Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Abdullah K, 1995 yılında terör olayları sebebiyle ikamet ettiği köyden ayrılmak zorunda kaldığı için zararlarının karşılanması talebiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına başvurdu. Abdullah K, komisyonun başvuruyu reddetmesi üzerine kararın iptali talebiyle idare mahkemesinde dava açtı. İdare Mahkemesi, komisyonun ret kararını iptal etti.
Abdullah K, bu kez Valiliğin aradan geçen zaman içinde iptal kararının gereğini yerine getirmediği gerekçesiyle tazminat talebiyle tam yargı davası açtı. İdare mahkemesi tarafından başvurucunun maddi tazminat talebi kısmen kabul, kısmen reddedildi. Bu karara itiraz edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi ise davayı süre aşımından reddetti. İdare Mahkemesinin gerekçesinde, idareye başvurarak mahkeme kararının yerine getirilmesinin istenebileceği, bunun süresi içinde yapılması gerektiği belirtilerek, olayda dava açma süresi olan 60 gün içinde tam yargı davasının açılmadığı kaydedildi.
Abdullah K, Bölge İdare Mahkemesinin kararı üzerine, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. Yüksek Mahkeme, başvurucuyu haklı bularak, adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti. Kararda, Türk hukukunda genel icra sürecinden farklı olarak idari mahkemelerce verilen kararların uygulanmasına ilişkin özel bir takip süreci veya ayrı bir idari ya da yargısal mekanizma öngörülmediği kaydedildi. Anayasa ve 2577 sayılı Kanun uyarınca idarenin, mahkeme kararlarını derhal ve gecikmeksizin uygulamak zorunda olduğunun altı çizilen kararda, “İdare, hiçbir durumda hakkında verilen kararları değiştiremez, uygulanmasını geciktiremez, reddedemez veya bir idari kurumun iznine bağlı kılarak bir kararın uygulanmasını dolaylı olarak engelleyemez ve geciktiremez.” denildi.
Somut olayda, Bölge İdare Mahkemesinin başvurucunun mahkeme kararının uygulanmaması üzerine açtığı tam yargı davasında, dava açma süresinin başlayabilmesini, “mahkeme kararının uygulanması talebiyle idareye başvurma şartına bağladığı” belirtildi. Anayasa Mahkemesinin kararında, Bölge İdare Mahkemesinin, iptale ilişkin mahkeme kararlarının başvuruculara tebliği üzerine dava açma süresi olan altmış gün içinde davanın açılmadığını da belirterek, davanın süresinde olmadığını vurguladığı aktarıldı.
Yüksek mahkemenin kararında, şunlar kaydedildi:
“Başvuruya konu dava, iptale konu idari işlem sebebiyle talep edilen tam yargı davası olmayıp davaya konu idari işlemin iptal edilmesine rağmen kararın uygulanmaması sebebiyle açılmış tam yargı davasıdır. Somut başvuruya konu olayda Bölge İdare Mahkemesinin açılan tam yargı davasını 2577 sayılı Kanun’un 12. maddesinde belirtilen sürede açılmadığı gerekçesiyle reddetmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.”