Türkiye sularındaki 512 balık türünden özellikle ekonomik değeri bulunan levrek, zargana, lüfer gibi 34 türde balık parazitlerine rastlanıldığını belirten Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Balık Hastalıkları Anabilim Dalı Üyesi Doç. Dr. Argun Akif Özak, bu parazitlerden 24 türün ise ekonomik kayıplara neden olduğunu söyledi.
Özak, balıkların yüzgeçlerine, ağız içerisine ve solungaçlarına tutunan parazitlerin dokularda deformasyon yaptıklarını ve balıkların beslenememe başta olmak üzere çeşitli hastalıklara bağlı olarak öldüklerini kaydetti.
KIZILDENİZ’DEN 101 YENİ BALIK TÜRÜ GELDİ
İklim değişikliği nedeniyle Kızıldeniz’den 101 yeni balık türünün Akdeniz’e geldiğini kaydeden Doç. Dr. Argun Akif Özak, bu türlerden sadece balon ve aslan balıkları hakkında çalışmalar yapıldığını aktardı.
Özak, siyanürden 1200 kat daha etkili olan tetrodotoksin zehri barındırması, tüketildiğinde çok sayıda ölüm vakasına neden olması ve balıkçıların ağlarına da zarar vermesiyle tanınan balon balıklarının taşıdığı ‘caligus lagocephali’ isimli parazitin de tehlikeli olduğunu anlattı.
PARAZİTLER JAPONYA VE HİNDİSTAN KIYILARINDAN
Parazitlerin halk arasında ‘balık biti’ veya ‘balık kenesi’ olarak da bilindiğine dikkat çeken Özak, şunları söyledi: “Özellikle balon balıkları başlı başına bir problem olmasına rağmen üzerinde taşıdığı parazitlerde yapılan incelemelerde Akdeniz’de daha önceden görülmeyen türler olduğunu tespit ettik.
Bunlardan en bilineni caligus lagocephali. Bu balıklar Japonya, Hindistan kıyılarından göç ederek üzerlerindeki parazitleri Akdeniz’e ulaştırdı. Bu parazitlerin ekonomik değere sahip balıklara sıçraması durumunda ciddi ölümlerle karşılaşma olasılığımız var.
Fakat bu balıklar insan sağlığını tehdit etmiyor. Ekonomik anlamda balık yetiştiriciliğinde ve avcılıktan elde edilen balıkların sayısının ciddi anlamda azalmasında etken olabilirler.”
SİYANÜRDEN 1200 KAT DAHA ZEHİRLİ
Balon balıklarının tetrodotoksin (TTX) olarak tanımlanan nörotoksin içerdiğini ve siyanürden 1200 kat daha güçlü zehri olduğunu belirten Doç. Dr. Kanyılmaz, “Tüketilmeleri son derece tehlikeli olduğu için bakanlığımız tarafından avlanması ve karaya çıkartılması izne tabi bir tür. Akdeniz’den Ege’ye doğru giderek yayılmasıyla, ekosistemdeki sayılarının azaltılması için bir destekleme alımına gidildi.
Önceki dönemlerde KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde de benzer çalışmalar yürütüldü. Destekleme programı zararlarından en fazla etkilendiğini bildiğimiz küçük ölçekli kıyı balıkçılarını dikkate alacak şekilde dizayn edildi” dedi.
46 BİN 192 ADET BALIK KUYRUĞU
Desteğin uzatma ve sürütme ağları dışındaki av araçlarıyla, ruhsatlı balıkçıları kapsadığını kaydeden Doç. Dr. Kanyılmaz, bir aylık sürede 46 bin 192 adet balon balığı kuyruğu alındığını söyledi. 36 bin civarının Antalya ve ilçeleri, az sayıda balon balığının da Ege’den alındığını anlatan Doç. Dr. Mahir Kanyılmaz, “Destekleme kapsamında alım faaliyetimiz Ege ve Akdeniz’i kapsadı.
Tabi Edirne, Balıkesir, Çanakkale’nin de Ege’ye kıyısı var fakat sadece İzmir’de Seferihisar’a kadar olan bölgeden alım gerçekleştirdik. Henüz çok kuzeye çıktığını söylemek mümkün değil. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde yine aynı bölgeleri kapsayan bir alım hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
GÖVDELERİ DENİZDEN 1 MİL AÇIĞA ATILDI
Toplanan kuyruklardan sonra sahada araştırma ekipleri tarafından detaylı çalışmalar yapıldığından bahseden Doç. Dr. Kanyılmaz, “Zehirli olduğu için tamamının karaya çıkarılması durumunda bertaraf edilmesiyle de ilgili sıkıntılar vardı. Bu nedenle sadece kuyruğu alındı, doğru kuyruğun ve hangi türe ait olduğuna dair saha çalışanlarımıza kuyruk tanıma eğitimi verdik.
Teknede avlanan balon balıkları bilimsel olarak da kabul edilen bir yöntemle kafasına sertçe vurularak tek seferde öldürülüyor, sonuçta balon balığı da olsa acı çektirmemek lazım. Sonra kuyruğunu kesip, sızdırmaz bir torbaya konuluyor, gövdesi de karnı yarılarak karadan en az 1 mil açıkta denize bırakıldı” diye konuştu.