ABD’deki Washington Üniversitesi’nden Doç. Dr. Neel Bhatt ses tedavisi üzerine uzmanlaşmış bir cerrah. Ona göre hastalarının tedavi sürecinde ses kayıtlarını almak, gelişimini izlemek açısından çok değerli. Zaman zaman hastalarına da bu ses kayıtlarını dinleten uzman bu durumun hastalar için ne kadar rahatsız edici olabildiğine sıklıkla şahit oluyor.
Doç. Dr. Bhatt’a göre kaydedilmiş sesimizi dinlerken yaşadığımız rahatsızlığın ardında psikolojik ve fizyolojik nedenler yatıyor.
Öncelikle ses kaydından çıkan sesle konuştuğunuzda çıkan ses beyne farklı olarak iletiliyor. Ses kaydını dinlerken ses hava yoluyla kulağa geliyor. Buna ‘hava iletimi’ adı veriliyor. Ses kulak zarını ve küçük kulak kemiklerini titreştiriyor. Daha sonra bu kemikler ses titreşimlerini kulak salyangozuna (koklea) iletiyor. Bu da işitsel sinyalleri beyne gönderen sinir liflerini (aksonlar) uyarıyor.
Ancak konuştuğunuzda sesiniz farklı şekilde iç kulağınıza ulaşıyor. Sesin bir kısmı ‘hava iletimi’ yoluyla iletilirken çoğu kafatası kemikleri aracılığıyla içsel olarak iletiliyor. Konuşurken duyduğunuz kendi sesiniz hem dış hem iç iletimin bir karışımı. Bu kemik yoluyla iç iletim düşük frekansları güçlendiriyor. Bu nedenle insanlar konuşurken genelde seslerini daha derin/tok ve zengin algılıyor. Buna kıyasla kaydedilmiş ses ise daha ince ve tiz duyuluyor. Bu nedenle insanlar sesinden utanıyor veya rahatsız oluyor.
Bu rahatsızlığın bir başka nedeni de kendi sesinizin aslında yeni bir ses olması. Bir başka deyişle kendi algınızla gerçek arasındaki fark ortaya çıkıyor. Sesiniz kimliğinizin önemli bir parçası olduğundan bu uyumsuzluk hoşunuza gitmiyor. Birdenbire insanların başından beri bambaşka bir şey duyduğunu fark ediyorsunuz.
Aslında sesimiz kayıttaki hali gibi çıkıyor. Ancak gerçek sesimizi duymamızdan kaynaklanan rahatsızlık algıladığımızdan daha kötü olması da değil; temelde kendimizi başka şekilde duymaya alışık olmamız.
2005’te yayınlanan bir araştırmada hastalara kendi sesleri dinletilip puanlamaları istenmiş. Aynı sesler için araştırmacılar da puanlama yapmış. Sonuçta hastaların klinik çalışanlarının objektif değerlendirmesine kıyasla kendi seslerini daha olumsuz değerlendirdiği görülmüş.
Yani kafanızdaki ses, kayıt cihazından duyduğunuz kendi sesinizi sert şekilde eleştiriyorsa, muhtemelen içinizdeki eleştirmen aşırı tepki gösteriyor ve kendinizi fazla sert yargılıyorsunuz.
Kaynak: Diken