Beyin ve omurilik damar hastalıklarında girişimsel nöroradyolojinin önemine değinen Prof. Dr. Erol Akgül “Girişimsel nöroradyoloji ile klasik açık cerrahi yerine, yüksek teknoloji ve görüntüleme teknikleri kılavuzluğunda beyin ve omurilik damar hastalıklarının tedavisini sağlayabiliyoruz” dedi.
“HEKİM SAYISI OLDUKÇA KISITLI”
Prof. Dr. Akgül, girişimsel nöroradyoloji ile klasik açık cerrahi yerine, yüksek teknoloji ve görüntüleme teknikleri kılavuzluğunda beyin ve omurilik damar hastalıklarının tedavisinin sağlandığını belirterek “Altı yıllık Tıp Fakültesi ve dört yıllık asistanlık eğitimini tamamlayarak uzman olan radyoloji hekimlerinin girişimsel nöroradyolog olabilmeleri için ek olarak 2-3 yıllık eğitim programını tamamlamaları gerekir. Uzun ve uğraşlı bir eğitim gerekliliği nedeniyle girişimsel nöroradyoloji ile ilgilenen hekim sayısı dünyada ve ülkemizde oldukça kısıtlı” ifadelerini kullandı.
AKUT İNMEDE KULLANILABİLİYOR
Girişimsel nöroradyolojide temel görüntüleme yöntemi ve tedavide kullanılan yöntemin Anjiyografi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Akgül “1990’lı yıllardan sonra, teknolojik gelişime paralel olarak bu alanda hızlı değişimler yaşandı. Bunun sonucunda uygulama alanı genişlemiş ve bu yolla tedavi edilebilen hastalıklar çeşitlilik kazandı. Girişimsel nöroradyolojiyle beyin anevrizması (Baloncuk), beyin arteriovenöz malformasyonu (AVM; beyin damar yumağı), dural arteriovenöz fistül/malformasyon (Dural AVF)/Karotikokavernöz fistül, atardamar darlıkları (Beyin içinde ve boyunda), akut inme (Stroke; ani gelişen felç) ve tümör embolizasyonu (Damar tıkama) tedavi edilebiliyor” değerlendirmesinde bulundu.