Büyük şehirlerde çalışma temposu ve hayat koşturmacası dolayısıyla yemek hazırlamaya yeterli vakit bulamamaları insanları daha pratik ve kolay hazırlayabilecekleri ürünlere yönlendiriyor. Bu ürünlerin başında ise özellikle pandemi ile birlikte tercih edilme sıklığı artış gösteren dondurulmuş gıdalar geliyor. Aslında yurt dışı ile kıyaslandığında Türkiye’de dondurulmuş gıdaya bakış açısında ciddi bir ön yargı var.
Fakat son zamanlarda paylaşılan verilere göre, pratik, zaman bakımından avantajlı ve ekonomik olması dolayısıyla dondurulmuş gıdaların tüketim oranları günden güne artıyor. Hatta aynı şekilde dondurulmuş gıda pazarı da ciddi bir ivme kazanarak yüzde 43 büyüme kaydetti.
UZMANINDAN DONDURULMUŞ GIDALAR İÇİN ÖNYARGILARI YIKAN YORUM
Özellikle pandemi ile birlikte tüketimi artan dondurulmuş gıdalarla ilgili bilgilendirmelerde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özlem Persil Özkan, sanılanın aksine gıdaları dondurma işleminin diğer besin muhafaza işlemlerinden daha iyi olduğunu aktardı.
Özkan ayrıca besin değerlerinin korunduğu ve zaman açısından da pratiklik sağlayan dondurulmuş sebzeler sayesinde de yeterli olmayan sebze tüketiminin de arttığını söyledi.
GIDALARIN BESİN DEĞERLERİNİ DİĞER BESİN MUHAFAZA İŞLEMLERİNDEN DAHA İYİ KORUYOR
Dondurulmuş gıdaların sağlıksız olduğu düşünüldüğü için önyargıların olduğunu aktaran Özkan, aslında bu besin muhafaza işleminin daha iyi olduğunu söyledi. Özkan, “Dondurma işlemi diğer alternatif besin muhafaza yani kurutma, konserveleme gibi yöntemlere göre daha çok besin değerini koruyan bir işlem. Besinleri dondurarak sakladığınızda en yüksek düzeyde besin değerini, lezzetini, orijinal rengini korumuş oluyorsunuz” dedi.
“SEBZE TÜKETİMİ BU SAYEDE ARTTI”
Önceden zaman kaybından dolayı tercih edilmeyen sebze grubunun da bu sayede tüketiminde artış yaşandığını ifade eden Özlem Persil Özkan, “Dondurulmuş sebze ve meyvenin tüketimi son derece pratik. Belki yıkamak, ayıklamak için zaman bulamıyor olabilirsiniz ama dondurulmuş dolabınızda bulunan sebzeyi yarım saat içerisinde yemeye hazır bir şekilde sofraya koyabilirsiniz. Hem ayrıca daha ekonomik oluyorlar. Dolayısıyla insanların tercih etmesini haklı buluyorum ve bunda da bir sakınca görmüyorum. Zaten insanların sebze tüketimi yoğun çalışma şartlarından dolayı önerilen düzeyde olamıyordu. Fakat dondurulmuş sebzeler vasıtasıyla sebze tüketimin arttığına dair veriler var elimizde” şeklinde konuştu.
EN ÖNEMLİ NOKTA ÇÖZDÜRME İŞLEMİ
Dondurulmuş gıdaların tüketim öncesinde en dikkat edilmesi gereken konunun doğru çözdürme işlemi olduğunun da altını çizen Özlem Persil Özkan açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Dondurulmuş ürünleri çözdürme sürecinde bir takım kurallar var. Örneğin çözdürülmüş bir ürünün tekrar asla dondurulmaması gerekiyor. Bunun yanı sıra besinleri çözdürürken uzun sürede çözünmesi gereken örneğin et ürünleri mutlaka derin dondurucudan çıkarınca buzdolabının soğutucu kısmında çözünmeli. Ya da fırınların çözdürme ayarında ve ısısından faydalanılabilir. Oda sıcaklığında çözdürmek doğru değil, çünkü o zaman mikroorganizma faaliyetini başlatmış ve arttırmış oluyorsunuz. Bir de tabi iyi pişirmek lazım. İyi pişirdiğinizde ısıya duyarlı olan mikroorganizmaları yok ediyorsunuz. Dondurma işlemi sterilize işlemi değildir. Besini dondurduğunuzda yapısındaki mikroorganizmayı yok etmiyorsunuz ama faaliyetini durduruyorsunuz. O nedenle çözdürme ve pişirme aşamaları önemli.”
ASIL SAĞLIKSIZ OLAN ‘ETİKET OKUMAMAK’
Sadece sebze ve meyvelerinin saf hali dışında dondurulan hamur işi, hazır yemekler ya da pasta ürünlerinin içeriğinin her zamanki sağlıklı beslenme kurallarına uygun olarak kontrol edilmesi gerektiğini de ifade eden Özlem Persil Özkan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Pişirmeye hazır bir şekilde kullanıma sunulan, soslu yiyecekler, yemeklerin dondurulmuş hali tuz ve yağ açısından yüksek olabilir. Ya da şeker ve basit karbonhidratları bir miktar daha fazla içeriyor olabilir. Ama bu dondurulmuş olmasından kaynaklı değil. Siz restorandan yemek siparişi verirken de zaten besin içeriğine dikkat etmeniz gerekiyor. Biz diyet reçetelerini hazırlarken kişilere neyi nasıl pişireceklerine ve içinde neyin ne kadar yer alacağına dair bilgiler de veriyoruz. O nedenle kronik hastalığı olan ya da riski taşıyan örneğin yüksek tansiyon, kalp damar hastalığı, şeker hastaları ya da kanser geçirmiş olan kişiler ya da riski bulunan kişilerin beslenmelerinde tuzu, yağı, basit karbonhidratları kısıtlayarak tüketmeleri lazım.
Bu zaten sağlıklı beslenme önerilerinde de var. O nedenle tüketim sıklığı ve porsiyon miktarı önemli aslında. Sürekli bu tür ve hazır gıdalara maruz kalmak çok doğru bir yaklaşım olmayabilir. Bu yüzden bu konulara dikkat etmeleri ve mutlaka etiket okumaları çok önemli. Çünkü biz kişilere sağlıklı beslenme önerileri verirken diyetlerinde trans yağ içeren ürünlerin olmaması gerektiğini, doymuş yağ miktarının ve toplam yağ miktarının kısıtlanması gerektiğini, basit karbonhidratların yine kısıtlanarak alınması gerektiğini öneriyoruz. Bütün bunları göz önüne aldığımızda restorandan da söylesek, lokantada da yesek, evde de pişirsek, pişirdiğimiz yemeğe nelerin girmesi gerektiğini bilerek yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla yemeğe hazır dondurulmuş ürün alırken asıl dikkat edilmesi gereken şey etiket okumaktır.”