Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu, granülomatöz mastit hakkında bilgilendirmede bulundu. Mastitin meme dokusunun iltihabı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu, “Granülomatöz mastit (GM) kavramı ise bu iltihaba neden olabilen, nadir bir alt grubu tanımlar. Hastalığın kronik (süreğen) karakterde bir seyri vardır. İlk kez 1972 yılında tanımlanmıştır. En yaygın geliş yakınması, tek taraflı memede kitle ve memede ağrı şeklindedir. Genellikle tek taraflıdır. Meme başında çekinti, koltuk altında bezeler, deride iltihaba ait düzensiz görüntüler ve memede dışarıya akıntı yapan iltihabi bir durum ile de hasta başvurabilir. Tekrarlayıcı özelliktedir. Görüntü sıklıkla apse ya da kanserle karışır. Mamografi yapıldığında asimetrik görüntüler, iyi sınırlı kitle veya çok sayıda küçük kitle şeklinde bir görüntü olabilir” açıklamasında bulundu.
“GEBELİK SONRASINDA İLK BİRKAÇ YILDA ORTAYA ÇIKIYOR”
Hastalığın genellikle gebelik sonrasında ilk birkaç yılda ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu, “Daha nadir olarak hiç doğum yapmamış kadınlarda da gelişebilir. Sıklıkla meme kanserine benzer bir klinik görüntüsü vardır. Hastalığın kansere dönüşüp dönüşmeyeceği de sık merak edilen bir konudur. Ancak İGM hastalarında kanser gelişimi açısından artmış bir risk gösterilmemiştir. Ultrasonografi, mamografi gibi yöntemlerle memede var olan kitle kolayca saptanabilir. Sıklıkla saptanan kitleden iğne ile biyopsi alınır. Biyopsi bu konuda tecrübeli bir patolog tarafından değerlendirilmelidir. GM’e yol açabilen tüberküloz, sarkoidoz, mantar hastalıkları gibi hastalıklar inceleme sırasında ayırıcı tanıda değerlendirilmelidir” şeklinde konuştu.
“İLAÇLAR UZMAN KONTROLÜNDE KULLANILMALI”
Hastalık bazen bir yıl içinde kendini sınırlayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Sayarlıoğlu, şunları söyledi:
“Enfeksiyonun eşlik ettiği durumlarda enfeksiyon hastalıkları ve cerrahinin kontrolünde uygun antibiyotik ve direnaj işlemleri yapılabilir. İGM hastalarının nedeninin daha çok savunma sisteminden kaynaklanan anormallikler olduğu düşünülerek daha çok kortizon, metotreksat gibi savunma sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar mutlaka uzman kontrolünde kullanılmalıdır.”
“NADİR BİR HASTALIK OLDUĞUNDAN TAKİBİ ZOR”
GM hastalarının hem hastalığın nadir olmasından hem de tanıdan sonraki takip ve tedavi karmaşasından dolayı bölümler arasında git-gel yapmak durumunda kaldığını kaydeden Prof. Dr. Sayarlıoğlu, “Burada önemli olan, hastalığı kimin yöneteceğine karar verilmesidir. Sebebi belli olan GM hastalarında buna karar vermekte sıkıntı yoktur. Örneğin, hastalığın nedeni sarkoidoz ise göğüs hastalıkları ve romatoloji, bir enfeksiyon hastalığı ise enfeksiyon hastalıkları, granülomatöz polianjiit ise hastalığın romatoloji tarafından yönetilmesi konusunda bir karmaşa yoktur. Ancak GM tanısı konmuş ve eğer meme iltihabının bir nedeni saptanmamışsa (yani idiyopatik gruptan ise) bu hastalarımızın takibinin nereden yapılacağı konusunda bir karmaşa vardır. İGM hastalarının takibinde mutlaka ilgili bölümler arasında iyi bir koordinasyon olmalıdır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.