Yelkenci Başak Mireli, 13 yaşından beri denizlerde. Başarılı bir öğrenci olarak iyi bir eğitim alan ve üst düzey bir kariyer inşa eden Mireli, işten arta kalan her anını ve kazandığı tüm parayı yelkenli sporuna ayırmış. 45 yaşına geldiğinde ise, “Ben hayatımı denizin üzerinde geçirmek istiyorum” diyerek dünya turuna çıkmaya karar vermiş.
Başak Mireli
Çok sayıda eğitimin ardından eşiyle birlikte 5 yıl sürecek dünya turuna başlayan Mireli’yi, Kanarya Adaları’nda yakaladık. Mireli, aralık ayı ortasında Atlantik Okyanusu’nu tek başına yelkenliyle geçen ilk Türk kadını olmaya hazırlanıyor.
“CANIMA TAK ETTİ”
Mireli’nin hikâyesini kendisinden dinleyelim:
“Beden eğitimi öğretmeni olan annem beni 13 yaşındayken Fenerbahçe’nin yelken bölümüne götürdü. Üniversite dönemine kadar yelken yaptım. Daha sonra üniversite sınavlarına hazırlandım ve ODTÜ’yü kazandım. Psikoloji ve sosyoloji çift anadal yaptım. Ankara’da yelkene ara vermek zorunda kaldım. Üniversite hayatımda dağcılık, trekking gibi sporlarla uğraştım. Üniversiteyi bitirdikten sonra sinema televizyon masteri yapmak üzere İstanbul’a geldim. Bir süre setlerde reji asistanlığı yaptıktan sonra uluslararası şirketlerin pazarlama departmanlarında çalıştım. Ta ki canıma tak edene kadar.”
Başak Mireli, ODTÜ’de psikoloji ve sosyoloji okudu. Mezun olunca da uluslarası şirketlerde ‘beyaz yakalı’ olarak 20 yılını geçirdi. Ancak hiçbir güç onu çocukken tanıştığı yelkenli sporundan vazgeçiremedi. Eşiyle dünya turunda olan Mireli, aralık ayında Atlantik Okyanusu’nu yelkenli ile tek başına geçmek üzere, son 20 milde.