Yüzlerce yıldır biz Türklere yurt olmuş Anadolu toprakları dördüncü jeolojik dönemde oluşmuş ve yine bu dönemde şekillenmiştir. Asya ve Afrika levhaları arasında sıkışan bu coğrafya dağlar ve sıradağlar açısından son derece zengindir. Elbette dünyanın pek çok farklı noktasında çok daha büyük dağlar var ancak Türkiye’nin en büyük dağları da dünya ile yarışacak kilometrelerce yüksekliğe sahiptirler.
Görenleri kendine hayran bırakan Türkiye’nin en büyük dağları, yalnızca yükseklikleri ile dikkat çekmiyorlar aynı zamanda pek çok ilginç özelliğe sahipler. Hatta bu özelliklerin büyük bölümünü ilk kez duyacak olabilirsiniz. Üstelik bazıları bölgenin medeniyetin beşiği olması nedeniyle dini bir öneme bile sahipler. Gelin Türkiye’nin en büyük dağlarına yakından bakalım ve bu dağların en dikkat çeken özelliklerinden bazılarını görelim.
Türkiye’nin en büyük dağları:
Ağrı Dağı:
5137 metrelik yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde bulunmaktadır. Dağın pek çok farklı dilde adları vardır ancak Türkçe ismi 13. yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Ağrı Dağı’nın Atatürk Zirvesi ve İnönü Zirvesi olarak adlandırılan iki zirvesi bulunmaktadır. En üst zirve noktasında yaklaşık 10 kilometrekarelik bir buzul alan vardır.
Yahudilik ve Hıristiyanlık inancına göre Nuh’un gemisi Ağrı Dağı zirvesindedir. Kuran-ı Kerim’de bu dağ için Cudi Dağı işaret edilir. Marco Polo, Ağrı Dağı için asla çıkılamaz demiştir. İlk tırmanış ise 1829 yılında Friedrich Parrot tarafından gerçekleştirilmiştir. Bir dönem yasaklanmış olsa da günümüzde Ağrı Dağı popüler bir tırmanış rotasıdır.
Cilo Dağı:
4170 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı olan Cilo Dağı, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde bulunmaktadır. Güneydoğu Toroslar’ın en doğu uzantısı olan Cilo Dağı, tektonik bir dağ olmasına rağmen kar ve buzullarla kaplıdır. Bu buzullar Cilo, Sat ve Kabuşşahap olarak üç bölgede toplanır.
Cilo Dağı’nın 3500 metreden sonrası daima karlıdır ve şiddetli bir buzullaşma vardır. 10 kilometre uzunluğunda tekne vadiler, 2 bin metrelik moren setler ve hörgüç kayalar buzullaşmanın etkisi ile oluşmuşlardır. İlk kez 1931 yılında Cilo Dağı’nın Uludoruk zirvesine Ludwig Sperlich ve Ludwig Krenek tarafından bir tırmanış gerçekleştirilmiştir.
Süphan Dağı:
4049 metrelik yüksekliğe sahip olan Süphan Dağı, Bitlis’te bulunan bir stravolkandır. Van Gölü’nün kuzey bölümünde yer alan Süphan Dağı’ndaki son volkanik aktivitenin milattan önce 8 binli yıllarda yaşandığı tahmin ediliyor. Sandıktepe, 4048 metrelik yüksekliğiyle Süphan Dağı’nın en yüksek zirvesidir. Sandıktepe’nin zirvesinde 1 kilometre çapında bir lav tümseği ve içinde buzul gölleri bulunmaktadır. Dağın çevresindeki volkanik yapı nedeniyle verimli bir toprak vardır.
Kaçkar Dağı:
3932 metre yüksekliğe sahip olan Kaçkar Dağı Rize’dedir ancak zirve noktası Artvin sınırları içerisindedir. Kaçkar, Kıpçak Türkçesindeki koç anlamına gelen koçkar kelimesinden türemiştir. Kaçkar Dağı’nın kuzey yamacındaki akarsular Karadeniz’e, güney yamacındaki dereler ise Çoruh Nehri’ne dökülür.
Kaçkar Dağı’nın 2100 metreye kadar olan bölümünde göknar ve ladin ormanları vardır. Yükseldikçe dağ otlakları, en yüksekte ise buzullarla karşılaşılır. Kaçkar Dağı’na tırmanmak için klasik rota, doğu sırtı, buzul rotası, büyük buzul rotası ve küçük buzul rotası adı verilen farklı rotalar izlenebilir.
Erciyes Dağı:
3916 metre yüksekliğe sahip olan Erciyes Dağı, Kayseri’de bulunan bir stravolkandır. Kayaç yaşının 30 milyon yıl olduğu tahmin edilmektedir. Roma dönemi madeni paraları incelendiği zaman Erciyes Dağı’ndaki son volkanik faaliyetlerin milattan önce 253 yılında yaşandığı tahmin edilmektedir.
İç Anadolu’nun en yüksek dağı olan Erciyes Dağı, Alpin kuşağına dahildir. Milattan önce 64 – 24 yılları arasında yaşanmış olan coğrafyacı Strabon, dağ zirvesinin her zaman karla kaplı olduğundan bahsetmektedir. Günümüzde ise yalnızca zirvenin kuzey yamacında buzul bulunmaktadır. Peri bacalarının zamanında Erciyes Dağı’ndan püsküren lavlar nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir.
Küçükağrı Dağı:
3896 metrelik yüksekliğe sahip olan Küçükağrı Dağı, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde bulunan Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’nın ikincil tepesi olarak kabul edilir. Dağın yamacından Türkiye – İran sınırı geçmektedir. Küçükağrı Dağı’nın güney tarafından 50 metre genişliğe, 100 metre uzunluğa ve 8 metre derinliğe sahip bir buz mağarası bulunmaktadır. Ağrı Dağı ile Küçükağrı Dağı’nı birbirine bağlayan Serdar Bulak Geçidi, bir dönem Rus ordusu tarafından askeri kışla olarak kullanılmıştır.
Kızılkaya Dağı:
3767 metrelik yüksekliğe sahip olan Kızılkaya Dağı; , Niğde, Kayseri ve Adana arasında bulunan Aladağlar Milli Parkı’nda bulunmaktadır. Toros Dağları’nın en yüksek zirvesidir. Kızılkaya Dağları’na ilk tırmanış, 1927 yılında Georg Künne ve Wilhelm Martin tarafından yapılmıştır. Tırmanış için pek çok farklı rota olsa da en popüler olan Çelikbuyduran geçidini kullanmaktır.
Demirkazık Dağı:
3756 metrelik yüksekliğe sahip olan Demirkazık Dağı, Niğde’nin Aladağlar bölgesinde yer almaktadır. Kızılkaya Dağı’ndan sonra bölgenin en yüksek dağıdır. Demirkazık Dağı zirvesine ilk tırmanış 1927 yılında gerçekleşmiştir. Bu tırmanışın rehberi, Vali Çavuş isimli bir Türk olmuştur. Demirkazık Dağı’nın kuzey duvarına yapılan ilk tırmanış ise 1972 yılında gerçekleşmiştir.
Artos Dağı:
3550 metrelik yüksekliğe sahip olan Artos Dağı, Van’ın Gavaş ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Çadır Dağı olarak da anılan Artos Dağı, Güneydoğu Torosların devamıdır. Dağın habitatında ayı, tavşan, keklik ve kurt gibi hayvanlardan oluşan geniş bir çeşitlilik vardır. Rüzgar türbini kurmak için ideal bir alan olan Artos Dağı’nda aynı zamanda kurşun cevheri de bulunmaktadır. Kelebek çeşitliliği nedeniyle botanikçilerin gözde mekanlarından bir tanesidir.
Mercan Dağları:
3549 metrelik yüksekliğe sahip olan Mercan Dağları, Munzur Dağları olarak da bilinir. Tunceli ve Erzincan sınırları içerisinde, Yukarı Fırat bölgesinde yer alır. Yaklaşık 5 milyon yaşında olan Mercan Dağları, Toroslar’ın bir uzantısıdır. Buzul gölleri ve meşe ormanları ile kaplı olan Mercan Dağları’nın zengin bir ekosistemi vardır. Dağ çevresindeki 42 bin hektarlık alana sahip Munzur Vadisi Milli Parkı, 1971 yılında kurulmuştur.
Görenleri kendine hayran bırakan Türkiye’nin en büyük dağlarını listeleyerek kısaca bu dağların öne çıkan özelliklerinden bahsettik. Böylesine benzersiz özelliklere sahip dağlarımızın dünyaya tanıtılamıyor olması ne kötü. Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.