Erkeklerin 3 kat daha fazla böbrek taşı oluşturduğunu, 30-50 yaşındakilerin ise riskli grupta sayıldığını söyleyen Doç. Dr. Süleyman Sami Çakır uyarılarda bulundu. Çakır, her 10 kişiden birinin böbrek taş oluşumuyla karşılaştığını, yaşı 30-50 arasındakilerin taş oluşma riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.
Böbrek taşı hastalarının bir defadan fazla taş oluşumuyla karşılaştığını aktaran Çakır, vücuttaki idrar üretme biçimindeki dengesizliğin, ailesel yatkınlığın, doğuştan idrar yolları anomalileri ve sistemik bazı hastalıkların da böbrek taşına yol açtığını vurguladı.
KANLI İDRAR RENAL KOLİK HABERCİSİ
Taşın boyutunun ve idrar yollarındaki yerinin tedavi yöntemini belirlediğini söyleyen Çakır, şunları kaydetti:
“Bütün taşlar tedavi gerektirmez. Taşınızın rahatsızlığa yol açması ve idrarla atılmaması halinde tedaviye ihtiyaç duyulur. İnsanlar genellikle böbrek ve üreter (böbrek ile mesane arasındaki idrarın taşınmasını sağlayan kanal) taşını ağrı ile ilişkilendirir. Ancak belirtiler taşın boyu, şekli ve idrar yollarındaki yeri gibi özelliklerine bağlı olarak değişkenlik göstererek tamamen ağrısız ile şiddetli düzeyde ağrılı arasında değişebilir.
Eğer böbrek taşınız idrar akışını engelliyorsa renal kolik olarak bilinen şiddetli ağrı başlar. Renal kolik, bel, vücudun her iki yanı, kaburgaların alt kısmından kasık ve uyluk bölgesine kadar uzanan şiddetli bir ağrıya neden olur. Erkeklerin yumurtalıklarında da hissedilir. Bulantı, kusma, idrar yaparken ağrı ve kan ile ateş gibi belirtileriniz varsa hemen hekime başvurmalısınız.”
“TEKRAR TAŞ OLUŞUMUNU ÖNLEMEK İÇİN TAŞINIZI ANALİZ ETTİRİN”
Çakır, böbreğinde veya üreterinde taş bulunan bazı hastaların gelecekte daha fazla taş oluşturabileceğini belirterek, “Taşınız düştükten veya tedavi ile çıkarıldıktan sonra, doktorunuz tekrar taş oluşma riskinin yüksek olup olmadığını tespit etmek için taşınızı analiz etmesi gerekiyor. Taş oluşma riskiniz düşükse bile başka bir taş oluşumu engellemek için yaşam tarzınızı değiştirmelisiniz. Her gün 2.5 ile 3 litre arası sıvı tüketmeli, sıvı alımınızı gün içine dengeli dağıtmalısınız. Su veya süt gibi nötr pH’lı içecekleri tercih etmeli, idrar miktarınızı gözetim altında tutmalısınız. İdrarınızın rengini gözlemleyip, sıcak iklimde yaşıyorsanız veya yoğun fiziksel egzersiz yapıyorsanız daha fazla sıvı almalısınız” yorumunu yaptı.
Cumhuriyet