Bir insan hakları savunucusu, bir futbol efsanesi ve bir prens. Kederli bir koca, feminist bir hak savunucusu ile bir Hollywood yıldızı.
Çok farklı arka planlardan gelen bu kişiler, İran’ın içinde ve dışında yaşayan birçok İranlının umutlarını ve hayallerini taşıyor. İran’da protestocular, bu muhalif isimlerden, din adamlarının iktidardan uzaklaştırılacağı bir koalisyon kurmalarını ve birleşmelerini istiyor.
Mahsa Amini’nin Eylül ayında polis nezaretinde ölümünden bu yana ülkede sular durulmuş değil.
Gösterilerde en az 500 kişi öldü ve yaklaşık 20.000 kişi hapiste.
Sayısız istek ve talebe rağmense İran muhalefeti birlik olmuş değil. Bazı siyasi uzmanlar, birleşik bir muhalif yapının olmamasını şu an için bir güç olarak görüyor.
Londra’da yaşayan bir siyasi analist olan Mohammad Barzanjeh, “Bu merkezi olmayan bir hareket olduğu için İran rejimi, lideri öldürerek veya tutuklayarak bu hareketi bastıramaz” diyor.
“Ancak muhalif hareket geliştikçe, stratejisini tanımlamak için siyasi bir liderliğe ihtiyaç duyacak; sloganların ise bir şeye karşı olmaktansa bir şeyi temsil etmesi gerekecek.”
Barzanjeh, şu ana kadar dile getirilen tek olumlu protesto sloganının ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ olduğunu ekliyor.
İran’da ve gözaltında
İran’daki dini yönetime meydan okuyan son muhalefet lideri, 2009 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olan Mir Hüseyin Musavi idi.
Musavi o zamandan beri ev hapsinde ve artık iyice yaşı ilerledi.
‘Yeşil Hareket’, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın seçilmesinin hileli olduğunu düşünen milyonların sokağa dökülmesi ile doğmuştu.
Yıllar boyunca, sistemi eleştiren yenilikçi isimlerin çoğu hapse atıldı ya da göz önünde çekilmek zorunda kaldı.
Ve bir çoğu da, tutulmayan sözler ve bocalayan bir ekonomiden hayal kırıklığına uğramış genç nüfus nezdinde itibarlarını kaybetti.
Önde gelen siyasi tutuklular Nergis Muhammedi ve Nesrin Sotoudeh’in sokaktaki protestoculardan destek alma şansları var ama liderlik rolü için yeterli desteği toplayamayabilirler. Her ikisi de İran’da insan haklarını destekleyen çalışmaları ile dünya çapında ün kazandı.
Nergis Muhammedi, ölüm cezasına karşı çıktığı için cezalandırıldı.
İnsan hakları avukatı olan Nesrin Sotoudeh de zorunlu başörtüsüne karşı tutumuyla biliniyor.
Sotoudeh cezaevinde tek kişilik hücrede tutuldu sonrasında da avukatlık yapması veya ülkeyi terk etmesi yasaklandı.
Birçok kişi, sürgündeki siyasi figürleri, kendileri yurtdışında güvenlik içinde yaşarken, insanları şiddet yanlısı bir rejime karşı mücadele ederek hayatlarını riske atmaya teşvik etmekle itham ediyor.
Yurtdışındaki muhalif isimler, önce ülke içindeki İranlıları sokağa dökülme çağrısı yapmaktan kaçındı, ancak bu yaşanınca da eylemleri öven açıklamalar geldi.
Şu an yaşanan protesto dalgası ülke geneline yayılmış olsa da, 2009’daki gibi milyonlar sokaklara dökülmüş değil.
Barzanjeh, “Gerçekten bir fark yaratmak için, sokak protestolarının kritik bir kitleye ulaşması gerekiyor” diyor.
Ülke dışında sürgündeki isimler
Rıza Pehlevi, İran’ın muhalefet cephesinde, devrim öncesine duyulan özlemi temsil eden bir kişilik.
2018 protestolarında bazı genç göstericilerin onun adını bağırması ve İran’a dönmesi için çağrıda bulunması ile ismi yeniden gündeme geldi.
Ancak Rıza Pehlevi’nin daha aktif bir rol üstlenme konusundaki isteksizliği ve kendisinin aday olmayacağı bir cumhuriyeti tercih etmesi, destekçilerinin çoğunu hayal kırıklığına uğrattı.
MEK olarak bilinen Ulusal Direniş Konseyi söz konusu olduğunda ise İran’ın müstakbel cumhurbaşkanı uzun zaman önce seçildi.
Meryem Rajavi, MEK’in o zamanki lideri Mesud Rajavi’nin eşi olan eski bir direnişçi.
Rajavi, disiplinli ve etkili destekçilerin merkezinde olduğu bir organizasyonu yönetiyor.
Karşıtları tarafından bir ‘tarikat’ olmakla eleştiriliyorlar. Ve fakat önde gelen Batılı politikacıların lehte konuşma yapmasını sağlayacak bütçeye sahipler.
MEK, İran’da yeraltında ajanları olduğunda ısrar ediyor.
Ancak birçok kişi, örgütün 1980’lerde İran’la savaşı sırasında Irak’a sığınmasına hâlâ tepkili.
Yakın zamana kadar MEK, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütleri listesinde de yer alıyordu.
Daha az karışık bir hikayeye sahip potansiyel bir muhalefet lideri de 2004 Asya’da Yılın Futbolcusu seçilmiş olan Ali Karimi.
Protestolara verdiği net destekle bir kısım halkın kalbini kazanmış ve tanınan bir isim.
Karimi Dubai’de yaşıyor ve çoğunlukla Instagram sayfası ve Twitter hesabı aracılığıyla İran muhalefeti ile iletişim kuruyor.
Destekçilerinin çoğu, onun bir liderlik rolü üstlendiğini görmek istese de, böylesine geniş bir harekete liderlik etmek için gereken karizmaya ve siyasi uzmanlığa sahip olmadığına inananlar da var.
Hamid Esmaeilion’u kamuoyunun önüne çıkaransa akla hayale gelmeyecek bir olaydı.
Ocak 2020’de Ukrayna yolcu uçağının (PS752) İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) tarafından düşürülmesi, İran’ın yakın tarihinin en trajik olaylarından biridir.
O uçuşta karısını ve kızını kaybeden diş hekimi Esmaeilion, yas tutan bir baba ve eşten, cesur bir muhalefet figürüne dönüştü.
Ancak sosyal aktivist olarak bilinmeyi tercih ettiğini söyleyerek lider ve hatta siyasi aktivist unvanını sahiplenmiyor.
Esmaeilion, dünya çapında on binlerce İranlıyı rejim karşıtı mitinglere katılmaya teşvik etmeyi başardı.
Hamid Esmaeilion, İslam Cumhuriyeti’ne duyduğu derin nefret ve diasporadaki diğer muhalif figürlere itibar kaybettirmiş geçmiş siyasi tutumlarda yer almaması nedeniyle protestocular arasında benzersiz bir yere sahip.
Mesih Alinejad, İran’da reform yanlısı bir gazeteciydi.
Ülkeden ayrıldıktan sonra, ahlak polisi tarafından taciz edilen sayısız kadının videoların paylaşarak zorunlu başörtüsüne karşı kampanya başlattı.
İran içinde örgütlü bir sivil direnişin ilk kıvılcımlarını yakan kişi olarak kabul edilebilir.
Ancak 2019’da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun yanında çekilen görüntüsü ve Trump yönetimine koronavirüs pandemisi sırasında İran’a yönelik yaptırımları hafifletmemesi çağrısı yapması tartışma yaratmıştı.
FBI’a göre İran rejimi onu kaçırma planı da yaptı.
Mevcut protestoların başlangıcında, İran diasporasını ülkenin yurtdışındaki temsilciliklerini basma çağrısı yaptı.
Alinejad daha sonra bu tweet’i sildi ve Biden yönetimini İran’a karşı fazla yumuşak olmakla eleştirdi.
Ancak ABD, İran konusunda özel bir BM Güvenlik Konseyi oturumu düzenlediğinde, o toplantıya davet edilmedi.
Onun yerine tıp okuyan bir Hollywood oyuncusu toplantıya katıldı.
Nazanin Boniadi, yetişkin hayatında anavatanını yalnızca bir kez ziyaret etmiş bir insan hakları aktivisti.
Daha az siyasi olması onu birçok İranlı arasında tersine daha popüler kılıyor ama ülke içinde isminin az tanınması şimdilik onun en büyük engeli olabilir.
BUNDAN SONRASI?
Bu yılın son gününde eşi görülmemiş bir birliktelikle, sürgündeki tüm muhalif isimler yeni yılı aynı mesajla kutladı.
Açıklamada, “2022 yılı, İranlıların dayanışmasının ihtişamını gösterdi. 2023 zaferin, özgürlüğün ve adaletin yılı olacak” denildi. İran içindeki muhalif figürler bu açıklamayı paylaşmadı. Bunu istemediklerinden mi yoksa baskıdan mı yapmadıkları bilinmiyor.
Bu ülke içindeki havayı ölçmenin ne kadar zor olduğunun bir işareti. Halkı sokağa çıkmaya çağıran tek organizasyon, Kürt siyasi grupları.
Barzanjeh, “Sürgündeki ulusal muhalefetin aksine, Kürt grupları İran’ın Kürt nüfusu içinde kök salıyor. Onlar bir siyasi örgütlenme modeli olarak hizmet edebilir” diyor.
Mahsa Amini’nin Kürt olması nedeniyle bu şaşırtıcı değil. İran’da protesto ateşini azınlıklar canlı tutuyor.
Cumhuriyet