Her yaştan insanın dayanıklılık sınavı verdiği bir yılı geride bıraktık. Yetişkin bireylerin bile yaşanan değişimlere ayak uydurmakta zorlandığı pandemi döneminde, okul rutinlerini kaybeden, sosyalleşme olanakları kısıtlanan ve neredeyse tüm günlerini ekran başında geçiren çocukların duygusal ve zihinsel sağlığı ebeveynler için son derece önemli bir sorun halini aldı. Ebeveynler hem içinden geçilen dönemin farklı boyuttaki zorluklarıyla başa çıkabilmek, hem de çocuklarının eğitim, sosyalleşme ve hareketsizlikten kaynaklı fiziksel ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabilmek için daha fazla zaman ve emek sarf etmeye başladı. Bu zorlu dönemde, psikolojik dayanıklılık düzeyi ve zorluklarla baş etme becerisi yüksek olan çocuklar değişime daha hızlı ayak uydurdular. Korumacı ebeveynliğin çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi de daha görünür bir hal aldı. Her ebeveyn çocuğunun hep mutlu ve keyifli olmasını, hiç üzülmemesini, hayal kırıklığı yaşamamasını ister. Fakat hayatta zorluklar ve hayal kırıklıkları da vardır. Çocuklar büyürken hayal kırıklığı ve stresle karşılaşmayacakları şekilde aşırı korumacı ebeveynlik tavırları sergilendiğinde, çocuklar gerçekçi bir dünyaya hazırlanmamış olurlar.
Psikolojik rezilyans nedir?
“Rezilyans” olumsuzluklara karşı hazırlıklı olma, stres ve travmayla başa çıkabilme, zor koşullara uyum sağlama, yıkıcı deneyimlerle bunlardan bir şeyler öğrenerek başa çıkma kapasitesidir. Hem ruhsal hem de fiziksel dayanıklılık ve esnekliktir. Psikolojik rezilyans yani dayanıklılık, zor durumlardan sonra tekrar ayağa kalkabilme becerisidir. Kısacası, ruhun bağışıklık sistemi ya da koruyucu kalkanı olarak da tanımlanabilir. Amerikan Psikoloji Derneği zorluklar, travma, trajedi, tehdit ya da stres koşullarına iyi uyum sağlayabilmeyi rezilyans olarak tanımlar. Stres altında, strese rağmen yüksek performans gösterebilmek psikolojik dayanıklılığı gösterir.
Uzman Klinik Psikolog Ece Eryılmaz, psikolojik rezilyansın çocukların gelişiminde çok önemli bir rol oynadığını ve çocuğun ihtiyaçlarını anlayan, çocuğun etrafında olan biteni algılamasına ve içsel dengeyi bulmasına yardımcı olarak bakım veren ailelerin uzun vadede çocuğun psikolojik olarak dayanıklı olmasına da katkı sağlamış olacaklarını ifade etti. Eryılmaz, “Çocuklar büyürken hayal kırıklığı ve stresle karşılamayacakları şekilde aşırı korumacı ebeveynlik tavırları sergilediğimizde, onları gerçekçi bir dünyaya hazırlamamış oluruz. Zorluklarla karşılaştıklarında, olaylara meydan okuyarak onlarla başa çıkabildiklerini deneyimledikçe tatmin olurlar. Zorlukların üstesinden gelebilme becerisi, ileride kendi ayakları üzerinde durabilmeleri ve başarılı olabilmeleri açısından önemlidir” dedi.
Psikolojik dayanıklılığı etkileyen 3 temel faktör
Klinik Psikolog Ece Eryılmaz, çocuklarda psikolojik dayanıklılığın oluşabilmesi için üç temel faktörün gerekli olduğunu, bu faktörlerin çocukların psikolojik dayanıklılıklarında kritik rol oynadıklarını belirtti: Bunlardan ilki çocuğun güvende olduğunu hissetmesi, diğeri özgüven sahibi olması, başaracağına dair inanca sahip olması ve üçüncüsü kendi sınırlarını, yapabileceklerini iyi bilerek dayanıklılığını doğru tahmin etmesi. Ece Eryılmaz “Psikolojik dayanıklılık, zor durumlarda kırılmadan bükülebilme ve olay geçtikten sonra da eski şekline dönebilme kapasitesidir. Olumsuzluklar karşısında iyimser bir tutum sergilemek ve kendine güvenerek, bunlarla başa çıkabilmek için uğraşmaktır. Psikolojik olarak dayanıklı olan çocukların duygusal gücü de vardır. Bu da çocuğun hayatta karşılaştığı problemlerle mücadele edebilme gücünün olması demektir. Böylece birey; çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe yaşam başarısı olan bir kişiye dönüşür. Ebeveynler olarak hayatın inişli çıkışlı olduğunu ve stresli durumların var olduğunu kabul ederek, çocukların da bu zorluklarla yüzleşebilmesine ve bunlarla baş ettiğinde güçlenerek büyümesine destek olabilmek, çocuklara verebileceğimiz en büyük armağandır” dedi.
Aileler çocuklarının psikolojik dayanıklılığını artırmak için neler yapabilir?
-Çocuğun fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçlarını da karşılayabilmek.
-Çocuk ile ebeveyn arasındaki ilişki çok önemlidir. Şefkatli, sevgi dolu, çocuğun ihtiyaçlarını anlayan ve bunları karşılayan, tutarlı ve sınırları belirgin olan ebeveyne sahip çocuklar kendini gerçekleştiren, mutlu bir çocuk ve ileride de mutlu bir yetişkin olurlar.
-Aşırı korumacı olmamak. Çocuğun üzülmesine veya başarısız olmasına da izin verebilmek.
-“Bu durumun senin için zor olduğunu biliyorum. Senin yanındayım. Bunun üstesinden gelebilirsin” diyebilmek.
-Çocuğa kendisinin değerli ve özel olduğunu hissettirebilmek. Çocuğun şimdi ve burada onunla olduğunuzu hissedebilmesi. Bunun için birlikte gülebilmek, kahkaha atmak, oyun oynamak, saçmalamak.
-Çocuğun kendisini yeterli ve yetkin hissedebilmesi için bir şeyleri ne kadar harika yaptığına değil ne kadar çabaladığına ve pes etmeden nasıl da devam edebildiğine vurgu yapmak.
-Çocuğun yaşadıklarını ve anlattıklarını merakla dinlemek. Zor durumlarda, olumsuz olaylarda nasıl hissettiğini anlamak ve birlikte konuşmak. Bu zor durum karşısında nasıl baş edebileceği konusunda fikirler vermek yerine, kendisinin çözüm yolları bulabilmesi için çocuğu teşvik edebilmek.