Damar sağlığının önemli olduğunu vurgulayan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökçe Şirin, “Vücudumuzda 5 farklı şekilde bulunan damarları; atardamarlar, atardamarcıklar, kılcal damarlar, toplardamarcıklar ve toplardamarlar olarak sıralayabiliriz. Tüm bu kan damarlarının toplamı yaklaşık 40 bin kilometredir. Damar sağlığı ihmal edilmemeli” açıklamasında bulundu.
“DAMARLAR, KALBİN SAĞLIKLI OLABİLMESİNİN EN TEMEL NOKTASIDIR”
Bir vücudun yaşaması için başlıca hayati organlardan birinin kalp olduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, “Damarlarımız, kalbin sağlıklı olabilmesi ve vücudu sağlıklı kılabilmenin en temel noktasıdır. Damarları kanı organlara taşıyan, tüm vücutta kan dolaşımını sağlayan ve bir ağ gibi vücudu saran kanallara benzetebiliriz. Kalp ve damar hastalıkları faktöre bağlı olarak maalesef çağımızın kronik hastalıklarının başında geliyor.
Bugün için kalp ve damar hastalıkları riskini artırdığı bilinen ve dünya genelinde bilimsel olarak kanıtlanmış risk faktörleri var. Sigara içmemenin, sağlıklı beslenmenin, aşırı kilodan kaçınmanın, günde en az yarım saat ve haftada beş gün düzenli egzersiz yapmanın, normal şeker metabolizmasının ve stresten uzak durmanın kalp ve damar sağlığını korumak açısından önemini artık hepimiz biliyoruz” dedi.
“SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIKLARINDAN VAZGEÇME DAMAR TIKANIKLARINA NEDEN OLABİLİR”
Vücutta bulunan damarların görevi, vücudun ihtiyacı olan oksijeni ilgili organlara taşımak ve kullanılmış ürünleri tekrar atılım – temizleme organlarına ulaştırmaktır diyen Prof. Dr. Şirin, “Vücutta bu görevi yapmak amacıyla farklılaşmış damarlar bulunmaktadır. Temiz kan taşıyan sistemlere “arter” ve kirli kan taşıyan sistemlere ise “ven” adı veriyoruz. Yine vücutta, savunma hücrelerinin taşınmasında kullanılan “lenf” adı verilen damar yapıları da bulunmaktadır” dedi.
Sağlıksız yaşam tarzının damar fonksiyonlarının bozulmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, şunları söyledi:
“Sağlıklı beslenme alışkanlıklarından vazgeçme, yeterli egzersiz yapılmaması, sigara ve alkol kullanımı gibi nedenlerle zaman içinde damar fonksiyonunun bozulmaya başlar. Bu bozulma ile birlikte damar iç yüzeyinde lipit ve benzeri maddelerin birikimine bağlı olarak plak oluşumu başlar ve bu oluşum da damar duvarının kalınlaşmasına, kan akımının geçişini engelleyen daralma ve tıkanıklara neden olmaktadır.”
En yaygın görülen damar hastalıkları periferik damar hastalıkları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şirin, şunları söyledi:
“Kalbi besleyen damarlar dışındaki damarların daralmasıyla ortaya çıkan Periferik (çevresel damar hastalıkları), felç gibi çok ciddi sonuçları olan hastalıklara yol açabiliyor. Kendini en çok damar tıkanıklığı ile belli eden hastalıklarda da hep olduğu gibi erken tanı çok önemlidir. Periferik damar hastalıkları, periferik arterde gerçekleşen damar hastalıklarını belirtmektedir. Periferik damar hastalıkları süreç olarak oldukça yavaş ilerleyen bir seyre sahiptir. Hastalığın yaşandığı noktanın ve yaşanan daralmanın şiddetine göre, değişik komplikasyonların oluşmasına sebep olur. Bu hastalıkta çok sayıda damar etkilenebilir.
Genelde ilerleyen yaşla birlikte görülmeye başlar, dolayısıyla yaşı ilerlemiş kişilerin risk grubunda olduğu bilinmektedir ve buna göre çeşitli taramalar yapılması önerilir. Hastalık, ilerleyen yaşla birlikte çeşitli semptomlarla kendini gösterebilir. Örneğin bacak damar hastalığında yürümede güçlük, uyluk, baldır ve kalça bölgesinde ağrılarla neden olmaktadır. Aynı zamanda ayaklarda soğukluk olmasına neden olur ve ileri seviyelerde kangren gibi ciddi problemlerin genellikle parmak uçlarından itibaren başlamasına davetiye çıkarır.”
PERİFERİK DAMAR HASTALIKLARININ TEDAVİSİ
Periferik damar hastalıklarının tedavisinde; ilaç tedavisi, risk faktörlerinin azaltılması, egzersiz, endovasküler ve cerrahi tedavi gibi seçeneklerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, “Tıbbi tedavi ortaya çıkan semptomları, hastanın hayat standardını düşüren komplikasyonları iyileştirmeye yöneliktir. Bunun için çeşitli egzersiz çalışmaları ve medikal ilaç uygulamaları kullanılmaktadır. Egzersiz ve medikal uygulamalar başlangıç seviyesindeki hastalığın ilerlemesini yavaşlatmakta, olası komplikasyonları önlemekte ve hastalığın kontrol altında tutulmasında yeterli olmaktadır” diye konuştu.
Endovasküler tedavinin, cerrahi operasyonlar öncesi uygulanacak düşük risk teşkil eden ilaçlı balon veya stent gibi uygulamaları içerdiğini belirten Prof. Dr. Şirin, “Endovasküler tedavide kritik boyuta ulaşmamış hastalarda büyük oranda başarı sağlanmaktadır. Ancak medikal ve endovasküler girişimlerin uygulanamadığı veya başarısız olduğu durumlarda cerrahi girişim yapılması zorunlu hale gelmektedir. Periferik arter hastalığının tutulduğu bölgeye göre de yapılacak cerrahi müdahelenin şekli de değişmektedir. Koroner bypass cerrahisi, toplardamar veya atardamar greftleri, karotis endarterektomi gibi ameliyatlar ile periferik damar hastalıklarının cerrahi uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Tedavi için hastanın durumuna göre en uygun tedavi yöntemi seçilir” dedi.