İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), “Taksim Kentsel Tasarım Yarışması” düzenledi.
İlk üçe giren tasarımlar İstanbullular’ın oylamasına sunuldu. Oylama 12 Kasım’da tamamlanacak. İstanbullular’ın seçtiği proje uygulamaya sokulacak.
Ancak Türkiye’nin en önemli sanat insanlarından Heykeltraş Mehmet Aksoy’un ciddi eleştirileri ve önerileri var. Aksoy, SÖZCÜ’ye özel yazdığı mektupta özetle şunları kaydetti:
Tam da 18 senedir heykellerin yıkıldığı, ucubeleştirildiği, kaldırıldığı ,devlet galerilerinin, devlet resim heykel sergisinin, tiyatroların kapatıldığı, Cumhuriyet değerlerinin sıfırlanmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Son zamanlarda AKP hükümetinin yaptırdığı millet bahçeleri ve peyzajlar ne büyük bir zevksizlik ve gelenekten kopukluk… Ne Osmanlı, ne Endülüs, ne Babil. Liyakatsiz AKP zevki… “Ben yaptım oldu”cu görüş.
3 PROJEDE DE VAHİM HATALAR VAR
Taksim’de bu böyle değil tabii. Bir yarışma açıldı, hem de uluslararası, ciddi bir yarışma… Ancak Taksim tasarım yarışması sonucunda, kazanan üç projeye baktığımızda vahim hatalar saptıyoruz.
Meydan bir peyzaj tasarım projesi olarak ele alınmış. Ve tarihi Taksim Meydanı, Taksim Parkına dönüştürülmüş. Taksim Meydanı’nın sorunu bir peyzaj sorunu değildir.
Darwin bir özdeyişinde “Bir fikri öldürmenin en iyi yolu, onu yanlış savunmaktır” demiş, Meydan fikrini böyle savunursanız parka dönüşür.
Gezi olaylarına katılan milyonlarca kişinin yanlış anlaşılması ya da hiç anlaşılmaması; ağaç istiyordunuz alın size ağaç mekanik mantığı. Hem küçümseyici hem sığ.
MEYDAN AĞAÇLARIN ALTINA GÖMÜLMÜŞ
Meydan tarihi kimliği,hafızası, şahit olduğu olaylarla birlikte ağaçların altına gömülmüş, yok sayılmış. Sanki orada bir Kanlı Pazar, 1 Mayıslar, Gezi Olayları, Yılbaşı kutlamaları, şampiyonluk kutlamaları hiç olmamış.
Meydan-Cumhuriyet ilişkisi unutulmuş. Cumhuriyet Heykeli, arkasında yapılan caminin ağır kütlesinin cazibe alanında etkisiz, mekansız, yanlış aksta ve yalnız öylece duruyor.
Yer altında bir müzecik yaparak meydanı ve hafızasını oraya mı gömeceksiniz. İnsanlar daha yaşıyorlar istekleri talepleri de halen aktüel.
Bir başka yanlış sıradanlık, büyük ve mekana özel düşünememe. Taksim; ortasından deniz geçen, bir yüzü Avrupa’ya, bir yüzü Asya’ya bakan, kıtaların buluştuğu yerde, bir anlamda da dünyanın merkezinde yer alan bir meydan. Sıradan bir yer değil.
İMAMOĞLU, TABİ Kİ YASAĞI DESTEKLEMEK İSTEMEZ
iBB ne istiyor? Taksim Meydanı’nda miting yapma yasağını; TOMA’larla, polisle, gazla değil de blok halinde askeri nizamda ağaçları dizerek meydanı doldurarak mekansızlaştırarak bir anlamda desteklemek mi? İBB yönetimi ve Sayın İmamoğlu, “Hayır tabii ki bunları istemeyiz” diyecektir. Ben de istemezler diye düşünüyorum ama yapılan tam da bu. Yarışma şartnamesinde istenenler ve beklentilerle yarışma sonucu tam bir sol gösterip sağ çakmadır.
“DÜNYADA TANINMIŞ MEYDANLAR HEYKELLERİYLE ÜNLÜDÜR”
Dünyaya bakın bütün tanınmış meydanlar heykelleri ile ünlüdür. Mimarlık fonksiyonlarla sınırlıdır; anlam üstüne duygu üstüne form üretemez. Bunu heykeltıraşlar yapar.
Şehirlerde Taksim gibi problemli alanları düzeltmek için; heykeltıraş, ressam, psikolog, tarihçi, şehirci, mimar, peyzaj mimarı gibi disiplinlerden bir ekip oluşturulur. Belediyenin imar işlerinden sorumlu bir kişi de nerede kanalizasyon var, nereden elektrik, su, gaz hatları geçiyor diye danışman olarak bulunur. Bunlar projeler üretirler. Beğendikleri bir ya da iki projeyi belediyeye sunarlar.
Taksim’e; içeriği, tarihsel anlamı, belleği zihinlerimizdeki yeri, imajı ve mimari mekanın plastik mekanla, sanatla bütünleşerek anlam kazanacağı, dünya ölçeğinde bir bakışla, İstanbul’a her gelenin görmek isteyeceği, dünyaca tanınmış meydanlar sırasında anılacak bir avangard proje yapmak gerekir.
Keşke baştan Sanatçılar Birliği, Plastik Sanatlar Derneği, Heykeltraşlar Derneği, Mimarlar Odası, Sendikalar, kamusal alanda sanat hakkında fikri olan uygulamaları olan kendini kanıtlamış sanatçıların ve Taksim alanını kullanan orada yaşayan insanların da katıldığı toplantılar paneller yapılsaydı.
O zaman İBB’nin uzun zamandır ilk kez, yarışmalar açarak meydan niteliğini yitirmiş, insansızlaştırılmış, trafik karmaşası ve işgalindeki yerleri tekrar şehre kazandırmak, kullanılır hale getirmek için giriştiği bu iyi niyetli, önemli ve gerekli projeleri gölgelemez tartışılır hale getirmezdi.