Hüsamettin Cindoruk, 18 yaşında siyasete atıldı. Şimdi 88 yaşında. Aktif olmasa da siyasetle ilgili her gelişmeyi yakından izliyor. Ama gidişattan hiç memnun değil. “Türkiye’de bir iç barış sağlanması lazım. Yoksa gidişat çok kötü” uyarısında bulunuyor. Cindoruk siyasi partilerin kapatılmasına karşı. “Benim de mensubu olduğum Demokrat Parti, Adalet Partisi., Büyük Türkiye Partisi kapatıldı. Ama ben yine TBMM Başkanı oldum. Parti kapatmanın pratik bir sonucu yok. Partileri denetlemek gerekir. Onu da kapatarak değil, bir sürü başka tedbirlerler uygulayarak yapabiliriz” dedi.
SİYASET SERTLEŞİYOR
Cindoruk şunları söyledi: Siyasi partiyi kapatmak siyaseti sertleştirir, halkı demoralize eder. Aykırı partileri de parlamentoda muhafaza etmek lazım. Başkanlığım döneminde aykırı partiyi Meclis’te muhafaza ettim. Gece hadise yaratanlar, zorluklar çıkaranlar, direnç gösterenler oldu. Onlara demokrasinin hoşgörü rejimi olduğunu gösterdim. Leyla Zana’nın Kürtçe yemin ettiğinde o zaman cesaret sayılan bir şey yaptım, yargılanmalarını önledim. DGM tutuklamak üzereydi. Buna fırsat vermedim. Ancak, tedavi için yurtdışında bulunduğum sırada benim yerime bakan arkadaş dokunulmazlığı kaldırmış. Haklarında dava açıldı. Yargıtay son aşamada benim dediğimi kabul etti, Meclis kürsüsünde yapılan yemini suç saymadı. Necmettin Erbakan, ‘Kanlı mı olacak kansız mı olacak’ dedi. Ben gerekçelerini gösterip Erbakan’ı kurtardım. Aslında kurtardığım Erbakan değil, kurtulan parlamentomuzdu. Onun da partisi kapatıldı, yeni parti kuruldu. Sonunda iktidara geldi. Bugünkü iktidar da, kapatılan partinin sonucudur. Partileri disipline edecek olan dava değil, adil olmaktır.
SÖZLEŞMEDEN ÇIKILMAZ
Benim gördüğüm şu an ülkemiz tuluatla idare ediliyor. Son hadise de bunu gösteriyor. Hiç gereği yokken İstanbul Sözleşmesi kaldırılıyor. Kanun, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kaldırılamaz. O zaman, Birleşmiş Milletler sözleşmesi, Avrupa Birliği sözleşmelerinden de Cumhurbaşkanı kararnameleriyle çıkılabilir. O zaman, bunlar kanunlarla teminat altına alınmaz. İstanbul Sözleşmesi kararname ile iptal edildi deniliyor ama İstanbul sözleşmesinden bu haliyle çıkılamaz. Bunun için kanunun çıkarılması gerekir. Bu tuluattır. Basit hadise değildir. Meclis sadece güvence değil, Cumhuriyet’in teminatıdır.
Cumhuriyet rejiminin önsözü Andımız’dır!
Cindoruk sözlerini şöyle sürdürdü: Andımızı kaldıranlar da bilsin ki, Andımız Kuvayı Milliye’nin önsözüdür, Cumhuriyet rejiminin önsözüdür. Dr. Reşit Galip, Atatürk’ün sofrasında Atatürk’e karşı çıkan adamdır. Kuvayı Milliye devlet kuruyor. Andımızdaki Türk, Kuvayı Milliye’yi tarif ediyor. Andımız, Kuvayı Milliye’nin reçetesidir, Türkiye’nin reçetesidir. 100 yıllık devletimiz, toprak kaybetmemiş, Kıbrıs’ta Cumhuriyet kurmuş, Hatay’ı almış, anlaşmalar yapmış. Bu devletin yörüngesi belli. İdeolojisi laikliktir. Laiklik ideolojisi olan devletten, İslami devlet çıkarmak isteniyor. AKP iktidarında 20 yıl geçmiş, devlet kendini korumuş.
İKTİDARI KAYBEDERLER
Şimdi de ‘Hukuk Reformu’ yapacaklarını söylüyorlar. Cumhuriyet kazanmıştır, siyasi İslam’a geçirmek isteyenler kaybetmiştir. Yeni bir şey söylemezlerse, iktidarı da kaybederler. 21 yılın iktidarı sonuç alamadı. Cumhuriyetçiler, Kuvayı Milliyeciler kazanmıştır, Cumhuriyet medeniyeti kazanmıştır. Türkiye’nin iç barışa ihtiyacı var. Kavga bitsin artık. İç barış olmazsa Türkiye’nin birliği sıkıntıya düşer. Cumhuriyetin yurtdışındaki dostları azalmıştır. Hatta ‘Var mıdır?’ diye sormak lazım. Aramızda 911 kilometre sınır bulunan Suriye sınırında Arap askeri yok. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Kürdistan’ı tarif ederken pul bastırıyor. Pul bastırmak hakimiyetin simgesidir. Suriye’de Kürt Devleti hazırlığı içindeler. Türkiye’nin, Suriye’ye ihtiyacı var. Bunları kaybedersek Türkiye yalnız kalır. Dost kazanmak için içimizdeki kavgayı bitirmek lazım. Bölünme korkusundan kurtulmamız lazım. İçimizdeki birliği, beraberliği sağlarsak kendimizi korur, yeni dostlar ediniriz. Türkiye kendisine güvenmeli ve iç kavgayı bitirmelidir. Kavgaların dili çok kötü.
Hüsamettin Cindoruk, siyasete 1950’li yıllarda Demokrat Parti üyesi olarak atıldı. Yassıada’da DP üyelerini savunan avukatlar arasında yer aldı. Doğru Yol Partisi ile Demokrat Türkiye Partisi’nin liderliğini yaptı. Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde, Meclis Başkanı olarak zaman zaman Cumhurbaşkanlığı’na vekalet etti. Şimdi 88 yaşında. Tecrübesiyle iktidarı, muhalefeti ve halkı uyarmaya çalışıyor.