İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan itibaren küresel rezerv olarak kullanılan Amerikan doları son 1 yılda popülerliğini yitirmeye başladı. Dünya çapında bir çok ülke küresel ticaretin en yaygın para birimi olan doları bırakıp kendi para birimleriyle ticaret yapma rotasına girdi.
Doların etkinliğini yitirme süreci Ukrayna savaşıyla hız kazandı. Ukrayna’yı işgal eden Rusya, savaşın başlamasıyla benzeri görülmemiş yaptırımlara uğradı. Yaptırımlara karşı önlem olarak ticaret ortaklarına enerjiyi “rubeyle satacağını” söyledi. Türkiye, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerle başlayan bu yeni akıma her ay bir başka ülke katıldı.
Enerji ticaretinde doları terk eden ülkelerden en ilginci uzun süredir ABD dostu olan ülkelerdi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Fransa, ve Almanya da çeşitli ticari ilişkilerinde dolar harici para birimleri kullanmaya başladı.
DOLAR NEDEN TERK EDİLİYOR?
“Dedolarizasyon” süreci ABD medyasında da çokça konuşulmaya başlandı. Genel kanı; ABD’nin yıllardır uyguladığı ekonomik yaptırımların Ukrayna işgali sonrası daha da kontrolden çıktığı ve küresel çapta bir çok ülkenin kendisini tehdit altında hissettiği yönünde.
Amerikalı Cumhuriyetçi senatör Marco Rubio, doların küresel hegemonyasının çeşitli devletlere yönelik silah olarak kullanılmasının ABD’ye karşı bir güvensizlik yarattığını öne sürdü. Dahası Fox’a yaptığı açıklamada bunun “sadece Amerikan dış politikasına değil tüm Amerikalılara zarar vereceğini” söyledi. Rubio, doların küresel hegemonyasının orta sınıf Amerikalının refahını sağladığını ve bunun kaybedilmesinin ciddi bir yoksulluk ve enflasyona yol açacağını iddia etti.
KIRILMA NOKTASI SUUDİ ARABİSTAN
Suudi Arabistan son yıllarda ABD dış ilişkilerinin en dalgalı olduğu ülkelerden birisi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrası kopma noktasına gelen ilişkiler Biden hükümetinin seçilmesiyle daha da karmaşık bir hal aldı. ABD başkanı Biden, seçim kampanyasında Suudi Arabistan’ı “parya devlet” haline getireceğini söylemişti.
2022 Kasım’da ABD ara seçimleri yaklaşırken Biden aradaki buzları eritmek üzere Riyad’ın yolunu tuttu. Epey soğuk geçen bir buluşmanın ardından Biden petrol üretiminin arttırılması için zoraki bir söz almayı başardı. Ancak Suudiler, seçime sadece 1 ay kala bu sözlerinden döndü. Petrol üretimin arttırmak yerine azaltma kararı aldılar. Biden, bu kararın ara seçimlerden sonra yürürlüğe girmesini istese de talebi karşılık bulmadı. Yüksek petrol fiyatlarıyla seçime giren Biden hükümeti, Temsilciler Meclisi’nin kontrolünü Cumhuriyetçilere kaptırdı.
Suudiler tam da bu dönemde Çin’le ilişkilerini geliştirmeye başladı ve Yuan’la ticaret yapmaya karar verdiler. Çin gözetiminde İran’la yapılan anlaşma sayesinde 8 yıldır Ortadoğu’yu kana bulayan Yemen Savaşı en azından şimdilik durakladı.
AKIM BÜYÜYECEK Mİ?
Açıkçası ekonomistler ve uluslararası ilişkiler uzmanları doların tam anlamıyla sonunun gelmesini ya da dedolarizasyonun bir kaç yıl içinde bitmesini beklemiyorlar. Bu, uzun yıllar alacak bir süreç. Ancak şu anki yönelimler giderek daha fazla ülkenin kendi parasıyla ticaret yapmaya başlayacağını gösteriyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ABD karşıtı açıklamaları da buna işaret ediyor.
Macron, Politico’ya verdiği röportajda, “ait olmadığımız kavgalara çekilmeyeceğiz, Avrupa olarak kendi savunma harcamalarımızı arttırmalıyız” gibi cümleler kurdu. Hatta Politico, Macron’un Tayvan ve Avrupa’nın stratejik otonomluğu üzerine yaptığı “radikal” yorumların, Fransız yetkililer tarafından paylaşılmasına izin verilmediğini belirtti.
Bu akıma başka ABD müttefiklerinin de katılma ihtimali bize uzun vadede ABD’nin yaptırım gücünün azalacağını söylüyor.