Teknolojik bağımlılık, nedenleri ve baş etme yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital bağımlılığın aslında teknolojinin problemli kullanımı olduğunu belirtti.
Tarhan, “Yeni dijital teknolojilerin problemli kullanımı bir müddet devam ettiği zaman daha sonra dijital bağımlılığa dönüşüyor. Fakat bağımlılığa dönüşmeden önce uzun yıllar problemli, sorunlu ve hatalı kullanım yani kötüye kullanım var. Bunun arkasından bağımlılık şekline dönüşüyor” ifadelerini kullandı.
“BEYNİN HAZ VE ÖDÜL ALANI MÜTHİŞ BİR ŞEKİLDE COŞUYOR”
Tarhan, teknolojiyi aşırı yanlış ve bilinçsiz kullanmanın nedenlerine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genellikle gençler için bu çok çekici bir şey. Kolay ulaşılabilir ve elverişli bir kullanıma sahip. Özellikle insan ilişkilerine çok hız kazandırıyor. Kişi kendi güvenli ortamında ama çok güvensiz bir şekilde her şeye girebiliyor. Bu teknolojiler merak ve hayret duygusuna hitap ediyor. İnsandaki merak ve hayret duygusu da ödül ve ceza sistemi ile ilgili. İnsanın beyninde ödül uyandıran şey, beklenen ödüller değil, beklenmeyen ödüller.
Beklenmeyen ödüller beyni en çok uyarıyor. Beklenen ödüller beklenmeyenler kadar haz vermez. Madde ve davranışsal bağımlılıklarda da benzer durum vardır. Merak ve hayret duygusu beynin ödül merkezini harekete geçirir. Mesela film izlerken de olur. Bir saat boyunca katili bulmaya çalışırsın bakmışsın 1-2 saat geçmiş. Tıpkı bunun gibi… Beynin haz ve ödül alanı müthiş bir şekilde coşuyor.”
“BEYİN ÖDÜLE DOYMUYOR”
Yeni teknolojiler ve dijital medyanın insan beyninin bu özelliğini çok yoğun şekilde kullandığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha önceleri haftada bir kez sinemaya gidersek bir veya iki defa yaşanabilecek şimdi bu durum her gün hatta her an oluyor. Akıllı telefonu açıyorsun ve istediğin her an her yerde beynine ödül veriyorsun. Bunların hepsi davranışsal bağımlılıktır. Beynin ödül ve ceza sistemi bozuluyor. Bağımlılıklara genel olarak artık ödül yetmezliği sendromu deniyor yani beyin ödüle doymuyor. Böyle durumlarda kokain de aynı şeyi yapıyor, bilgisayar oyunları da aynı şeyi yapıyor, filmler de aynı etkiyi yapıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“MADDE BAĞIMLILIĞI İLE BENZERLİK TAŞIYOR”
Tarhan, teknoloji kullanımı konusunda dünya çapında araştırmalar da yapıldığını kaydederek, bu araştırmalarda Türkiye’nin teknoloji kullanımında ilk sıralarda yer aldığını bildirdi.
Global bir şirket tarafından aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkede 53 binden kişinin katıldığı bir mobil kullanıcı araştırması yapıldığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bu araştırmada akıllı telefona en bağımlı ülke Türkiye çıkıyor. Avrupa’da ortalama günde 48 kez defa akıllı telefona bakılırken Türkiye’de ise ortalama 78 kez akıllı telefona bakılıyor. Yani yüzde 80 daha fazla. Gece yatarken telefona bakma oranı Avrupa’da yüzde 40 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 85” ifadelerini kullandı.
Tarhan, teknoloji bağımlılığının madde bağımlılığına pek çok yönüyle benzerlik taşıdığını belirterek, şunları kaydetti:
- “Madde bağımlılığında geçen kriterlerin hepsi burada geçerli. Kişinin internete uzak kaldığı zaman yoksunluk hissetmesi ve krize girecek kadar yoksunluk belirtileri göstermesi vardır. Kimi zaman kişilerde internete bağlı olamamanın ortaya çıkardığı stres ve kaygı oluyor. Kişi sinirleniyor demek ki burada bağımlılık başlamıştır. Bir de planlanandan daha uzun süre kullanım varsa bu da bir bağımlılık kriteridir. Örneğin 15 dakika bakacağını düşünüyorsun bir bakmışsın çok uzun bir zaman geçmiş.
- Bu durum günlük yaşam aktiviteni bozarsa, gündelik yapılacak işlerini aksatırsa, erteleme ve ötelemeye doğru giderse bağımlılık sınırları içerisine giriyor. Bir de tolerans geliştirme oluyor. Diyelim ihtiyacın 3 saat ama gittikçe bunu 4-5-6 şeklinde uzatıyorsun yani gittikçe dozu artıyor. Tehlikeli ve zararlı kullanım var. Okulunu aksatıyor. Literatürde modem bağlantısını kestiği için ebeveynini şikâyet eden kişiler var. 27 saat bilgisayar karşısında olduğu için kalp krizi geçirip ölen gençler var o derece, bunlar tehlikeli ve zararlı kullanımlar. Bütün bunlar var ise bağımlılık başlamış demektir.”
“ANNE VE BABALAR, BİR GÜN ‘EVET’, BİR GÜN ‘HAYIR’ DİYOR”
Tarhan, dijital bağımlılığın tedavisinde kişiye psikoterapi tarzında bilinçli kullanmayı öğrettiklerini belirterek, “Danışanlarımıza bir davranış çizelgesi tutuyoruz. Özellikle ergenlikte bir saat kullanıyor, verilen kurallara uyuyor ve bir artı alıyor. Belli bir sayıya ulaşınca taburcu oluyor. Bunu öğrendiği zaman ve evde de anne ve baba da bunu uygularsa çocuk düzeliyor” ifadelerini kullandı.
Teknoloji kullanımının küçük yaşlardan itibaren kontrollü bir şekilde sınırlama yapılarak olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Teknoloji kullanımı özellikle 0-3 yaş arasında kesinlikle tavsiye edilmiyor. Yemek yedirirken ya da ödül gibi kullandırmayı asla önermiyoruz. Tehdit unsuru olarak kullanma, tutturduğu zaman verme gibi hatalı davranışları yanlıştır” değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, belli bir yaşın üzerinde olan çocukların kullanımında da mutlaka çocukla konuşulmasını tavsiye ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocukla önce konuşmak gerekir. ‘Bu konuda bağırıp çağırma küsme gibi eylemleri yapmayacaksın. Bunları yapmazsan seninle bunu ne zaman ve nasıl kullanacağın hakkında konuşuruz’ diyeceksiniz. Anne ve baba böyle konuştuğunda çocuk, ‘Annem babam bana değer veriyor. Beni anlamaya çalışıyor’ diyecek ve o an o tepkisini göstermeyecek. Tabii burada kararlı, tutarlı ve net durmak gerekiyor. Bu bağımlılığın olduğu çocuklarda en çok gevşek disiplin var. Anne ve babalar, bir gün ‘evet’ diyor, bir gün ‘hayır’ diyor. Anne evet diyor, baba hayır diyor yani ortak bir dil oluşturulmuyor. Kuralsız ve tutarsız bir ortam oluşuyor. Çocuğun evde anne ve babasının liderliğini kabul etmesi gerekiyor. Burada çocuğu ezmeden yapılacak liderlik önemlidir.”
Çocukların yaşlarına göre teknoloji kullanımlarının sınırlandırılabileceğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, burada çocuğa aynı zamanda planlamayı öğretmenin de gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Teknoloji kullanımının 15 yaşına kadar günde 2 saati geçmemesini tavsiye ediyoruz. Özellikle 6 yaşına kadar anne ve baba olmadan en fazla yarım saat verilmeli. Bu süre tatil döneminde artırılabilir. 6-12 yaş arasında ise günde 1 saati geçmemelidir” ifadelerini kullandı.
Teknolojik cihazları çok fazla kullanan çocukların mutlu olmadığını belirten Tarhan, “Evde sevimli ve sıcak bir ortam yok. Konuşacak kimse olmadığından kendilerini yalnız hissediyorlar. Yalnız hissedince buna yöneliyorlar. Eğer yalnız hissetmeseler yani arkadaşları, sosyalleşecekleri ortam olsa veya aile ile birlikte ortak zaman geçirme olsa çocuk buna takılıp kalmayacak” değerlendirmesinde bulundu.
Tarhan, bireyin bağımlılıklarıyla mücadelede “dur, düşün ve eyleme geç” ilkesini kullanması gerektiğini aktararak, “Beynin ön bölgesi ‘Dur, düşün ve sonra yap’ der. Beyne o eğitim verilmeli. İnsanın beynini kullanmasını öğrenmesi önemlidir. Kişi kendi kendini kontrol etmeyi başarabilir ancak kişi bunu başaramıyorsa o zaman bir uzman yardımı alınmalıdır. Çocuklara bilinçli kullanımı öğretmek, dijital okuryazarlık öğretilmeli. Çocuk anne ve babasını model olarak alır. Anne ve baba ne yapmışsa çocuk çoğu zaman onları taklit ediyor” ifadelerini kullandı.