NBA’de normal sezon 10 Nisan’da oynanacak karşılaşmalar ile tamamlanacak. Sezonun sonuna yaklaşırken her sene olduğu gibi MVP ödülünü hangi oyuncunun kazanacağı merak ediliyor. NBA yönetimi, ödül yarışını önde götüren üç ismi açıklarken Philadelphia 76ers’ın yıldız oyuncusu Joel Embiid listede başı çekiyor. İkinci sırada geçen sezonun MVP ödülünü kazanan Denver Nuggets pivotu Nikola Jokic yer alırken listenin üçüncü sırasında Milwaukee Bucks’ın Yunan yıldızı Giannis Antetokounmpo bulunuyor.
Spor yorumcusu Ara Gözbek, NBA’in sonucu merakla beklenen MVP yarışını Cumhuriyet.com.tr için yorumladı.
Ara Gözbek’in “NBA’de bir merdiven: MVP ödülü” başlıklı yazısının tamamı şu şekilde:
“Dünya basketbolunun zirvesi NBA” diye girmeyeceğiz tabii iki yazımıza. Bunu 30 yıldır sözde basketbol yorumcuları ve yazarları yeterince yaptı. Bugüne kadar gerek yazdığım NBA yazılarında, gerek yayınlarımda yaptığım yorum ve anlatımlarda hiçbir zaman bir şarkının notalarını öylesine okumadım insanlara. Notaların arasında boşluklar var ya, işte orası asıl sanatın gizlendiği yerdir. Ben sizlere o boşlukları anlatmaya çalıştım yani görünmeyeni. Çünkü ruh da böyle bir şey. İnsan ruhunu göremezsiniz ama var oluşunu bir şekilde tasvir edebilirsiniz. NBA’in de sayılardan ve istatistiklerden bağımsız kendine has bir kültürü ve bir ruhu vardır. NBA’i de NBA yapan asıl bu ruhtur.
NBA’in en önemli bireysel ödülü “MVP ödülü”dür yani “En Değerli Oyuncu” ödülü. MVP için aday olan oyuncular listesine “MVP Ladder” der NBA basını ve NBA camiası. Peki neden “Ladder”? Ladder, İngilizce’de “merdiven” demektir. Ama apartman içindeki veya bir binadaki merdiven gibi değil. O merdivenlere “stairs” denir. Ladder ise “portatif merdiven” demektir. Hani itfaiyecilerin kullandığı veya evde avizenin ampulünü değiştirmek için kullandığımız merdiven gibi. Çünkü bina ve yapılardaki merdivenler yani “stairs” geniş olabilir ve yan yana grup olarak çıkılabilir, hatta ailecek. Ama portatif merdivenlere sadece tek kişi çıkabilir. MVP ödülü de bireysel ödül olduğu için o listelemeye “ladder” benzetmesi yapılır.
Bu sezon MVP yarışı üç oyuncu arasında geçiyor diyebiliriz;
1) Joel Embiid – Philadelphia 76ers
2) Nikola Jokic – Denver Nuggets
3) Giannis Antetokounmpo – Milwaukee Bucks
Bu listeyi ele almadan önce şunu anlatmamız gerekiyor; Adı her ne kadar MVP ödülü olsa da bence son 20 yıldır bu ödül daha çok “Yılın Performans Ödülü” kıvamında veriliyor. Size soruyorum; MVP ödülü alan bir oyuncu kesinlikle o ligin en değerli oyuncusu olmuş oluyor mu? Evet, doğru “B şıkkı”, hayır olmuyor. Öyle olsaydı, 90’lı yıllar boyunca ödülü Michael Jordan’a vermeleri gerekirdi. Veya 2000’li yılların ilk yarısını her sene Shaquille O’Neal’a, ikinci yarısını Kobe Bryant vermeleri gerekirdi her sene. Zaman, konjonktür, şartlar ve anlık sempati birçok parametreyi değiştiriyor. Shaquille O’Neal ve Kobe Bryant’ın birer kez MVP ödülünü kazanmış olması, Steve Nash’in ise 2 sene üst üste kazanmış olması gerçekten bu ödülün NBA severlerin nezdinde sorgulanır hale getirmiştir. Ödülün adını mı değiştiriyorlar ne yapıyorlar bilemiyorum, bu işin artık tadı kaçtı.
Biz tüm dünya insanları olarak iki kavramı birbiriyle çok karıştırıyoruz. Bir şey “müthiş” olması ve “değerli” olması birbirinden farklı kavramlar. Aslında daha doğru izah etmek gerekirse bu iki kavramı ayırt edebiliyoruz ama içeriğine koyduğumuz, başlığının altına ayıklayarak yazdıklarımızda hataya düşüyoruz. Örneğin; kullandığımız Twitter çok “müthiş” bir şey ama onu indirdiğimiz akıllı telefon “değerli” bir şey. Dondurma müthiş bir şey değil mi? Lezzetli. Ama değerli bir şey değil, sadece müthiş bir şey. Ama buzdolabı veya buzluk değerli bir şey hayatta. Kavramların ayrıştırırken bu doğrultuda düşünmek lazım. NBA’deki elementler de böyle, oyuncular da.
Bir oyuncunun bir maçta toplam 45 sayı atması müthiş bir şey olabilir. Ama son çeyrekte 25 sayı atmak gerçekten değerli bir şey. Oyunun içinde çok önemli olup ama çok değerli olmayan o kadar unsur mevcut ki. Ama asıl parametre şu noktadan itibaren hesaplanabilir oluyor; bir maçı kazandırmak adına ibreyi ne kadar hareket ettirebilmek. Yani bir oyuncunun maçın sonucunda ne kadar etki ediyor, ne kadar efektif? 2005-2010 yıllarını gözünüzün önüne getirin; Yao Ming’in sayı ortalaması Dwight Howard’ın önündeydi. Ama Hangisinin değeri daha fazlaydı? Hangi oyuncu daha efektifti? O Dwight Howard, Orlando Magic takımını NBA haritasına koydu ve NBA Finali’ne taşıdı. Bu örneği niye veriyoruz? Birazdan MVP adaylarını ele alırken bunu göz önünde bulundurmamız gereken bir kriter olacak bir bakıma.
MVP ödülünün Joel Embiid veya Nikola Jokic’e verileceğini düşünüyorum. Ve bence ağır favori, ödülü alması gereken oyuncu Joel Embiid. Nikola Jokic ile ilgili bir parantez açmak istiyorum öncelikle, daha sonra Joel Embiid’i konuşalım.
George Mikan kimdir? NBA’in ilk süper yıldızı. İlk pivotu. Bugün NBA basketbolunun oyun yapısının temelinin oluşturulmasına sebep olmuş insan. Minneapolis Lakers forması giyen Mikan, sadece zamanının en önemli basketbolcusu değil aynı zamanda basketbol oyununun şekillenmesine sebep olmuş bir oyuncudur. Son 10 – 15 yıldır lig daha çok gardların ve şutörlerin ligi haline gelmeye başlamış olabilir ama 60 yıla yakın bir süre NBA basketbolunun en dominant pozisyonun pivot olmasının sebebidir George Mikan. Yani bir uzun ve etrafına kurulan oyuncu modelinin oluşturulmasına sebep olmuştur. Çokça bu kültürü devam ettirmiş ve pivot pozisyonu dominant seviyede tutmuş oyuncular gelmiştir. Kareem Abdul-Jabbar, Wilt Chamberlain, Bill Russell, Hakeem Olajuwon, Patrick Ewing ve Shaquille O’Neal…
NBA’de bir “evrim teorisi” varsa bu pivot pozisyonu için geçerlidir. Bunun da ilk başlangıç noktası George Mikan’dır. Ama evrimde gelinen son nokta ise Nikola Jokic’tir. Geleneksel pivot kültürüne uygun boyalı alanı domine eden bir oyuncu tipi olmayabilir ama zaten evrim böyle bir şeydir. Jokic, boyalı alanda, dışarıda her yerde oyunun içerisinde etkili olabiliyor. Daha komple bir oyuncu var mı ondan da emin değilim. Bunu zamanda tartışacağız zaten. O yüzden Jokic’in ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu altını kalınca çizmek istiyorum.
Ama Joel Embiid’in MVP ödülü alması gerektiğini iddia etmemin sebebi şöyle açıklamam gerekiyor. Jokic’i Denver takımından aldığımız an çokça güç kaybedecektir ama belirli bir seviyede oyun oynama potansiyeli var. Jokic oradaki takım oyununun en kilit oyuncusu. Ama Joel Embiid’in Philadelphia takımından aldığınız an kesinlikle playoff’a girme ihtimali olmayan ligin son sıralarına düşmüş takım haline gelecektir. Özellikle takımın ikinci önemli oyuncusu Ben Simmons’ı gönderdikten sonra Embiid’in daha fazla etkili olması, Philadelphia’nın ise daha fazla ivme kazanması Embiid’i direkt MVP adayı haline getiriyor. Joel Embiid, geçtiğimiz sezon da bundan çok geride istatistiklerle oynamıyordu, yine buna benzer performans koyuyordu. Ama işte burada yazımızda belirttiğimiz konu devreye giriyor. Geçtiğimiz sezon bu sezonki kadar etkili değildi. Takımını belirli bir noktadan başka bir noktaya taşıdıysa bir oyuncu bu da değerli bir element oluyor bir oyuncuyu değerlendirirken.
Sonuç olarak vitrinde duran bir altın bileziğin bir değeri yoktur. Onu hassas tartının üstüne bıraktığınızda oluşturduğu ağırlık doğrultusunda değeri hesaplanabiliyor. Basketbol ve çoğu takım sporları da böyledir esasında. Oyuncuları değerlendirirken bir maçın kazanılmasında veya kaybedilmesinde efektivitesi doğrultusunda ele almamız gerekiyor. Yoksa maç yapılmasın, MVP için de jüri olmasın. Kağıt üstünde istatistik olarak hangi takım iyiyse ona şampiyonluk kupası verilsin, oyuncuya da MVP ödülü verilsin. Sonuçta sayılar gerçekten her şey olsaydı bir evrağın altına kredi kartıyla imza atardık ama öyle yapmıyoruz. Ya kalemle imza atıyoruz ya da parmak izimizi bırakıyoruz.”