Rusya Başbakanı Mihail Mişustin tarafından Pazartesi günü onaylanan “2050’ye Kadar Enerji Stratejisi”, ülkenin enerji kaynakları, altyapı hedefleri ve küresel gelişmelere karşı pozisyonunu netleştiriyor.
Raporda, dünyanın en büyük enerji rezervlerine sahip ülkelerinden biri olan Rusya’nın, özellikle petrol, doğal gaz ve kömür üretiminde uzun vadeli bir avantajı koruduğu ifade ediliyor.
DEV ENERJİ REZERVLERİNE SAHİP
Rusya’nın kanıtlanmış petrol rezervleri 31 milyar tonu aşıyor ve bu miktar, mevcut üretim hızına göre 65 yılı aşkın süre yetecek düzeyde.
Ülke dünya petrol rezervleri sıralamasında üçüncü, üretimde ise ikinci sırada yer alıyor. Küresel arzın yaklaşık %10’unu karşılayan Rusya, 540 milyon tonun altına düşmeyecek yıllık üretim hedefiyle ilerliyor.
63,4 trilyon metreküplük rezerv, ülkeyi dünya gaz üretiminde ikinci sıraya taşıyor. Mevcut kaynaklar, 100 yıllık üretimi garanti altına alıyor.
Kömür rezervleri açısından da güçlü bir konumda olan ülke, 272,7 milyar tonluk kaynakla dünyanın beşinci büyük rezervine sahip. Bu miktarın 500 yıl yeteceği hesaplanıyor.
NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ
Raporda uranyum rezervlerinin 705 bin tona ulaştığı, bu alanda da Rusya’nın küresel üretimin %5’ini gerçekleştirdiği belirtiliyor. Ayrıca artan lityum, nikel, nadir toprak elementleri ve alüminyum talebinin, Rusya’nın mineral varlıkları açısından yeni fırsatlar sunduğu ifade ediliyor.
Enerji stratejisinde dikkat çeken bir diğer başlık ise Batı’dan bağımsızlaşma hedefi. Rusya, petrol ve doğal gaz ihracatını “dost ülkeler” olarak tanımladığı pazarlara yönlendirmeyi planlıyor.
Bu çerçevede Kuzey Denizi Rotası üzerinden Arktik ve Uzak Doğu limanlarının aktarma kapasitesinin artırılması gündemde.
YENİLEBİLİR ENERJİYE DÖNÜŞ
Stratejide, 2050’ye kadar küresel ölçekte yenilenebilir enerjiye geçiş ihtimali de “stres senaryosu” olarak ele alınıyor.
Ancak bu dönüşümün dünya ekonomisine ağır bir yük getireceği, enerji kullanımında %20 düşüş ve alternatif kaynaklara üç kat yatırım gerektireceği için düşük riskli bir olasılık olarak değerlendiriliyor.
Belgede, fosil yakıtların 2050’ye kadar küresel enerji arzının belkemiği olmayı sürdüreceği net bir şekilde belirtiliyor. Ayrıca sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG), lojistik avantajları sayesinde dünya enerji ticaretinde giderek daha stratejik bir rol üstleneceği vurgulanıyor.
