Pandeminin üçüncü yılına girmek üzere olduğumuz bugünlerde, Covid-19’un vücutta yarattığı uzun vadeli etkilerine dair yeni veriler de ortaya çıkmaya başladı.
Son olarak Amerikan Nefroloji Derneği tarafından geçen Eylül ayında yayınlanan araştırmaya göre, özellikle 65 yaş üstü kesimde, hastaneye yatmasa dahi, Covid-19 geçirmiş olmak, uzun vadede böbrek yetmezliğine yol açma riskini artırıyor. Bugüne kadar Covid-19 enfeksiyonunun, geçici olarak böbrekte hasar yarattığı ve tedavilerden sonra böbreklerin normale döndüğü biliniyordu. Ancak bu yeni çalışma, hastalığın uzun vadede de kronik böbrek hastalığı riskini artırabildiğini ortaya koydu.
10 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Böbrek Vakfı Mütevelli Üyesi ve Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü, Nefrolog Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu ile Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, önemli uyarılarda bulundu.
BÖBREKLERDEKİ ETKİSİ 6 AY SONRA BİLE SÜRÜYOR
Amerikan Nefroloji Derneğinin Dergisi’nde yayınlanan “Uzun Süreli KOVID’de Böbreğe İlişkin Sonuçlarö başlıklı araştırmada, ülke genelindeki Gazi Hastanelerine başvuran özellikle 60 yaş üstü erkek hastaların verileri izlendi. Yapılan analizleri değerlendiren Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, şu bilgileri verdi: “ABD St Louis’de gerçekleştirilmiş bir çalışma verileri bunlar. Orada ve tüm ABD’deki Gazi Hastanelerine başvuran hastalardan elde edilmiş ve koronavirüs geçiren bir grupla, Kovid’e yakalanmayıp başka şikayetlerle hastaneye başvuran hastalar, 6 aylık bir süreç içinde böbrek hastalığı gelişme riski ya da mevcut böbrek hastalığının ilerlemesi açısından kıyaslanmış. 90 bine yakın Kovid geçiren hastalara karşılık 1,5 milyona yakın koronavirüs dışı hastanın kayıtları incelenmiş ve 6 ay boyunca izlenmiş. Burada da koronavirüsü evde geçirenler, hastanede geçirenler veya yoğun bakımda yatanlar şeklinde bir kategorilendirme yapılmış. Çalışmayı yaparken de (böbrek hastalıkları açısından) 29 farklı parametreyi de birbiriyle eşit hale getirmişler ve oldukça ince analizler yapılmış. Çalışma gösteriyor ki koronavirüsü ne kadar ağır geçiriseniz, iyileştikten 6 ay sonrasında dahi böbrek üzerindeki etkileri devam ediyor. Bu çalışma bize gösteriyor ki bir kere koronavirüs geçirince, iyileşseniz de genel sağlık kontrolü yaparken böbreklere de baktırmayı unutmamamız gerektiğini göstermiş oldu. Böbrek hastalığı riski açısından şimdiye dek hep hipertansiyon, şeker hastaığı gibi risk faktörlerinden bahsederken, bundan böyle koronavirüs geçirmiş olmak da parametreler arasında yer alacak gibi görünüyor.”
BİTKİSEL ÜRÜNLER BÖBREĞİ TEHDİT EDİYOR
Türk Nefroloji Derneğinin de böbrek hastalarında Kovid geçirmiş olmanın yarattığı etkilere dair bir çalışma yürütüldüğünü de vurgulayan Prof. Dr. Kazancıoğlu, “Bu çalışmanın ikinci aşamasında da aslında koronavirüs geçiren hastalar ile geçirmemiş kişilerin böbrek hastalıkları açısından nasıl farklar oldu, varsa böbrek hastalıkları daha mı kötüleşti diye birtakım analizler yapmaya gayret ediyoruz” dedi.
Bitkisel takviye veya vitaminlerin böbrek sağlığını tehlikeye atabileceğini de belirten Prof. Dr. Kazancıoğlu, “Vücut direncimizi koruyalım, hastalık bize bulaşmasın kaygısıyla gerçekten birtakım ürünler, takviyeler, bitkisel ürünlere ciddi bir yöneliş oldu. Onu içelim, bu vitamini alalım diyerek bu ürünler kontrolsüzce kullanıldı. Ama ilaçların veya kullandığınız takviyelerin dozu çok önemli. Her ilaç veya takviye ürün, herkese iyi gelmeyebilir. Kullandığınız başka ilaçlar olabilir, onlarla etkileşimi olabilir, yan etkiler yapabilir, aynı zamanda bunların vücuttan atılım yolu da böbrekler ve böbreğe gereksiz bir yük bindirip onun daha çabuk yorulmasına ya da bozulmasına yol açabilir. Bu konuda en büyük veri yine geçtiğimiz aylarda Çin’den geldi. Çin tıbbında bitkisel ürünlerin bilinçsizce kullanılması sonrası ortaya çıkan akut böbrek hasarı olguları sunuldu. Artık ‘bitkisel ürünlerle ortaya çıkan böbrek hasarı tablosu’ tanıma var bizim kitaplarımızda” dedi.
“HALA BÖBREĞE İYİ GELİYOR DİYE İNEK İDRARI İÇEN VAR”
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk ise halk arasında böbreğe iyi geleceği düşünülerek halen farklı farklı yöntemlere riayet edildiğini ve bunun da tam tersine böbrek sağlığını tehlikeye attığını söyleyerek şunları kaydetti:
“İnek ve deve idrarı böbrek şikayetleri için başvurulan yöntemlerden biri. Ama bizim daha ziyade denenmiş ve kabul görmüş bitkisel ürünlere değinmemiz lazım. Bunu da uzmanlara sorarak yapmak lazım. Vaka sayıları 30 binlerin altına inmeye başladı. Herkeste bir rehavet görülüyor. Aşılanma oranımız üçüncü doz değil, iki dozda bile yüzde 65’lerde. Dolayısıyla işi sıkı tutmaya devam etmemiz gerekiyor. Hele ki riskli grubun başında gelen böbrek nakli geçirmiş olanlar, böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize girenler ya da kronik böbrek hastalığı bulunanların özellikle çok dikkat etmesi gerekiyor. Ne olursa olsun maske kullanmaya devam etmelerini söylüyoruz.”