Dünyanın en zengin insanı Elon Musk günden güne hayatımızdaki bir figüre dönüştü. Bitcoin piyasasını yönlendirmesi, dünyanın en büyük elektrikli otomobil şirketinin CEO’su olması, Twitter’ı satın almak istemesi gibi sebepler Musk’ı popüler kültürün değişmez bir parçası yaptı.
HaberGlobal’in haberine göre, Musk’tan önce uzun yıllar -ve servetinin büyük bir kısmını bağışlamasa belki de hâlâ- dünyanın en zengin insanı olabilecek Bill Gates 1998 yılında “İçerik kraldır” demişti. Musk’ın hikayesinde bol bol içerik var.
Musk bugün Twitter’ın tamamını satın almak istemesiyle gündemde. Twitter yönetim kurulu ise arka kapılardan dolanarak bu teklifi reddetmenin yollarını arıyor. Bugün Google, Twitter ve Youtube gibi dev şirketler internette ilk olmanın ciddi avantajlarını yaşıyor. Trump zamanında Facebook’un üç parçaya bölünmesi, en azından Zuckerberg’ün varlıklarından birini satması (Facebook, Instagram, Whatsapp) ciddi şekilde gündeme gelmişti.
Peki Twitter’ın sahibinin tek bir kişi olması ona nasıl avantajlar sağlayacak? Bir tekelleşmeden söz edilebilir mi? Twitter dünya üzerindeki tek sosyal medya şirketi olmadığı için böyle bir tekelleşme olmayacak. Fakat Musk Twitter’ı alırsa kimin susup kimin konuşacağına rahatlıkla karar verebilir. Bu durum da tekelleşme olmasa bile bir aşırı gücün varlığını ortaya koyuyor.
İLK DOLAR MİLYARDERİ
Amerika Birleşik Devletleri çok güçlü iş insanlarına ve onların piyasayı düzenlemesine alışık. Ülkenin ilk dolar milyarderi John D. Rockefeller’ın hikayesi de bunların belki de başlangıcı. 1860’lı yıllarda kurduğu ve 1870’li yıllarda geliştirdiği petrol şirketleri ile Rockefeller tek başına ülke ekonomisinde büyük bir yer edinmişti. Rockefeller’ın sektöre girdiği yıllarda petrol ağırlıklı olarak aydınlatma için kullanılıyordu.
Bu servet sayesinde hala komplo teorisyenlerinin de sevdiği ‘Dünyayı yöneten aileler’ listesinde yer alan Rockefeller’ların varlığı bugün çok daha büyük olabilirdi. Ailenin mirasının kurucusu John D. Rockefeller 1882 yılında ortakları ile birlikte petrol şirketlerini Standard Oil Trust isminde birleştirdi. Bu şirket petrol ürünlerini rafine ediyor, pazarlıyor ve dağıtımını gerçekleştiriyordu. ABD petrol endüstrisinin yüzde 90’ı özel bir teşebbüs olan Standard Oil’in elindeydi.
Hükümet şirketin bu kadar büyümesinden rahatsız olduğu için 1890 yılında Sherman Antitrust Act isimli tekelleşme karşıtı bir kanun çıkardı. Şirket 1892 yılında kendisine açılan tekelleşme davasını kaybedince bir an dağılma tehlikesi geçirse de kısa bir süre sonra merkezini Ohio’dan New Jersey’e taşıyarak faaliyetlerini sürdürdü.
‘FİYATLARI KONTROL EDİYOR, KÜÇÜK ŞİRKETLERİ ENGELLİYOR’
1909 yılında ABD Adalet Bakanlığı Standard Oil’e bir dava daha açtı. Bu kamu davası sonucunda şirketin boru hatlarının büyük kısmını kontrol ettiği, fiyatları tek başına belirlediği ve küçük girişimcilerin piyasaya girmesine engel olduğu kararına varıldı. Dava Anayasa Mahkemesi’ne taşınsa da şirket kaybetti. Mahkeme kararı sonucu Standard Oil bölgesel 7, toplam ise 34 şirkete bölündü. Bugün bu şirketlerden bazılarını ExxonMobil ve Chevron olarak da duymuş olabilirsiniz. Apple’ın 2010’lu yıllardaki yükselişine kadar ExxonMobil uzun süre ‘dünyanın en değerli şirketi’ unvanını taşıyordu. Standard Oil Ohio 1987 yılında BP tarafından satın alındı.
Şirketin kurucusu John Davison Rockefeller 1839 yılında doğdu ve neredeyse bir asırlık ömür sürerek 23 Mayıs 1937 tarihinde yaşamını yitirdi. Genç yaşlarda ticarete atılan John Davison saman, tahıl ve et komisyonculuğu yaparak geçimini sağladı. Petrolün ticari potansiyelini fark eden Rockefeller ilk rafinerisini 20’li yaşlarının başında Ohio, Cleveland’da kurdu. 1872 yılında bölgesindeki bütün rafinerilerinin ortakları ile tek sahibiydi. Daha bu tarihte hiçbir otomobilin yollarda olmadığını belirtmek gerek. En büyük müşterilerinden biri demiryollarıydı.
Böylesine büyük servet ve güç kaynakları devletler tarafından zaman zaman incelemeye alınıyor. Bugün büyük bir serbest ticaret devrinde yaşasak da düzenleyici kurumların hala ciddi yetkileri var.
Cumhuriyet