12 yıldır New York’ta ultra zengin ailelerin çocuklarına yaşam koçluğu yapan Aprajita Anand, maddi açıdan hiçbir kaygısı olmayan çocukların duygusal anlamda ciddi mücadeleler verdiklerini anlattı.
Uzman isim, toplumda sık sık “şımarık zengin çocukları” olarak tanımlanan bu gençlerin, reddedilme ve başarısızlık gibi endişeler taşıdını anlattı.
Ebeveynleri kadar başarılı olamamaktan korkan bu bireylerin problemleri arasında değerlerinin bindikleri arabalarla ve kıyafetlerle ölçülüyor olması da var.
Ultra zengin çocuklar, kendi aralarında bir üstünlük yarışına giriyor ve sosyal çevreleri tarafından dışlanmaktan korkuyor. Bu duruma eğitim hayatında daha sık rastlanıyor. Bu çocuklar, her yönüyle harika bir okul kazanmadıklarında bile kendilerini yetersiz hissediyor.
Onca maddi imkan içinde bu tür zorluklarla karşılaşan gençler; bir baş etme mekanizması olarak sosyal medya, video oyunları, alışveriş veya madde kullanımı gibi davranışlarla kendilerini uyuşturuyor. Ebeveynlerin ilk tepkisi, çoğu zaman çocuklarını terapistlere göndermek olsa da, bazı durumlarda terapi etkili olmayabiliyor. Kendilerini kaybolmuş hisseden çocuklar, anlaşılmaz olduklarını düşünerek kurban rolüne giriyor.
Daha çok kendi sınıfından olan insanlarla rekabet halinde olan zengin çocukları için başarının tanımı da değişiyor. Başarıyı, prestijli okullar ve yüksek maaşlı işler gibi yüzeysel faktörlere indirgeyen bu çocuklar, bir yandan tutsak da hissediyor.
Uzman isim, maddi yönden güçlü olanaklara sahip ailelerin çocuklarına daha fazla sorumluluk verilmesini tavsiye ediyor. Aprajita Anand, ev işlerine yardım etmek ve gönüllü çalışmalara katılmanın, bu çocukları daha hayatın içinde hissettireceğini ve kasvetli rekabet ortamından uzak tutabileceğini ileri sürüyor.