİDİR”
Günaydın, Meclis’in son Genel Kurulu’na ilişkin ise şu ifadelere yer verdi:
“İklim Kanunu’nu geçirdik, geçirdiniz, madenlere her türlü süper izni veren, zeytinleri mahveden yasayı geçirdiniz, turizm emekçilerine kapitalizmin en ağır koşullarında çalışma dayatması yapan düzenlemeleri geçirdiniz ama asgari ücreti artırmadınız. En düşük emekli aylığı 16 bin lira seviyesinde, yani açlık sınırının 10 bin liradan fazla altında. Çiftçiler kan ağlıyor, gençler gelecek görmüyor, adalet ve ekonomi bitmiş; şimdi Meclis tatile giriyor.
Meclis tatile girmemelidir ama Meclisin kendisi de sermayenin sınırsız imkânlara kavuşması için bir mesaiye dayatılmamalıdır. Meclis, Türkiye’nin bekleyen sorunlarını çözmek için gayret etmelidir. Türkiye’de 40 derece sıcağın altında tarlada çalışan işçi kardeşlerimiz varsa veya en ağır trafik koşullarında yemek taşıyan kuryeler varsa herhâlde bu ortamda milletvekillerinin de memleketin yararına olan çalışmaları sürdürmesinde bir sakınca olmayacağını düşünüyorum.”




