Dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olmak suçlarından Alisya Bahar Candan’ın 14 yıldan 44 yıla kadar, Nihal Candan adıyla bilinen Gülnihal Çiçek’in ise 8 yıldan 24 yıla kadar hapsi istenen davanın görülmesine devam edildi.
Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4. celsesi görülen duruşmada tutuklu sanık Bahar Candan ile tutuksuz olarak yargılanan ablası Nihal Candan hazır bulundu.
Duruşmaya SEGBİS sistemi ile bağlanan örgüt lideri Onur Apaydın savunma yaptı.
“NE NİHAL’İ NE DE DAVADA TARAF OLANLARI KANDIRMADIM”
Duruşmada samimi bir şekilde bildiklerini anlatacağını söyleyen örgüt lideri Onur Apaydın, şöyle konuştu:
“Eski bir polis memuru olarak karşınızda bulunmaktan hicap duyuyorum. Hakkımda birçok itham, birçok iddia var. Kimse göründüğü kadar iyi, anlatıldığı kadar kötü değil. En başında yanlış bilinen bir husus; ben Kaan Hamzaoğlu ismini kullanarak, kendimi zengin göstererek ne Nihal’i ne de davada taraf olan hiçbir kimseyi kandırmadım. Benim 2014 yılından beri Hamzaoğlu Araç Kiralama ve Hamzaoğlu Büfe olarak işlettiğim yerler vardı. Aynı zamanda ben polis memuru olarak çalışıyordum. Tabelamda o yıllarda Hamzaoğlu yazıyordu.
Ailem dahil bana Kaan der herkes. Polis memurunun ismini ve soy ismini değiştirmesi diğer insanlara göre daha külfetli olduğu için bununla ilgili bir başvuru yapmadım. Benim aile durumum ultra zengin değil fakat orta halli bir aileden daha iyi durumdayım. Kiralama firmamda 20’ye yakın araç vardır. Bu araçların tamamı benim aileme ve bana aitti. Yani kiralanmış araçlar değildi. Ben bu iş yerlerimi Ümit Saral’ın bitmek bilmeyen talepleri nedeniyle kapatmak durumunda kaldım. 2021 yılı Mayıs ayına kadar polis maaşı ile geçindim. Ümit Saral Organize Suç Örgütü içerisinde yer aldığım için çok pişmanım herkesten daha üzgünüm.”
“NE ZAMAN ESKİ KIZ ARKADAŞIMI MEDYAYA SUNDULAR BEN ÖRGÜT LİDERİ OLDUM”
Onur Apaydın savunmasının devamında, “Ben bu sisteme ucuza araba almaya, gelir elde etmeye girmedim. Özel ilişkilerime dair kötü bir insan profili olarak aktardılar ama eski ilişkilerimde ne intihar eden, ne cezaevine giren olmadı. Ümit Saral Organize Suç Örgütü denilen bu yapıdan eğer aileniz biraz zenginse hiçbir şekilde kaçamazsınız. Ben polis memuru iken vatansever bir polistim. Herhangi bir sıkıntım da yoktu. Operasyondan 6 ay sonra hakkımda yakalama kararı çıkmış 1 yıllık süreçte benim bundan haberim bile olmadı. Benim hiçbir adresime baskın da yapılmadı. Ne zaman eski kız arkadaşımı medyaya sundular ben örgüt lideri oldum” ifadelerini kullandı.
Sanık Apaydın “Araç satılmasında, alınmasında benim yönlendirmem olmadı. Müştekiler ile benim görüşmem dahi yok. Ben örgüt liderliği ve dolandırıcılık suçlamasını kabul etmiyorum. Candan kardeşlerden sonra bana örgüt lideri dediler. Nihal ile Bahar nerede görülmüş onu da söyleyeyim. Bir estetik kliniği açılışı ile ilgili tanıdığımla bir araya gelmiştim. Bir tanıdığım benden ısrarla Nihal ve Bahar Candan’ı çağırmamı istedi. Ben aramın kötü olduğunu kesinlikle gelmeyeceklerini söyledim. Bir arkadaşım aracılığı ile ısrara dayanamayarak kızları çağırttım. Bahar ve Nihal Candan geldi. Beni görünce oradan uzaklaşmışlar. Hiç masaya bile oturmadılar. Bunlar masadakiler kim bilmez bile. Ucuza araba, pahalı araba arabanın a’sı ile ilgili bir konuşma olmadı” dedi.
Öte yandan duruşma devam ederken Nihal Candan anneannesine gitmek istediğini ve yorgun olduğunu söyledi.
Bahar Candan ise ablası ve anneannesinin gitmemesi için tepki gösterdi. Nihal Candan bunun üzerine “Ben bir daha gelmeyeceğim bu ayarsız kızın duruşmasına” dedi.
Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 18 Eylül Çarşamba gününe ertelendi.
İDDİANAMEDEN
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 38 müşteki, 1 müşteki şüpheli ve Nihal ile Bahar Candan’ın aralarında bulunduğu 21 sanık yer almıştı.
Bahar ve Nihal Candan’ın suç örgütünün hiyerarşik ve organik yapısı içerisinde yer aldığı iddianamede kaydedilmişti.
İddianamenin devamında “Şüphelilerin önceki tarihlerde çeşitli televizyon programlarına uzun süre katıldığı, ünlü olduktan sonra magazin programlarında da yer aldığı, sosyal medya platformunda çok sayıda takipçiye ulaşması sebebiyle günümüzde sosyal medya fenomeni ve ekran yüzü olarak tabir edilen bir sıfatının bulunduğu, dolayısıyla toplumun geniş kesimleri tarafından tanınan bir sima olduğu, bu özelliği sebebiyle de suç örgütü tarafından dolandırıcılık eylemlerine yönelik düzenlenen özel toplantılarda mağdurların kandırılmasında etkin rol oynadığı” ifade edilmişti.
İddianamede örgüt lideri Onur Apaydın’ın örgüt içerisinde ‘gizli muhasebeci ve kasa’ konumunda olan Alisya Bahar Candan üzerinden bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği ve elde edilen suç gelirinin aklandığı belirtilmişti.
Öte yandan mağdur temin etme görevlisi olan şüpheli Hacı İsrafil Sağlam iddianamede yer verilen ifadesinde örgüt toplantılarına katıldığını söyleyerek, “Toplantılara üst kademeden herkes katılıyordu. Saha elemanları ve alt kademe asla katılamazdı. Örgütün üst yönetimindeki herkes iştirak ediyordu. Toplantıların ikisinde Nihal Candan’ı gördüm. Nihal Candan örgüt lideri Onur Apaydın’ın sevgilisiydi. Diğer şahıslar Nihal Candan’a saygı gösteriyor ve mesafeli davranıyordu. Nihal Candan’ın yanında örgütün iç işleyişine ilişkin konular araba alım satım işler konuşuldu” şeklinde beyanda bulunduğu da iddianamede ifade edilmişti.
İddianamede Bahar Candan’ın ’suç örgütüne üye olmak’ suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar ’kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık’ suçundan ise 2 kez 12 yıldan 40 yıla kadar olmak üzere toplamda 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle, Nihal Candan’ın ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Öte yandan diğer 20 şüpheli hakkında ise değişen oranlarda hapis cezası istenmişti.